ÖZEL HABER

SİYASETTEN AİLEYE, İÇTEN BİR PORTRE ‘SELMAN ALTAŞ’

Siyaset sahnesinden ve iş dünyasından tanıdığımız bir isim ile beraberiz bugün. Kimden bahsediyoruz? Son zamanlarda siyaset arenasında dikkatleri üzerine çeken AK Parti Ordu İl Başkanı Selman Altaş’tan.  Onun hiç bilinmeyen yönlerini merak ettiniz mi? ‘Siyasetçi’ Selman Altaş, ‘Baba’ Selman Altaş ve ‘Arkadaş’ Selman Altaş'ı daha yakından tanımak için özel röportajımızda tüm detayları öğrendik.

Abone Ol

Siyaset sahnesinden ve iş dünyasından tanıdığımız bir isim ile beraberiz bugün. Kimden bahsediyoruz? Son zamanlarda siyaset arenasında dikkatleri üzerine çeken AK Parti Ordu İl Başkanı Selman Altaş’tan. 

Onun hiç bilinmeyen yönlerini merak ettiniz mi? ‘Siyasetçi’ Selman Altaş, ‘Baba’ Selman Altaş ve ‘Arkadaş’ Selman Altaş'ı daha yakından tanımak için özel röportajımızda tüm detayları öğrendik. Siyaset ve samimi muhabbetin bir araya geldiği bu röportajı Selman Altaş'ın içten cevaplarıyla siz okurlarımızla paylaşıyoruz…

“SİYASET BANA ÇOK ŞEY ÖĞRETTİ!”

Soru: Siyasete nasıl başladınız? Hayaliniz miydi? Süreç nasıl gelişti?

Cevap: Aslında siyasete girmek benim tercihim değildi. Kişisel özelliklerim nedeniyle siyasetin benimle örtüşmediğini düşünüyordum. Siyaset, vakit ayırmak isteyen bir iş gibi gelirdi bana. Süreçte gerçekleşecek söylemlere sabır göstermekle ilgili olarak kendimi böyle değerlendirmezdim ve bu yüzden siyasete girmek istemezdim. Rahmetli babam, partinin kurucusuydu. Yaklaşık üç yıl boyunca birlikte çalıştık. Babam, siyasetin Ordu’da kurucusu olarak başladı, sonra bıraktı ama bölgenin akil insanı olarak hep kaldı. Siyasetle ilgilenen herkes, babamın yanına gelir, fikir alır, destek ve tavsiye isterdi. Ben de bu görüşmelerde yer alırdım. Bu yüzden çok da siyasetin dışında kalmadım. Büyüklerimizden, babam adına aileden biri siyasette olmalı isteği ısrarlar gelince, "Madem öyle, girelim. Görevimizi yaparız, olmazsa ayrılırız siyasetten," dedik. Ama siyasetin içine girince, insanlara dokunmanın en iyi yolunun buradan geçtiğini gördüm. Memlekete hizmet etmenin en etkili yolu siyasetten geçiyordu ve bu yüzden kaldım. Memleketim için faydalı bir hamlenin içinde olmanın gururuyla hareket ettim. Bu süreci takip ettikçe keyif almaya başladım. Siyasetin içinde bulundukça, yeni dostluklar edindik ve bu dostluklar hizmet için birer destek oldu. Kitlelerle birlikte çalışmak gerçekten özel bir duygu. Bugün bana siyaseti bırakır mısınız diye sorarsanız, sayın cumhurbaşkanımız ve halkımız partinin sahibi. Onlar göreve gel derse geliriz, görevden git derse gideriz. Bugün bırak derlerse bırakırız. Ama içerde edindiğimiz dostluklarla hizmet için öncü neferlerden olmamakta aklımız kalır.

Soru: Siyasete girdikten sonraki sürecinizde hep yukarı yönlü bir ivmeniz var. İl Yönetim Kurulu Üyeliği, Dış İlişkiler Başkanlığı, İlçe Başkanlığı, İl Başkanlığı ki İl Başkanlığınız döneminde Genel ve Yerel olmak Üzere İki önemli seçim atlattınız bu süreçlerde siyaset size yeni şeyler öğretti mi? Siyaset yolculuğunuzda yol size neler öğretti?

