Toprak utandı,Su utandı.
Bahar kokulu çoçukları yıkayıp bağrına basmaktan!
Şehit Düşmüş Yiğit,
Vatana Haber Edin,
Açılsın Gök kubbe 
Ulu divana ses edin
Şehitler Ordusuna tez haber edin,
Al Sancaga Sarılmış ŞEHİTLER geliyor.
RUHUNUZ ŞAD MEKANINIZ CENNET OLSUN

Pençe Kilit Harekatı bölgesinde üs bölgemize sızmaya çalışan teröristlerle çıkan çatışmada 9 askerimiz şehit oldu…
Hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize başsağlığı, yaralılarımıza da acil şifalar dileriz.

Yarabbi!..  bizim hiç kimsenin toprağında malında gözümüz yok ancak bizim inancımıza bizim ezanımıza bizim namusumuza mal güvenliğimize tehdit olduğu zaman gözümüz kimseyi görmez bu topraklardan kimse bir parça koparamaz yarabbi biliyoruz ki, bu savaş hak ile batılın savaşıdır.
Ordumuzu necip milletimizi muzaffer  eyle.

Biliyoruz ki, ülkemiz belki yarına bırakır ama terörü ve ihaneti asla kimsenin yanına bırakmaz terör şebekelerini inlerinde imha eyle yarabbi Kirli emellerini kendi başlarına makus eyle yarabbi,
Bizleri derin bir acıya ve üzüntüye boğan bu elim terör olayında hayatında kaybeden başta ordulu aziz şehitlerimizin kederli ailesine aziz milletimize ve yüreklerimize sabır cemiller ve metanetler ihsan eyle
Bizim ordumuza aziz milletimiz peygamber ocağı adını vermiştir,
Şanlı ordumuzu kıyamet sabahına kadar yüce peygamberinin yolundan ayırma yarabbi!..

Faruk Nâfiz Çamlıbel’in ünlü “Han Duvarları” 
şiirinin ibretlik hikayesi;
 
Şiirde ismi geçen Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış 
Yemen cephesinden Sarıkamış cephesine sevk edilen, Maraşlı askerlerden biridir.

Memleketinden, sevdiğinden ayrılalı 10 yıl olmuştur ve ailesi muhtemelen öldüğünü düşünüyordur.

Yemen'den döndüğü için üzerinde kışlık elbisesi bile yoktur.
Va Sarıkamış'ın o soğuğunda hastalanır. 

Savaş bittikten sonra köyüne, anne ve babasına dönmek için yola çıkar, ancak vereme yakalanmıştır.

Ulukışla taraflarında kaldığı bir handa, köyüne ulaşamadan ölür.
Ölmeden önce de hanın duvarlarına aşağıdaki dörtlükleri yazar.

Garibim namıma Kerem diyorlar.
Aslımı el almış harem diyorlar.
Hastayım derdime verem diyorlar.
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ım ben…

On yıl var ayrıyım kına dağından,
Baba ocağından yar kucağından,
Bir çiçek dermeden sevgi bağından,
Huduttan hududa atılmışım ben...

Gönlümü çekse de yârin hayâli,
Aşmaya kudretim yetmez cibâli,
Yolcuyum bir kuru yaprak misâli,
Rüzgârın önüne katılmışım ben... 

1922 yılının soğuk bir Mart ayında Kayseri Lisesi'ne atanan genç edebiyat öğretmeni Faruk Nafiz Çamlıbel ise Kayseri'ye giderken aynı handa misafir kalır.

Şeyhoğlu Satılmış'ın ölmeden önce duvara yazdığı o meşhur dörtlükleri görür...

