Geçen gün sosyâl medyada, özellikle îmânî noktada tüm insanlarımızı ilgilendiren, herkesin merak ettiği hassas bir konu çerçevesinde irdeleyici bir tartışma yaşandı. 
HACI, HÂFIZ, ETKİN ve YETKİN
Bugün, tartışma konusu husûsa, Diyânet'ten emekli, hâfız, birikimli, etkin ve yetkin bir hocamızın konuyu açmak, meseleyi netleştirmeğe çalışmak adına verdiği cevaplar, getirdiği yorumlar çerçevesinde gelişen yazışmaları 
FİKRE JİMNASTİK, İDRÂKE KATKI
hepimiz için faydalı, aydınlatıcı, en azından fikir jimnastiği olacağı, idrâkimize katkı sağlayacağı, hattâ âhiretimize müspet etkisi bulunacağı ümîdiyle paylaşıyoruz:
"KUR'AN'IN BAZI AYETLERİNİ AÇIKLAMAYAN/ANLATMAYAN HOCA VE ÜSTADLARA:
BAKARA; 159: "İndirdiğimiz açık delilleri ve hidâyeti biz kitapta insanlara açıkladıktan sonra gizleyenler yok mu, işte onlara hem Allah lânet eder hem de lânet edebilecek herkes lânet eder."
BAKARA; 160: "Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler ve gizledikleri gerçekleri açıklayanlar başka; ben onların tevbesini kabul ederim. Çünkü ben, tevbeleri çokça kabul eden ve merhameti bol olanımdır."
BAŞLIKTAKİ İDDİÂ ÜZERİNE YAZIŞMALAR
Yektâ HACIVELİOĞLU:
"Sn. Turhan Ateşçi: Paylaştığınız bu âyetler sadece hocalara hitap etmiyor. Herkese hitap ediyor. Gizlenen bir âyet te yok. Söylenmeyen bir âyet te yok."
Turhan ATEŞÇİ: Yekta Hacıvelioğlu Bey
Mesela "LÂ İLÂHE" derken zamanın tagutu Kamalı ilke, inkilaplarını, laik rejimini, dayattığı küfür hukukunu ve hayat tarzını reddetmek gerektiğini hiçbir hocadan, müftüden, vaizden, şeyhten duydunuz mu?
Ya da "Fe men yekfür bittagûti ve yü'min billahi" ayetini açıkça tefsir eden birini...
Yektâ HACIVELİOĞLU: Hepsi anlatılıyor. Anlatılmayan hiçbir şey yok. Her gün okunan ezanlarda bu haykırış devam etmiyor mu? Siz illa isim istiyorsunuz. Birilerini isim vererek bu işi halledelim diyorsunuz. O bahsettiğiniz isimlerin Müslüman için ölçü olması mümkün değildir. 
Müslümanın ölçüsü Kur'an ve Sünnettir. Allah'tan başka yaratan yaşatan, Helâl ve haram tayin eden yoktur. Gerisi boş. 
Bunun anlatılmayan hiçbir yönü yok. 
Herkes kimin ne olduğunu biliyor. 
Hitabette bir üslup vardır. Birilerinin hassasiyet gösterdiği şeylere sövmek ne kadar doğrudur. Kuran'da bunun cevabı var.  Hele bir bakın; Rabbimiz ne buyuruyor:

"Onların Allah’tan başka taptıkları hakkında kötü konuşmayın ki, onlar da haddi aşarak bilgisizce Allah hakkında kötü sözler söylemeye kalkışmasınlar. Biz her ümmete yaptıkları işleri böyle süslü gösterdik. Sonra onların dönüşleri Rablerine olacak, O da yapmakta oldukları şeyleri bir bir kendilerine haber verecektir. 
(Enam Süresi 108.Âyet)

Turhan ATEŞÇİ: İşte YUSUF,   106.Âyet
"Onların çoğu iman etmezler, ancak şirk koşarak inanırlar" Bu gün atasever müslümanların(!) durumunu anlatıyor.
Hem rejimi, hem Allah'ı, hem cemaati 
idare edenler hiçbirine yaranamaz sonunda...
Yektâ HACIVELİOĞLU:
Rejim savunuculugu yapmaya gerek yok. Yorumumda da ifade ettim. Kur'an ve Sünnet bizim için bağlayıcıdır. Bu ülkenin geçmişindeki karanlıklar basiret sahipleri tarafından hiç unutulmaz. O bahsettiğiniz sistemi hiç şüphesiz savunanlar vardır. Allah'tan başka ilah yoktur anlayışı müslümana hâkimdir. Bunu dediğiniz zaman birilerinin putlarina karşı tavrı ortaya koyarsınız. Kimin kimi seveceği bellidir.
Turhan ATEŞÇİ: Yekta Bey!
Hz İbrahim Nemrut'u, hz Musa Firavun'u, hz Muhammed Menatı, Uzzayı sevenleri var diye isimlerini anmasalardı, red ve tekfir etmeselerdi ehli tevhid olurlar mıydı?
Allah'tan başka ilah yok ifadesi yuvarlak, idareyi kelam cinsinden bir söz Müslümanlar için. Onlar ilahın anlamını bile bilmiyorlar.