Cevap: Evet, siyasete ilk adımımı 2019'da Uğur Çelenk Yönetimi'nde attım. İl yönetim kurulu üyesi olarak başladım. Ancak dönemin Büyükşehir Belediye Başkanının istifası sonrası yönetimin de istifasıyla yeni bir yönetim atanması gerekti. Bu durum, siyasi oluşumlarda sıkça yaşanan bir durumdu ve yeni gelen başkanın kendi yönetimini kurması en doğal hakkı. Sonrasında Halit Tomakin başkanımız geldi ve bizi taktir etti. Yürütme kurulu üyeliği Dış İlişkiler Başkanlığı görevi verildi. Daha sonra Altınordu İlçe Başkanlığı görevine getirildim. İlçe Başkanlığı için aday olmadığımı belirtmeliyim. Ancak Cumhurbaşkanımız ve Teşkilat Başkanımız  Erkan Kandemir’in takdirleri üzerine bu göreve ve atanarak bu görevi üstlendim. Ardından, yine beklenmediğim bir şekilde İl Başkanlığına getirildim. İl Başkanı olarak göreve başlamam da biraz ani oldu. Aday tanıtım toplantısına İlçe Başkanı olarak giderken, İl Başkanı olarak geri döndüm. Bu, teşkilatımızın ve sayın Cumhurbaşkanımızın taktirleriyle gerçekleşti. Bu süreçte, siyasetin bana birçok şey öğrettiğini gördüm. İnsan ilişkilerinin önemini, sabrı, sebati ve olaylara anlık tepki vermemenin gerekliliğini öğrendim. Bir olaya tek açıdan bakmamanın ve çeşitli perspektiflerden bakmanın önemini kavradım. Siyaset, benim için sadece bir hizmet ve görev değil, aynı zamanda insan ilişkileri ve dostluklar kurma yolunda da önemli bir platform oldu.

Soru: Sizin siyasetteki prensibiniz nedir? Adalet mi? Şeffaflık mı? Toplumsal sorunlara duyarlılık mı? Önceliğiniz hangisi siyasette?

Cevap: Bizim partimizin adı Adalet ve Kalkınma Partisi, başta adalet var. Bu yüzden benim prensibim 'Adaletli' davranmak. Çünkü adaletin olduğu yerde şeffaflık, duyarlılık ve diğerleri otomatik olarak gelir. Her olayda ve organizasyonda, partimize düşen vazifeyi, inançlarım ve kabiliyetlerim çerçevesinde bir adalet terazisine oturtuyorum. Gelen taleplere de herkesi bir umuda bırakmamaya özen gösteriyorum. Eğer bir iş yapılabilirse, yapabileceğimizi söylüyoruz; yapılamayacak bir işse bunun da açık bir şekilde ifade edilmesi gerektiğine inanıyorum. Net olmak, süreci adaletli bir şekilde yürütmek ve vicdanı pusula olarak kullanmak önemli. Otuz sekiz yaşındayım ve bu zamana kadar hep şunu şiar edindim ‘’Kafamı yastığa koyduğumda rahat uyumam gerekiyor.’’ Bu prensip, hem işimde hem siyasette beni yönlendiriyor ve çevremdeki insanlar tarafından da biliniyor. Siyasi makamda bulunduğunuzda, çeşitli taleplerle karşılaşabiliyorsunuz; iş taleplerinden, barınma, bana yuva kurun taleplerine kadar çeşitli istekler olabiliyor. Ancak en çok karşılaştığımız, iş talepleri. Biz, bu sürecin liyakat üzerine şekillenmesini ve adil bir temelde ilerlemesini istiyoruz.

Soru: Sosyal medyanın siyaset üzerindeki etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce sosyal medya siyasetçiler için bir fırsat mı, yoksa bir risk mi?

