Ferdi Tayfur’un “içim yanar yanar ya” sözleri, son bir haftadır artık daha derin bir anlam kazanıyor.

Gassal dizisinin ünlü repliği, ölüm ötesi kaygılarımızı bizlere sorgulatırken aslında ölümle ve ardından bıraktıklarımızla yüzleşme fırsatı bulduk belki de.

Daha bir ay önce, “Ölünce beni kim yıkayacak?” diye kara mizah yapan insanlar, şimdi “Ölünce benden geriye bir şey kalacak mı?” diye soruyor.

Bu soruyu sorduran ise yürekleri dağlayan o trajedi, Bolu Kartalkaya’daki yangın faciası oldu.

Geçtiğimiz günlerde yaşanan bu korkunç olayda 79 can hayatını kaybetti. Yangının ardından öfke, çaresizlik ve acı birbirine karıştı. Yangın merdivenlerinin (sözde yangın merdiveni) trajikomik bir şekilde yer alması, duman dedektörlerinin çalışmaması, yönetim ihmalleri… Hepsi bir araya geldiğinde, adına ancak “ihmaller sinsilesi” diyebileceğimiz bir felaket tablosu ortaya çıktı.

Otelde kalma maliyetine gelince ücretten kısmazken, konu o insanın canı olunca nasıl bu kadar ucuz davranabiliyorsunuz?

İnsan hayatı, bu kadar ucuz mu olmalı?

Bir yangın merdiveni nasıl bu şekilde bir ihmalsizlikle inşa edilebilir? Duman dedektörü neden devreye girmez? Sorular basit, cevaplar ise acı dolu.

Yaşanan bu acı olay, ölenlerin yakınlarına tarif edilemez bir yas bıraktı geride. Ama aynı zamanda, hepimize derin bir sorumluluk yükledi...

Bir binaya girdiğimizde yangın çıkışı nerede diye düşünür müsünüz? Ya da kaldığınız otelde duman dedektörü var mı, diye sorgular mısınız?

Artık sorgularsınız!

Bu sorular önemli, çünkü hayatta kalmak bu kadar küçük ama hayati detaylara bağlı olabiliyor bazen...

Sosyal medyada yapılan paylaşımların birinde, “bu faciadan çıkarılacak derslerle bir nebze soğuyabilir içimiz” şeklinde yer alan bir yazı okudum.

Sonra döndüm dedim ki kendime, “içimiz soğumalı mı gerçekten?” insan soğuduğu her şeyi çok çabuk unutur! Bizim içimizin soğumaması lazım. Çaresizlik hissiyle yanan yüreklerimizin bu ihmallere DUR! Demesi lazım…

Her yaşanan acı olayın ardından bu son olsun diyoruz. Peki oluyor mu ya? Olması için ne kadar çaba sarf ediyoruz?

Ferdi Tayfur’un dediği gibi, “içim yanar yanar ya”, ama bu yangının artık canlar almadığı, hatta yangınların büyümeden müdahale edildiği bir gelecek inşa etmek istiyoruz.

Aksi taktirde sadece içimizi yakan koca bir acı kalıyor geriye…