"37 yıllık mimarım, kendimi bu mesleğe adadım. Hepimiz iki metre yere sığacağız." Orkent Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Şen böyle diyor. Bir de ekliyor "Şu şehre birer taş koyalım."
İyi de Sayın Şen, taşı nereye koyacağımızı sormadınız.
Boş arazilere dikip durduğunuz iş merkezlerinin yanına mı?
Kentsel dönüşüm diyorsunuz , umutlanıyoruz. Ama sonra ne görüyoruz?
Şehrin boş arazileri, yeşil alanlar "ticaret merkezi" adı altında iş dünyasına açılıyor.
Ben şimdi size sormak istiyorum;
* Boş arazileri iş merkezine çevirmek kentsel dönüşüm müdür?
* Kaç riskli bina yıkılıp yerine güvenli ve yaşanabilir alanlar yapıldı?
* Biz mi yanlış biliyoruz kentsel dönüşümü? Yoksa siz bize başka bir hikaye mi anlatıyorsunuz?
Şehrin geleceği için proje yapıyoruz diyorsunuz. Peki bu projeler, gerçekten halkın geleceği için mi?
Yoksa birkaç kişinin cebine kazanç sağlamak için mi?
“Hepimiz iki metre yere sığacağız" demişsiniz. Doğru!
Ama insanlar o iki metreye varmadan önce, sağlam dört duvarı olan binalarda, güvenle yaşamak istiyor. Şu an riskli binalarda oturan birine, "merak etme, yan sokağa bir ticaret merkezi yaptık" demek ne kadar anlamlı sizce?
Dedikodular bitsin diyorsunuz. Bitmesi için gerçekleri açıkça anlatmanız gerekiyor. Çünkü en büyük yanlış, yanlışın farkında olup aynı hataya devam etmektir.
Taşları biz değil, siz koyuyorsunuz Sayın Şen. Ama şunu bilin,
Bu şehir, sizin "ticaret dönüşümü" projelerinize sessizce dekor olmaya pek niyetli değil.
Ve bu şehirde herkes bir taş koyacaksa, ilk taş “vicdan” olsun.
Çünkü eksik olan tam da bu!