Ve o dizeler Faruk Nafiz Çamlıbel'in ünlü HAN DUVARLARI şiirine dönüşür.
Han duvarları şiiri nde maraşlı Şeyhoğlu’nun duvara kazıdığı bu şiiri yazdıktan sonra şöyle devam etti:

Bir kitabe kokusu duyuluyor yazında,
    Korkarım, yaya kaldın bu gurbet çıkmazında.
    Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyalar adağı!
    Bahtına lanet olsun aşmadınsa bu dağı!
    Az değildir, varmadan senin gibi yurduna,
    Post verenler yabanın hayduduna kurduna!..
    Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu:
    "Hancı dedim, bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu?"
    Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende,
    Dedi:    
           "Hana sağ indi, ölü çıktı geçende!"
    Yaşaran gözlerimde her şey artık değişti,
    Bizim garip Şeyhoğlu buradan geçmemişti...    
    Gönlümü Maraşlı'nın yaktı kara haberi.

    Aradan yıllar geçti işte o günden beri     
    Ne zaman yolda bir han rastlasam irkilirim,     
    Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim.
    Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar,
    Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar!
    Ey garip çizgilerle dolu han duvarları,
    Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!..     

Demem o ki, bu ülkenin her bir köşesinde şehit kanı vardır. Kolay alınmadı bu ülke.

Onlarca yıl anasından, yarinden, çocuğundan ayrı, 
cepheden cepheye koşan,
Yazlık kıyafetlerle eksi 20 derecede savaşan yiğitlerin sayesinde oturuyoruz bu topraklarda.

Bu toprakların bir metresini bile gözden çıkartanın gözü çıkar... 

Dolar ile almadık ki biz bu ülkeyi dolar ile yıkılsın,
Petrol ile almadık ki, petrol artınca yıkılsın,
Sokak oyunlarıyla almadık ki, sokakta kaybedelim.

Kan ile aldık, kan...
Ve ancak kan ile veririz.
Sahip çık vatanına...

Yeniden kuşanırız ok ile yayı,
Can verir canlar alır, gerekirse yeniden fethederiz dünyayı,
Biz Türk Milletiyiz secde dışında bilmeyiz baş eğmeyi,
 Ya devlet başa   Ya kuzgun leşe der, ölüme yeğleriz devletsiz kalmayı,
Züldür bize,  biz bilmeyiz Ezansız Bayraksız yaşamayı,
Unutmadık, vazgeçmedik kutlu hedef Kızıl elmayı,

Eğilmeyecegiz, yılmayacağız, yıkılmayacağız, zulmü yok edip karanlıkları yırtacak, mazlumlar için yeniden kuracağız dünyayı.

Vatan var olsun diye canlarından vazgeçen yiğitler.. 
vatan için binlercesi ardına bakmadan toprağa düştü..

Sizi yiğitlikle övenlere,
''Bizim yiğitlerimiz şehit oldu deyin.''
Cahit Zarifoğlu

Bu asır bizim olacak. 
Göğsümüzde iman, 
Elimizde Kur'an, 
Dilimizde Tekbir, 
Önümüzde albayrak, 
Arkamızda  mübarek şehitlerimiz, 
Semalarımızda ezanımız, 
İşte biziz biz.
Mazlumların ümidi kimsesizlerin duasıyız. 
Biz, biz olunca dere tepe bize düz olur. 
Dilerim, duamız odur ki; 
Milletimiz, Devletimiz ebed müddet olur.

Şehidlerimize Rahmet olsun. Rabbim ailelerine, çoluk çocuklarına sabr-ı cemil ihsan buyursun. 

Gerçek şu ki İslam düşmanı PKK, yine İslam düşmanı Siyonist İsrail'in azat kabul etmez uşağıdır. Büyük şeytan ve İsrail'in açık hâmîsi ABD evvel âhir PKK koordinatörü ve destekçisidir. 
Türkiye'nin çok etkili olmasa bile açık seçik bir şekilde Filistin'in yanında durması bunları kudurtuyor.
Şüphesiz Yüce Allah'ın kudreti her kuvvetten daha büyüktür. Hasbunallahu ve ni'me'l-vekil.