MESELE, BENZEMEMEK!
“Kim bir topluma benzerse, 
O onlardan olur” diyen 
Peygamber’in, Ümmeti olma 
Gibi bir derdiniz var mı?

Karada gemi yapanlara,
“Sen hâlâ oralarda mısın?” 
Laflarıyla tufan estirebilirsiniz, 
Nuh’un oğlu Kenan gibi
“Vadileri su basarsa, 
Dağlara sığınırım”
Diye teselli olabilirsiniz.

Dahası, “Cömert olan
Rabbine karşı seni böyle
Küstah ve mağrur kılan ne?”
Sorusunun muhatabı 
Olmadığınızı düşünebilirmisiniz.
Ankebût Suresi 22. Ayet
“Siz ne yerde ve ne de gökte (Allah’ı asla) aciz bırakamazsınız. (Füzelerinize ve uzay gemilerinize güvenmeniz boşunadır.) Sizin Allah’ın dışında veliniz yoktur, yardım edeniniz de olmayacaktır.”
“Ne yerde ne gökte, Allah’ı 
Asla atlatamayacaksınız” 

Yeni olan bir yıl sizi değiştirmez, hiçbir şeyi değiştirmez. Sizi değiştirecek olan; yeni bir başlangıç, yeni bir düşünüş biçimi ve yeni bir bakış açısıdır.

Bir yılın sona ermesini mi? i KUTLUYORUZ.
YILBAŞICILAR? 
Bir yılın bitmesi demek, insanın ömründen bir yılın daha geçmiş – eksilmiş olması ve ölüme bir yıl daha yaklaşmış olmak anlamına geliyor. Yılbaşıcılar ölüme bu kadar istekli, AHİRET HESABINA HAZIR MI Kİ, bir yılın daha geçmiş olmasına sevinebiliyorlar?
Meali
Gerçekten  hesap vermek üzere Bize kavuşmayı ummayanlar, (ahiretten gafil olduklarından dolayı) dünya hayatına (geçici servet, şöhret ve lezzet ortamına) razı olmuşlardır ve bununla tatmin olup rahatlamışlardır ki, onlar ayetlerimizden (Yüce Yaratanın varlığını gösteren delillerden ve Kur’ani hükümlerden) gafil olanlardır.(Yunus-7)

Yukarıda ki Ayetten anlaşılacağı üzere, ancak Rabbinin huzuruna varacağı ahiret hayatını dört gözle bekleyen (RECA) ve ahiret için gerekli hazırlıklarını yaptığını düşünen gerçek bir MÜSLÜMAN sevinebilir ömründen bir yılın daha geçtiğine ve ölüme (Rabbinin huzuruna çıkmaya) bir yıl daha yaklaştığına.

Ama bu yılbaşıcıların böyle bir durumları olmadığı açık. Zaten pek ahiret dertleri olmadığı da ortada. Daha doğrusu AHİRETİ dert etmemeye - UNUTMAYA uğraşıyorlar ve yılbaşı dahil tüm şamatalarının asıl gayesi bu aslında. Ama çare yok, onlar da bir gün ölecek, mezara girecekler. 

Velev ki gerçekten AHİRET diye bir dertleri olmasa bile, yegane hayat olarak gördükleri dünya hayatlarından bir yılın daha geçmiş olmasına, yegane sermayeleri olan 
HAYATLARININ  BİR YIL DAHA TÜKENMİŞ OLMASINA nasıl sevinebiliyorlar bu YILBAŞICILAR?

Süte su karıştı sonra söze yalan, 
mideye haram. 
İşte orada bozuldu insan. 
Neşet Ertaş

İnsanlar astronomi bilseler astrolojiye inanırlar mıydı?
Matematik bilseler, numerolojiye (ebcet, cifr'e) inanırlar mıydı?
Ya da kazanma ihtimali milyonda bir olan piyangoya bel bağlarlar mıydı?
Allah'ın değişmeyen yasaları olduğunu bilseler, hurafelere inanırlar mıydı?
Allah'ı tanısalar, O'ndan başka veliler edinirler miydi?
Dünyanın imtihan yurdu olduğunu bilseler, bu kadar masiyete dalarlar mıydı? Ömrün rüzgar gibi geçtiğini, Ömür takviminden koskoca bir yıl düştüğünü, Biraz daha ölüme/hesaba yaklaştıklarını bilselerdi. 
Yeni bir yıla girerken bu kadar sevinirler miydi? 
Bir bilseler! 
Nolurdu? 
Ne güzel olurdu...

Piyango biletlerinin yüzde sekseni satılmış.
Ne hale geldik biz?
Pandemi geçirdik, nefes almak için çırpındık, 
ölüm korkusu yaşadık...

Deprem yaşadık. 
Bir gecede 60 Bin insanımızı kaybettik.
Sokaklar, şehirler yok oldu.
Gördük o yok oluşu, yıkılışı...

Filistin Gazze  ise bir sınav kağıdı, duruyor önümüzde.
Ahh o çocuklar, bebekler.
Filistin'in iri gözlü çocuklarını hergün öldürüyorlar.

Piyango ne?
Bir şeyin yasal olması onun helal olduğu 
anlamına gelmez...
Piyango biletine vereceğiniz paraya bir yetime 
ayakkabı alın.
Gazze'ye gönderin. Aş olsun, ekmek olsun paranız.
Yüzde yüz kazanırsınız.
Kaybetme imkanınız yok.

ÇOK İBRET VEREN BİR KİMLİK DERSİ
Milâdî yılbaşı gecesi... Yer Üsküdar... Yaşanmış ve çok ibretlik bir hadise:
Hava sisli, hafifçe kar yağıyor. Kuruyemişçi önünde dehşet bir sıra. Lüks bir araba yanaşıp içerisinden inen adam sıraya aldırmadan en öne geçiyor ve "Bana şu kadar fındık, şu kadar fıstık, şu kadar badem, şu kadar çekirdek, şu kadar leblebi..." diye isteklerini söylerken sıradakiler başlıyorlar bağırmaya, itiraza: "Hooop! Ne oluyor? Geç sıraya, biz bostan korkuluğu muyuz burada? Zengin mengin anlamayız. Geç sıraya!" Adam dönüp kalabalığa açıklıyor derdini: "Yahu benim adım Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin değil; Corci (George)... Ben Hıristiyanım. Senede bir gün bayram kutlayalım dedik, şu sıraya bak. Biz Ramazan ayında pide sırasına giriyor muyuz?" Bir süre derin bir sessizlik oluşuyor, jeton düşünce bir çoğu sıradan ayrılıyor.

Evet ey Müslüman kardeşler! Müslümanlık bir kimliktir. Işığa ulaşmak için Batı'ya gidilmez! Işık Doğu'dan yükselir. Batı'ya özeneceğim diye ne olur kimliğimizi kaybetmeyelim!