İlahla Allah'ın aynı manaya geldiğini sanıyor.
Öyle olsaydı rabbimiz Lâ Allah'a illallah dememizi isterdi. 
Önce İLÂH kavramını anlatmak gerek. Sonra LÂ İLÂHE'yi. Selamlar...
Yektâ HACIVELİOĞLU: Turhan Ateşci 
Hocam. Anlatılmayan hiçbir şey yok. Yapmayın. Şu olumsuz, negatif yaklaşımları bir tarafa bırakın. Biz işimize bakalım. Doğruları söyleyelim.  Destek olalım. 
İhlas suresini herkes biliyor. Bir olan Allah'ın varlığını biliyor.
Bilgi eksikliğinden ziyâde bilginin gereğini yerine getirme sorunu var. Anlatilma sorunu hiç yok. Nerede ise her sohbette, her Cumada, cenazede, bayramda her ortamda bunlar anlatılır. 
Tebliğ görevi yapılıyor. 
Bu gün en büyük sıkıntı yapılan güzel işleri bir tarafa bırakıp yerli yersiz uslupsuz eleştiriler... Derhâl bırakmak gerekir bu yanlışları. Hutbeleri, sohbetleri paylaşın. Takdir ediniz. Her tarafta bunu görüyorsunuz. Sizin yaptığınız da bu maalesef... 
Bu ülkede din adına ne yapılırsa hocalarımız yapıyor.
Birine Kur'an ögretilirse bunu hocalarımız öğretiyor. Her hafta okunan muhteşem hutbeleri milyonlarca hocalarımız paylaşıyor. Tevhid konusu defalarca işleniyor. 
Alan alır almayan almaz. Hidayet Allah'tan. 
Hiçbir hocadan müftüden ben bunları duymadım diyorsunuz. Yalnış bir ifade. Her vaazda sohbette, hocalarımızın okuduğu ezanda bunlar haykiriliyor. İlla falanca kafirdir, filanca putcudur demek mi gerekiyor?
Turhan ATEŞÇİ: Yekta Hacıvelioğlu Kardeşim
Keşke bizim olumlamamız indallah herşeyi olumlu kılsa. 
Türkiye islamî bakımdan bir mayın tarlası. 
Allah indinde meşru kurum, kural, kuruluş neredeyse yok.
Rejim, anayasa, yasalar, meclis, partiler, hükümet, bakanlıklar... 
Gayr-ı meşru. Çünkü gayr-ı şer'i.
Müslumanların çocuklarına yüz yıldır kendi vergileriyle yürüyen okullarda laik, seküler, putperest, Atatürkçü eğitim veriliyor. Hiç itiraz eden yok.
Diyânet laiklik ilkesini aşamaz(TC anayasası Md 136) Görevi milli birlik beraberliğe hizmet. Efendimiz bunu hesaba katsaydı arabı arapla, babayı oğulla savaştırmazdı.
Din görevlileri Allah'ın kanunundan önce 657 sayılı yasaya bağlı.
Allâh'ın ilkeleri, Hz. Muhammed'in inkılapları yerini Atatürk ilke ve inkilaplarına bırakmış.
Kur'an'ın bir tek yasası meclise teklif bile edilemez."
LİSTEYİ UZATMAK MÜMKÜN.
"Allah cc yarın hesap günü bana soracak "Ey kulum, senin yaşadığın donemde benim sözüm yerdeydi, şeriatim kalp para gibi geçersizdi. Yasaklarım serbest, emirlerim yasaktı. Sözümü  yerden kaldırmak için ne yaptın?"
NE CEVAP VERECEĞİZ?
"Rasulullah müşriklerle de şirk rejimiyle de hiç işbirliği yapmadı.
Bizim ne imanımız, ne hayatımız, ne yolumuz, ne cihadımız ona (as) benziyor 
Âkıbetimiz hayrolsun inşallah."
SINIRLI HAYAT, SINIRSIZ ÂKIBET!
Evet dostlar. İşte okudunuz. Bir tarafta kapılıp gittiğimiz çok sınırlı bir dünyâ, diğer tarafta sonsuz âhiret. 
UZUN, İNCE YOL; KABASABA YÜRÜYÜŞ
Arada ince çizgiler var ki kabasabalığı, câhiliye devrinin yansımaları olan cehâleti kabul etmiyor.
Rabbimiz, Yûnus Emre'nin 
KILDAN İNCE, KILIÇTAN KESKİNCE
diye tanımladığı sıratı geçmeyi, bunun için de, şirkten arınmış bir çerçevede İSTİKÂMET üzere dosdoğru gitme muvaffakiyeti lûtfunu esirgememesi niyâzıyla yukarda geçtiği gibi
NİYET HAYIR, ÂKIBET HAYIR
inşâllâh diyor; âkıbetin daha da hayır olması adına, verilen dipnotlar üzerinden tefsir kitaplarına da bakılabileceğini hatırlatarak, yukarda geçen duâlara gönülden Âminlerle berâber cümleye sevgiler-saygılar sunuyoruz sevgili dostlar wes'selâm...