İnsanlık tarihinde emsali görülmemiş bir vahşetle karşı karşıyayız. Yerin yedi kat altına adeta cehennemi inşa etmişler.
Kameralarda görüntülen fakat bulunamayan zindanlar yapmışlar.
Sadece buradaki mazlumları bile kurtarmak her türlü sevincin üstündedir.
Suriye'deki zindanlardan gelen görüntülerde yerin altına kat kat inşa edilen o zindanlarda işkence sebebiyle aklını yitirenler var, tecavüze uğrayan kadınlar ve erkekler (evet erkekler) var, tecavüz sonucu hapiste doğurduğu çocuğunu içeride büyüten kadıncağızlar var, ışık görmeden on yıllarını karanlıkta geçirenler var...
Bu gördüğümüz, Baas rejiminin Suriye halkına uyguladığı mezalimin sadece küçük bir bölümü. İlerleyen zaman içinde, bütün ayrıntılar ortaya dökülecek. Savaş sırasında öldürülen yüzbinlerce masumun gömüldüğü toplu mezarlar keşfedilecek. Nice insanlık dramlarına ve acı hikâyelere tanıklık edeceğiz.
Bunca delilden ve açık işaretten sonra, hâlâ Baas-Esed çizgisine yakınlık duyan, yapılanları tevil ederek Müslümanların hunharca kıyılmasına kulaklarını tıkayan ve 40 yıldır her şartta bu kanlı rejimin arkasında duran İran'a sempati besleyen, kalbini yoklasın.
Ölüm evi olarak bilinen Şam'da ki Sednaye hapishanesinde kırmızı kodlu ayarlanmış bir kapıya ulaşıldı.
Ama henüz açılamadı.
"Bu cezaevinin şifrelerini çözmek için bize verdiği destek nedeniyle Türkiye'ye teşekkür ederiz" dedi mualifler.
Oradan gelen görüntüleri izlemeye gerçekten yürek dayanmıyor.
Hergün üç ile beş kişinin pres makinelerinden geçirilerek öldürülmesi ve maalesef o anlardaki bağırma seslerini diğer mahkumlara dinletmek...
Cezaevinde doğan çocuklar ve çocukluğu elinden alınan o çocukların biraz büyüyünce sistematik bir şekilde tecavüze uğraması,
Aklını kaybedenler,
Sednaya hapishanesinin üst katındaki kadınlar akşam üzeri serbest bırakıldı.
Lakin cezaevinin yer altında üç katı daha olduğu tespit edildi.
Esed'in kaçmasıyla birlikte sabah hapishanedeki görevliler de elektrikleri keserek kaçtılar.
Birinci katta havalandırma eksikliği vardı ve mahkumlar neredeyse boğularak ölüyorlardı ve sayılarının 40.000 olduğu tahmin ediliyor. Onlara ulaşıldı.
İkinci kata henüz ulaşılamamıştır ve 80,000 mahkum bulunmaktadır.
Üçüncü katta, rejimin gözünde en tehlikeli mahkumlar olarak kabul edilen 30.000 mahkum bulunuyor.
İkinci ve üçüncü kata henüz ulaşılamadı.
Çünkü çok kalın demir kapılar elektrik olmaması nedeniyle çalışmıyor.
Sivil savunma ekipleri vinçler ile kapıları kırmaya çalıyorlar.
Bu cezaevinin bir diğer özelliği de, Esed'e karşı olan fikir suçluları pres makinelerinden geçirilip bahçedeki kireç kuyularına atılıyordu.
Birçok Suriyeli "O cezaevine yakınımız girdi bir daha ondan haber alamadık" diyordu.
Hiçbir yargılamanın yapılmadığı bir cezaevi burası.
Üst kattan çıkartılan mahkumlar, insanların elindeki akıllı telefonları görünce korkuyorlar.
Onun ne olduğunu bilmedikleri icin kendilerini kayıt altına aldıklarını ve Esed'e göstereceklerini düşünerek korkuyorlar.
Üç yıl öncesi bir anı;
Balıkhanede çalışan Suriyeli bir abi vardı.
Biz de balık almaya gitmiştik.
Oraya gelen bir başka kişi Suriyeli abiye "Siz buraya kaçtınız geldiniz. Eee hadi diktatörden kurtuldunuz. Biz nereye gidelim bizim diktatörden kurtulmak için" demişti.
Suriyeli abi elindeki işi bıraktı, dik dik konuşan adama baktı.
"Siz hayatınızda hiç diktatör görmemişsiniz. Ben her hafta buradan cezaevine balık götürüyorum. Sizin diktatör dediğiniz adam, cezaevindekileri balık ile besliyor.
Esed birini tutukladıktan sonra ondan bir daha haber alamazsın. Sonu kireç kuyusunda toplu mezarda biter.
O kireç kuyusunun yerini dahi bulamazsın.
Keşke sizin diktatör bizim ülkemizi yönetseydi." demişti.
O abinin söyledikleri şimdi Suriye'deki cezaevlerini görünce daha bir anlam buldu.
Allah'ım bundan sonra Suriye halkı için en içten duamdır ki, onlara en iyisini, en güzelini yaşat. Amin
Aynı duamı her gün Filistin halkı için de yapıyorum.
Yapacağız.
Zira Gazze'de olanlar emin olun bundan daha kötü.
İsrail askerleri, ailesi ölmüş, arkasını arayamayacak ve birde genç olan her tutuklunun hücreleri canlı kalması için diri diri insanların derilerini yüzüyorlar.
Malûm dünyanın en büyük deri bankası İsrail'de.
Cezaevlerinde eğitimli köpekler ile insanlara tecavüz ettiriyorlar.
Bu cümleleri yazarken bile ürperiyorum
Ama maalesef oradaki durum çok çok daha vahim.
Lakin Kudüs'e giden yol Şam'dan geçecek.
Olacak inşallah.
Tüm zalimlerin sonu gelecek inşallah.
Allah'ım Filistin halkına en güzel günleri göster, bizi de bunun için memur eyle.(Derleme)