Cevap: (Gülerek) Ooo, derin bir soru. Şimdi, çağın getirdiği bir gerçek var ve herkes sosyal medyayı kullanmak durumunda. Çünkü bilgiye erişimi çok kolaylaştırıyor. Dünyada olan bir olay yedi saniye sonra Twitter'a düşüyor, yani bu kadar hızlı gerçekleşiyor. Tabii ki siyasiler için durum biraz farklı. Politika üretmek ve hizmet etmek zorundalar, ancak bunları duyurabildikleri kadar varlar. Bu anlamda çeşitli mecraları kullanmak durumundalar, TV programları, gazeteler, sosyal medya paylaşımları vs. Ve sosyal medya, işin en hızlı ve en önemli araçlarından biri. Sadece siyasi olarak bakmamak gerek; butik bir kafe dahi sosyal medyayı aktif kullanıyor çünkü günümüzde kendini tanıtıp satışını artırmak için güzel bir alan. Siyasilerimiz de yaptıkları hizmetleri vatandaşa duyurmak adına sosyal medyayı kullanmak durumundalar ve bu olumlu anlamda daha kısa zamanda daha geniş kitlelere ulaşmalarını sağlıyor. Negatif yönüyle bakacak olursak, bu hızlı erişim bilgi kirliliğini de beraberinde getiriyor zaman zaman. Her haber hızla yayılırken, yanlış ve doğruluğu teyit edilmemiş haberler de hızla yayılıyor maalesef. Bu, sosyal medya ahlakıyla alakalı bir konu ve adalet bakanlığımızın bu konuda ciddi bir çalışması var. Kötü niyetli insanlar her zaman her yerde var, bunu sadece sosyal medyaya yüklememek gerek. Bunlar var diye olumlu yönlerinden vazgeçecek değiliz.

Soru: Peki hiç linç yediniz mi sosyal medyada?

Cevap: Öyle büyük bir linç yemedim ama hakkımızda doğruluğu teyit edilmemiş haberler çıkıyor tabii. Ama siyasetteyseniz buna da direnç kazanıyorsunuz.

Soru: Seviyor musunuz peki sosyal medyayı yoksa sadece iş için mi kullanıyorsunuz hayatınızın ne kadar içinde?

Cevap: Sosyal medyayı siyasete girdikten sonra daha aktif kullanmaya başladım. Daha öncesinde işim gereği iş takibi açısından kullanıyordum. İş dünyasının vatandaşa açılması ve hedef kitleye ulaşması için bazı yerlerde sosyal medyayı kullanması gerekiyor, bu yüzden takip ediyordum. Daha sonra siyasete girince, yaptığınız ziyaretleri vs. paylaşmak için iyi oluyor çünkü vatandaş sizin siyasetçi olarak neler yaptığınızı bilmek istiyor. İki üç gün paylaşım atmasam hastamı oldunuz falan diye mesajlar geliyor (gülerek) yani öyle bir takip ve beklenti oluşuyor. Sosyal medyanın bence artıları, dezavantajlarına göre daha fazla. Kötü niyetli insanlar her zaman her yerde var, bunu sadece sosyal medyaya yüklememek gerek diye düşünüyorum. Aynı şeyleri diğer kitle iletişim araçlarında da yapabilirler. Kahvede sohbet ederken de yapabilirler. Bunlar var diye olumlu yönlerinden vazgeçecek değiliz.

‘’DIŞARIDA İL BAŞKANI OLARAK GEZİYORSUN, EVE GELİNCE EVCİLİK OYNUYORSUN’’

Soru: Hayatınızda sizi en çok etkileyen veya ilham veren kişi kimdir? Bu kişinin size olan etkisi nedir?

