"Sizden müslümanları hıristiyan yapmanızı istemiyoruz. Sizin asıl göreviniz müslümanları islâm dininden uzaklaştırmaktır. Doğumlarından ölümlerine kadar haç takmasınlar, kiliseye gitmesinler, vaftiz olmasınlar ama hıristiyan gibi yaşasınlar. Bunu çağdaşlık adı altında yapın. Allahı ve peygamberi tanımayan bir nesil büyük işlerle ve idarelerle uğraşmaz; idealsiz, dinsiz, mefkûresiz yaşarlar. Rahatı, tembelliği, parayı ve nefislerini severler; arzu ve şehvetlerini tatmin için uğraşırlar.
Müslümanları vaftiz etmek için boş yere çabalayıp durmayalım. Başka yollar, başka çareler deneyelim. İslâm memleketlerinde girişeceğimiz faaliyetlerle onlara, hıristiyan âdetlerini, hıristiyan bayramlarını, hıristiyan kültürünü ve hıristiyan ahlâkını aşılayalım.
Bir müslümanın doğumundan ölümüne kadar kimliğinde müslüman yazabilir, fakat bir hıristiyan gibi yaşayarak câmi önünde teneşire yatmalıdır. Kiliseye gelmesine gerek yok, varsın câmiye gitsin. Bizim görevimiz müslümanları hayatı boyunca bir hıristiyan gibi yaşatmalıyız."
(Rahip Samuel Zwemer'in misyonerlik konferansından bir bölüm)
“Şüphesiz her insana kendi emeğinden başkası verilecek değildir. (Herkes ancak hak ettiğine ve sebep olduğu kötülüklere erişecektir. İnsana gereken çalışıp emek vermek, maddi ve manevi kazanımlarını böyle elde etmektir.)”(Necm-39)
Kur’an “İnsana sadece çalışmasının karşılığı vardır” mesajını verdi.
Kaderi yanlış anladık.
Biz “kısmetse gelir” dedik.
Biz “alnında yazılan olur” dedik.
Kur’an “Biz her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık”buyuruyor
Sonra da, kendi beceriksizliğimize kader deyip ağlıyoruz.
Yanıma gelmiş bir kadın "Çocuğum benim Amerika'da şu okulda mastır yapıyor." diyor. Dediği yer ise sözde okul özde ise Papaz okulu, Misyonerlik okulu! Ey veliler aklınızı başınıza toplayın, çocuğunuza sahip çıkın! Toprak kaybedersin, kaybedilen toprak yeniden fethedilir ama gençlerimizin beyinlerini ele geçirirlerse bir daha o beyinleri fethedemeyiz! Onlara milli değerleri öğretin, onlara İslam'ı anlatın, onlara Osmanlı'yı anlatın! Onları ülkeleri için çalışan vatanperverler olarak yetiştirin, az para kazansalar da vatan için çalışmalarını söyleyin!
GENCLER, Türkiye' de âdet hâline gelmiş göstermelik işlerden kaçının.
Sırf üniversite bitirdi desinler diye, ananız, babanız Amerika’da mastır yaptı diye öğünebilsin diye yüksek öğrenime gitmeyin. Sonunda ancak kendinizi kandırırsınız. Temel gayeleriniz, kendinizin ufak çıkarları ötesinde, kendiniz dışında, bu ülke, bu ulus, Türk dünyası, Avrasya, insanlık için olsun. Yüksek hedefleriniz için çalışın. O zaman, kendi durumunuz da kendiliğinden düzelecektir. Maddiyat ile maneviyatı dengeleyin. Formülünüz “BİLİM + GÖNÜL”dür. Bu iki kanadın biri eksik olursa ne kendinize, ne de insanlığa hayrınız dokunur.
"Akla ne işle uğraşacağını Gönül öğretir, Gönül gelişmezse Akıl kötülüklerle uğraşır.Onun için düsturumuz Bilim+Gönül'dür. “Akıl ve gönül birlikteliğinin vurgulandığı bu cümleler, bizleri Yunus Emre'nin şu beytine kadar götürür: "Eger ‘akıl başdayısa gönülde ol tuşdayısa/ İkisi bir işdeyise düşman bana kâr eylemez." Bu durum, onun tevhîdî inanışı gereği insanı parçalara ayırmadan asıl mâhiyeti ile akıl ve gönülden oluşan bir varlık olarak ele aldığını gösterir.
(Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu)
“Genç adam bu düstur sana emanet olsun,
Ötelerden habersiz nizama lanet olsun.”NFK