Zaman zaman haber bültenlerinde işitirsiniz; “Şu firma ilk 500’de bu firma ilk 100’ün içinde.” diye. Yahut yapılan araştırmaları takip ederek ulaşabilirsiniz günümüzün en itibarlı firmalarına. Baktığınızda çalışan personel anlamında ciddi bir kapasiteye ulaşmış, hatta çalışanların çoğunun yaşamsal imkanlarını karşılayan firmalar bunlar. Büyük işletmelerden holdinglerden bahsediyorum. Marka olmuş ve kendini belli bir statüye taşımış işletmelerin kimlik olarak ciddi bir saygıya ulaştığını da görüyorum. Nasıl oluyor, nereden geliyor sizce bu saygı? Saygı duyduğum bir çok işletme ismi sayabilirim size, tabi bu kurumsallardan benim bir çıkarım yok. Çıkar için saygı duymuyorum zaten. Az önce de ifade ettiğim gibi çalışanlarını gözeten, yaşamsal imkanlarını soran sorgulayıp takibini yapan, iş bölümüne dikkat eden firmalara saygı duyulur benim gözümde. 

Parasıymış geliriymiş elbette ki belli bir seviyededir; ancak çalışana para gözüyle bakmak yanlıştır. Çalışan kişi emek demektir, ekmek demektir.

Saygının bir diğer gerekçesini de iş ahlakı olarak değerlendirmek mümkün. Şirket içinde herkesin görev dağılımının yapılması, kimin nerede nasıl duracağını bilmesi kesinlikle önemli. Prensipleri olan, marka değerini yükseltmek isteyen bir organda yapı taşları bir bir yerine oturmalı ki işler yürüsün.İş bölümü olmalı ki kimse kimsenin iş yükünü omuzlamasın, tartışmalara mahal kalmasın. Mesela fotokopicinin işini çaycı yaparsa, çay ocağına muhasebeci girerse o kurumda huzur beklemeyin. Yufka yürekli ofis çalışanlarımız var elbette ki; “Bugünkü paspası ben çekeyim, bardakları ben yıkayayım” fikrini kendine görev bilen. Evet, yürekten gelen iş paylaşımına örnek bu ama ofis çalışanının işi değil bardakları yıkamak. Çalışanlar da okuyor bu satırları, karşılaşmışsınızdır mutlaka bu tür örneklerle. İki oda öteden rica ettiğiniz bir göreve cevap olarak “Bilgisayarım açılmıyor, sen gelip şu işi yap” gibi bahaneli bir ifade duymak nasıl bir duygu. Sinirler tepenize çıkar. Öte yandan kendi işini aksatıp iki oda ileri gidip gelmek, başkalarının da senin işinin geri kalmaması için çabalaması demek. İş ahlakına karşı tutum sergileyen birine cevaben yine iş ahlakını zedeleyen bir tavırla gitmek demek.

İş ahlakı, işi iyi şekilde çalışarak başarıyla yapmayı hedefleyen bir değerdir. Tüm toplumlar işini layıkı ile yapan bireyleri övmüştür. Ancak işini layıkı ile yaparken başkasının işine de destek olma mecburiyeti hisseden yufka gönüllülerimiz hep yufka kalmış, ekmek olamamıştır.
 Ne yazık ki iş ahlakı, saygı duyulmak yufka gönüllü olmayı kabul etmiyor. Sen iş demeksin, ‘Emek’sin, ‘Ekmek’sin. Yufka olma, Ekmek ol. Bırak herkes kendi işini yapsın. Kim düşündü seni, senin kimleri düşündüğün gibi?

Toplum bireysel çalışmaların bileşkesi olduğundan herkesin işini iyi yapması halinde iyi bir toplum oluşacağına inanılmıştır. Bu inançla işinizi iyi yapmanız dileğiyle… Kolay gelsin.