İslâm’ın Müslümanlara yüklediği en önemli görevlerden biridir. Hatta İslâm toplumunun en belirgin vasfı iyiliği emretmek, kötülüğü ortadan kaldırmaktır. Kâinatın yaratılışında ve varlık âleminin birbirleriyle ilişkisinde asıl olan iyiliktir. Yüce dinimiz İslam’ın gönderiliş gayesi de iyiliğin yeryüzünde hâkim olması, kötülüğün ortadan kalkmasıdır.

Bir Müslüman aklını kullanması, yanlış yollardan kurtulması gerekir. Hatalarından dolayı bu Ramazan ayı içerisinde tövbe etmesi gerek. Bir daha yanlışlıklara dönmemek üzere azimli olmak ve karar vermesi gerek Yaklaşan Ramazan ayı için hazırlık yapması gerek.

Müslüman; uyanık, iyi bir insan, salih bir kul, erdemli bir birey olmalıdır. Ancak aynı zamanda bünyesinde var olan iyilik niyetini ve kötülükle mücadele gayretini topluma da yansıtmakla sorumludur. "Ey Rabbimiz; Bizleri kavuşacağımız Kur’an ayının hürmetine, Güzeller güzeli Efendimiz (s.a.s.) hürmetine, sevdiklerin hürmetine, bilerek veya bilmeyerek yaptığımız bütün günah ve hatalarımız nedeniyle işlemiş olduğumuz, isyan, küfür, yanlışlıklarımızın tamamına tövbe ettik, pişman olduk. Bir daha yapmamaya azmediyoruz, bu azmimizde bizlere kararlılık göstermemize yardım et. Bizlerden razı ol, hasta kullarına şifa dertli kullarına deva borçlu kullarına edalar ihsan eyle. Dünya ve ahiret işlerimizde bizlere yardım eyle. "bu konuda Rabbimizin emrine kulak verelim; "Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarsınız ve Allah’a inanırsınız.” (Âl-i İmrân, 3/110) Ayetin bize verdiği önemli mesaj, Kötülüğü iyilikle def etmemiz gerektiğidir

İman ve iyilik birbirinin ayrılmaz eşidir. Peygamberimizin ifadesiyle, “İyilik güzel ahlâktır.” [Müslim 1] Dolayısıyla hayatta adalet, merhamet, saygı, dürüstlük, vefa ve hoşgörü gibi, güzel ahlâka dair ne varsa, hepsi birer iyiliktir. Mümin ise iyiliğin temsilcisidir. Bir yandan davranışlarıyla iyiliği yaşatırken, diğer yandan da hikmetli bir dille, güzel öğütle, doğru bilgiyle çevresini iyiliğe davet eder. Peygamber (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurur: “İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu ise imanın asgarî gereğidir.” (Müslim iman 178)

O halde, bilgimiz ve tecrübemiz, gücümüz ve imkânımız nispetinde daima iyiliği tavsiye edelim, kötülüklere engel olalım. Bunun her birimizin üzerine dinî bir vecibe ve insanî bir vazife olduğunu unutmayalım. İyiliğin yayılması ve kötülüğün engellenmesi uğruna attığımız her adımın bir sevabı olacağına gönülden inanalım

Hadiste de işaret ettiği gibi, kötülüğe karşılık iyilikle muamelede bulunmak, bize karşı düşmanlık besleyenleri dost hâline getirebilir.

Aynı şekilde Hz. Yusuf (a.s.) da bizim için bu konuyu kavramamızda iyi bir misal olacaktır. O hayatı boyunca sürekli kötülüklerle karşı karşıya kalmıştır. Çocukken kuyuya atıldı. Mısır’da köle olarak satıldı. Ahlaken çok dengeli birisi olmasına rağmen çirkin bir iftiraya uğradı ve hapse düştü. Ancak o uğradığı kötülüklere sabretmesi, iyilikten vazgeçmemesi ve Allah’ın ona verdiği hikmet ve yetenekten dolayı düşmanlarını dost hâline getirdi ve içinde yaşadığı gayrimüslim ülkenin ekonomisini idare eden yönetici konumuna yükseldi. Başta belirttiğimiz gibi, kötülüğe nasıl karşılık vereceğimiz önemli sonuçlar meydana getirmektedir. Kötülüğe aynı şekilde kötülükle karşı verdiğimizde çok acılı olaylar meydana gelebilir. Nitekim kavgalar, çatışmalar, kan davaları kötülüğe cahilce, kötülükle karşı vermekle ortaya çıkan olaylardandır. Siz, siz olun hayatınızda bütün kötülüklerin karşısında Hz. Yusuf örneğinde olduğu gibi olmaya gayret gösterelim. Nihayetinde Dünya'da bâki değil, ölümlü olan bir varlığız. "Rüzgâr eken, fırtına biçer" derler. Bizler iyilik ekip iyilik biçmeyi bilmeliyiz. Maalesef günümüz İnsanlarının kötülük ile işleri olmaması gerekirken maalesef bunun tersi olmaktadır. Akıl sahibi ola insanların birbirlerine eza etmeleri zulüm etmeleri doğru olmaz. Herkesin iyi ve iyilikler içinde olması gerekir. Bu görevi yapan insan; samimi, ihlaslı ve dürüst olmalı, bu görev sadece Allah rızası için yapmalıdır. Emri-i bi’l-ma’ruf ve nehy-i ani’l-münkeri yerine getirenlerin hiçbir maddi beklentisi olmamalıdır. Çünkü onun maddî ve manevî gıdası ihlas ve samimiyettir, Allah’ın rızasıdır.

Hepinize hayırlı Ramazanlar, Hayırlı iftarlar, Müstecap olunan dualarda buluşmak dileğiyle

Allah'ın sonsuz kerem ve ihsanı, selamı, üzerimize olsun. Saygı ve muhabbetlerimle.