Cevap: Babam… (Gözleri doluyor…) Babamın vefatı, yokluğunu çok derinden hissettiğim bir boşluk bıraktı. O, tam bir Osmanlı erkeği ve evimizde bir otoriteydi. Bizim yetişmemizde en önemli faktörlerden biriydi. Özellikle siyasete girdikten sonra babamın adını duymadığım yer yok. Akkuş’a gidiyorum, babamın adı geçiyor; İkizce’ye gidiyorum, yine babamın adı geçiyor. Her yerde, babamın ismi kulağıma fısıldanıyor… Herkes babamı tanıyor çünkü babam bir şekilde hayatlarına dokunmuş, iyilik yapmış ya da onların yanında olmuş. Babamın, hayatı boyunca birçok kişiye yardım ettiğini ve onların mutluluğunda rol oynadığını fark ettim. Bir gün, beni bir düğüne yollamak istedi ve "Git, benim selamımı söyle" dedi. İlk başta gitmek istemedim çünkü tanımıyordum, ama babam beni zorla gönderdi. Düğün sonrasında, insanlardan babama duydukları saygı ve sevgiyi gördüm. Babamın cenazesi inanılmaz kalabalıktı ve bu, onun geçmişte dokunduğu kalplerin ahde vefasıydı. Babamın yaşam tarzını kendime şiar edinmeye çalışıyorum. İşte adalet oradan geliyor. Bir işe başladığınızda başarılı olma gayreti oradan geliyor. İnsanlara değer verme ve güzel bakmayı bilme oradan geliyor. Babam Ordu’ya istihdam sağlayalım, daha fazla kişi bizden faydalansın derdi. Onun amacı, bu şehir ve bu şehrin insanlarına fayda sağlayabilmekti. Karakterim bana Babamın mirası, benim için çok değerli ve her zaman onun öğretilerini yaşatmaya çalışıyorum. Herkesin kahramanı farklıdır, ama benim kahramanım dediğim kişi, babam…

Soru: Siyaset dışında en keyif aldığınız hobiler nelerdir? Boş zamanlarınızı nasıl değerlendirirsiniz, Selman Altaş özel hayatında neler yapar?

Cevap: Tabii ki, benim ön planda tuttuğum en büyük motivasyonum çocuklarım. Eşim rahmetli olduğu günden itibaren önceliğim en fazla çocuklarım oldu. Sadece seçim döneminde ihmal ettim. Hayatımın genel kurgusu çocuklarım üzerine; onların eğitimleri ve daha sağlıklı bir büyüme sürecinde olmaları için bütün gayretim. Bunun dışında, yaylayı çok severim. Oraya sık sık giderim, off-road yapmak, doğa yürüyüşleri ve doğada zaman geçirmek beni keyiflendirir. Ayrıca spor yapmak, aile ve arkadaşlarımla zaman geçirmek de hobilerim arasında. Çocuklar uyuduktan sonra dışarı çıkarım, arkadaşlarımla vakit geçirmek için ya evde ya da iş yerlerimizde otururuz. Akşamları çocuklarımı elimden geldiğince ben uyuturum. Büyük kızım benimle uyumayı çok seviyor. Küçük kızım da bizimle uyumaya geliyor, ama bizle eğlendikten sonra uyumak için tekrar odasına gider. Dokuz yatma saatleri dokuz, dokuz buçuk gibi eve gelirim, hemen onları yatırırım ve ondan sonra çıkarsam arkadaşlarımla görüşmeye çıkarım. Eskiden çok masal okurdum çocuklara, artık büyüdüler okumuyorum ama onlara okuduğum masal kitaplarını saklıyorum. İleride onlar da çocuklarına okusunlar diye.

Soru: Peki kızlarınız sizin siyasette olmanıza nasıl yaklaşıyor? Yoğun dönemlerde çok özlüyorlar mı? Bu süreci nasıl idare ediyorsunuz?

Cevap: Maysa küçük olduğu için olayın farkında değil ama beni göremediği zaman agresifleşiyor. Liva Nur biraz daha büyük olduğu için olayların farkında. Seçim çalışması başlamadan önce onu aldım yanıma ve durumu açıkladım. "Livacım, bak babacım iki aylık bir seçim süreci var, çok yoğun olacak. Genellikle eve geç geleceğim," dedim ve bunu çok büyük bir olgunlukla karşıladı. Çünkü tam bir Recep Tayyip Erdoğan hayranı. Tayyip dede, Tayyip dede diye televizyonlarda gördüğü zaman heyecanlanıyor. Tek üzüldüğüm, sayın Cumhurbaşkanımız geldiğinde havalar soğuktu, hasta olmalarını istemediğim için bekletemedim, ama çok görmeyi ve tanışmayı istiyorlar. Ankaraya gittiğim zaman Liva, Tayyip dedeye selam söyle diyor. Seçim sonrası da hepimiz hasta olduk, evde hep birlikte kalma fırsatımız oldu, çocuklar da çok mutlu oldu. Seçim döneminde geç saate çıkmam gerektiğinde, baba gidecek misin, ne zaman geleceksin diyor. Sorgulara da başladılar.(gülüyor) Liva, kiminle görüşeceksin diyor. Dediğim gibi, benim en büyük motivasyonum kızlarım…

Soru: Sizinle en çok hangi aktiviteyi yapmayı seviyorlar? Selman Altaş kızlarıyla evcilik oynar mı?

