Yazıma başlamadan önce, gülüşü güneşten bile sıcak olan tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlamak istiyorum.
Bu yazıyı bir gün sonra yayınlamamın nedeni, 8 Mart’ta gözlemlediklerimi sizlere aktarmak istediğim için.
Öncelikle ben kimim, neler yapabilirim?
Ben 25 yaşındayım, hayatın en güzel yanıyım. Çünkü ben bir kadınım!
Bu hayattan ne öğrendin diye sorarsanız, hiçbir şeyin altın tepsi ile kimsenin önüne sunulmadığını, başarıya giden yolun insanın kendine ve yapabileceklerine olan inancından geçtiğini, sevmenin başında saygının yer alması gerektiğini ve hayallerin kendine belirlediğin hedeflerle mümkün olabileceği gibi birçok tecrübe sıralayabilirim…
Bugün sabah işe giderken bir farklı baktım hayata. Kimi enerjisi ile karşılarken yeni günü kiminin gözleri mahmur bakıyordu etrafa. Herkesin derdi de sevinci de farklı nede olsa.!
Dolmuşta giderken yaşça büyüklere yer vermek alışa gelen bir durum lakin, bu sabah orta yaşlı bir beyefendinin genç hanıma nezaket gösterisi etkiledi beni mesela.
Tabi herkeste aynı nezaket ne mümkün!
Zaman çok geçmeden, saygıdan yoksun insanların sevgiden uzak hayatlarına şahit oldum.
Tabi bunun azınlık olmasını temenni ederek güzelliklere odaklanmaya devam ettim.
Hayatta her şeye sahip olabilecek insanların, kibirden uzak yaşantısı ile tanıştım. Bunu özellikle belirtiyorum ki, bu devirde karşılaşmayı umduğum bir durum değil çünkü.
Yeni edindiğim arkadaşlıkların naif yansımalarıyla mutlu oldum.
Diyeceğim o ki, bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Ben ise 25 Yaşında hayatının çeyreğinde bir kardeşiniz. Naifliğe aşık, saygıya hayran ve sevgiye inanan bir genç kadın…
Başta da belirttiğim gibi, biz kadınlar güneşten bile sıcak güleriz. Gülüşlerimizle birlikte inanamayacağınız güçteyiz.
Son olarak belirtmek isterim ki, dünyayı güzel kılan kadınlardır, kadınları ise değerli kılan içlerindeki sonsuz sevgi…