Öşür nedir? Sözlükte onda bir anlamına gelen öşür, dinî bir kavram olarak, tarım ürünlerinden verilen zekât demektir.

Öşür Kimlere farzdır? 
Arazi sahibinin veya mahsul yetiştiricinin, öşürü farz olarak bilmesi gerekmektedir. Arazi sahibi ve yetiştirici olan kişinin, Müslüman olması durumunda öşür farzdır. Öşürde arazi sahibini zengin olması gerekmemektedir. Ancak! Geçim için kendi halini vaktine geleceğini düşünmesi gerekir.                                                                                                                                                                                                                            Hani derler ya meşhur bir atasözü vardır : Eve lazım olan camiye verilmez diye.

Toprak ürünlerinin zekâtı nasıl verilir?
İmam Ebû Hanîfe’ye göre, az veya çok bütün toprak ürünleri zekâta tâbidir (Mevsılî, el-İhtiyâr, 1/372). İmam Mâlik ve İmam Şâfiî’ye göre, bir sene saklanabilen ve gıda amaçlı tüketilen toprak ürünleri zekâta tâbidir (İbn Cüzey, el-Kavânîn, 208; Şîrâzî, el-Mühezzeb, 1/288).
Hatta ta ki.! Toprak mahsülü ürününde ölçü aranmaz, Her üründen ölür verilmesi gerekir
Ahmed b. Hanbel’e göre, ölçülebilen, tartılabilen ve kurutulabilen dayanıklı gıda maddeleri ile pamuk ve keten gibi topraktan elde edilen ürünler zekâta tâbidir (İbn Kudâme, el-Muğnî, 4/155-160).
Günümüz âlimlerinin çoğunluğuna göre buğday, arpa, mısır, pirinç gibi saklanabilir tarımsal ürünlerden, üretim için yapılan gübre, ilaç vb. ekstra masraflar çıkarıldıktan sonra, geriye kalan ürün, nisap miktarına (beş vesk/ürününe göre 653-1000 kg. arası, mesela buğdayda 653 kg.) ulaşırsa zekâta tabi olur.
Halk arasında bir söz vardır: Öşür verecek kişi on çuvalda bir çuval vermeli 10* 65=650 kilogram yapmaktadır.
Ölçüt almak isteyenler için fındık da da böyledir.
Yani 653 kg fındığı olan kişi öşür vermelidir.
İslam dininde bizlere ölçü vermeyi farz kılmıştır.
Öşrün farz olduğu, Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde de belirtilmiştir. Ayet-i kerimede bu konu ile ilgili şöyle buyurulmuştur: “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın ve yerden sizin çıkardıklarımızın temiz (helal) lerinden infak edin (zekât ve öşür verin).
Bir de burada verirken, mutlaka iyilerden verilmesi gerekir, sönük dökük atılacak şeylerden değil.
Bir de hatırlatma yaparsak!
Kendiliğinden yetişen güç harcamadan hassalı olan ürünlerde %20 öşür verilmelidir.
Sulama yoluyla insan katkısıyla yetişen ürünlerde %10 üşü verilmelidir.
Bir de hesapları yapılmadan %20 si verilmelidir.
Hesapla çıktıktan sonra %10’u öşür olarak verilmelidir
Hz. Peygamber (s.a.s.) tarafından belirlenmiştir. Bir hadis-i şerifte, “Yağmur ve nehir sularıyla sulanan toprak mahsullerinde onda bir; kova ile (masraf edilerek) sulananlarda ise yirmide bir öşür gerekir.” (Buhârî, Zekât, 55 [1483]) buyrulmuştur.
Arpa buğday yulaf gibi,bunların dışındaki ürünlerden ise yukarıdaki maddelerden değeri en düşük olanının nisap miktarının kıymetine ulaştığı zaman (Şeybânî, el-Câmi‘u’s-sağîr, 130-131) öşür verilir. Bu görüş, nasların ruhuna uygunluğu ve yoksulların lehine olması sebebiyle daha uygun görülmektedir.
İhtiyaç sahibi olan kişiler bunların dışındadır.
 Desinler diye veya utanarak her gelene çoluk ve çocuğunun rızkını ve geleceğini heba etmemesi gerekir.

Öşür kimlere verilmelidir?
“Bunlar; fakirler, miskinler, zekât toplamakla görevlendirilen memurlar, müellefe-i kulûb adı verilen kalpleri İslam'a ısındırılmak istenen kimseler, esaretten kurtulacaklar, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış olanlardır.” (Tevbe, 9/60).

Öşür kimlere verilmez?
Usûl ve furû’a yani anne, baba, dede ve ninelerle, çocuk ve torunlara zekât verilmez (Mevsılî, el-İhtiyâr, 1/381). Çünkü kişi bakmakla yükümlü olduğu bu kimselere zekât verecek olsa verdiği zekât dolaylı yoldan kendisine dönmüş olacaktır

Öşür nerelere verilmez?
Müslümanların yükümlü oldukları zekât ve fıtır sadakasının, Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak tarafından belirlenen yerler dışında herhangi bir yere verilmesi uygun değildir mesela bunlardan cami, köprü, yol, okul, yurt, suyolu vergi dairesine vb. hayır işlerine sarf edilmesi fakihlerin çoğunluğunca caiz görülmemiştir.

Araştırmacı ve ilahiyat yazar Hüseyin DENİZ