Cevap: (Gülerek) Evet, oynarım. Bana daha çok farklı karakterler veriyorlar. Aktiviteli oyunlara daha çok dahil ediyorlar beni; saklambaç, yakalama gibi oyunlar veya beni bir engel yapıp üzerimden atlamaları gibi. Dışarıda il başkanı olarak geziyorsun, eve gelince evcilik oynuyorsun (gülüyor). Ama kızlarımla vakit geçirmekten çok mutlu oluyorum.

Soru: Kızlarınızla diyaloğunuz çok iyi anladığım kadarıyla?

Cevap: Tabii, anne rahmetli olduğunda küçük bir yaşındaydı, büyük dört yaşındaydı. Liva her şeyin farkında, algısı çok yüksek ve çevresine yaklaşımı çok insani ve vicdanlı. Göz yaşı hemen gözünün ucunda, çok duygusal ve merhametli bir çocuk. Maysa biraz daha hareketli ve sert duruşlu, ama o da üç gün beni görmesi babamı özledim diye ağlar. Sonra yine görünce yaramazlıklarına devam eder, tabii.

Soru: Selman Altaş Olmasaydınız hangi mesleği yapmak isterdiniz?

Cevap: Ben doğdum büyüdüm, bizim şirketlerin hepsinde hemen hemen görev aldım. En keyif aldığım iş inşaat işi. İnşaat yapmak, inşaat malzemesi satmak bu anlamda hem kütle itibariyle hem de maliyet itibariyle büyük operasyonlar olduğu için inşaat işi yapmayı çok seviyordum, inşaat işi yapmaktan aşırı keyif alıyordum ta ki okul işine girene kadar. 2014 yılında başladım ben okul işine, o günden beri mezun veriyorum. Aslında akademik anlamda hiçbir derslerine girmesem de mezunlarım beni ziyarete geliyor. Selman abi olarak o çocukların hayatlarına dokunabilmek, onların gelecek kurgularının içerisinde olabilmek damakta kalan bir lezzet adeta. Mezun olup işini eline alan öğrencilerimize tebrik çiçeği yolladığımda arayıp "Selman abicim, teşekkür ederim" diyorlar çok gurur duyuyorum, hayallerine ulaşmakta vesile olduğumuz için. O yüzden bugün tekrar bir meslek seçme şansım olsa, yine eğitim yöneticiliği seçer ve insanların hayatına güzel dokunuşlar yapabilmenin gururunu yaşamak isterdim.

D.K: Bizimle böyle samimi şeffaf bir röportaj gerçekleştirdiğiniz için çok teşekkür ederiz…
S.A: Ben teşekkür ederim, kendimizi ifade edebilme fırsatı tanıdığınız için. Benim için de ilk oldu bu tarz bir söyleşi, emeklerinize sağlık.

Selman Altaş'ın samimi söyleşisi, siyaset alanındaki deneyimlerinden aile hayatına kadar geniş bir yelpazede ilgi çekici ve içten bir portre sundu bizlere. Siyasetteki ilk adımlarından, aile bağlarına, hobilerinden, kızlarıyla olan ilişkisine kadar her bir konuyu samimiyetle açıklayan Altaş, yaşam felsefesini ve değerlerini okuyucularla paylaştı. Kendisini içtenlikle ifade ettiği için teşekkür ediyor gelecekteki başarıları ve aile hayatındaki mutluluğu için en içten dileklerimizi iletiyoruz.


Haber: Derya Kara - Yeşim Durkut// Ordu Yeni Dönem Gazetesi