Genel kültürümüzde ifade ediliş şekliyle,mahrem ve namahrem kavramlarının bilinmesi, kadın erkek ilişkilerinin dinî, ahlakî ve edebî ölçülerde sürdürülebilmesi açısından zaruri ve mecburidir.
Mahrem: Kişinin kendisi ile nikâh yapılması haram olan kimselerdir; Namahrem ise; Kendisi ile nikâh yapılması helâl olan kimselerdir. 
Şimdi mahrem konusunu eke alalım: Kan bağı ile ya da sıhrıyyet (evlilik yoluyla) oluşan akrabalardır. Ailede, birbiri açısından karı ve koca hariç birinci ve ikinci dereceden akrabalar mahrem kapsamındadır. “MAHREMLERİMİZLE’ olan ilişki şekli şöyledir. Âdab-ı muaşeretle belirlenen genel kurallar çerçevesinde aynı odada baş başa kalabilir, sohbet edebilir, aynı sofrada yemek yiyebiliriz, rahat yaşayabilirler gerekmesi halinde onların elini de öpebiliriz.
ERKEK İÇİN MAHREM OLANLAR
Anne, kız kardeş, kız evlat, üvey anne, üvey kız evlat, sütanne, süt kız kardeş, erkek ve kız kardeşin kızları (yeğenler), hala, teyze, kayınvalide, oğlunun hanımı (gelin). Nikâh devam ettiği sürece eşinin hala ve teyzesi. Bu husus, Nisa Suresi 23. ayette tadat edilmiştir.
KADIN İÇİN MAHREM OLANLAR
Baba, kayın baba, erkek kardeş, erkek sütkardeş, erkek evlat, üvey erkek evlat, erkek ve kız kardeşinin erkek çocukları (yeğenler), amca, dayı, kızının kocası (damat). Nikâh devam ettiği sürece kocasının amca ve dayıları. 
İster yanlışlıkla olsun isterse zina yoluyla olsun bir biriyle ilişkiye giren kadın ve erkeğin, ebeveyni, çocukları ve yakınları arasındaki hüküm, tıpkı nikâhla evlenmiş kimselerin çocukları ve yakınları arasındaki hüküm gibidir. Kadın kocası, koca da karısı için namahremdir, zaten namahrem olduğu için nikâh mümkün olmaktadır ve nikâh vesilesi ile karı koca ilişkisi serbest olmuştur.
Erkek veya kadın, mahremlerinin yanında her hangi bir sebeple göbek ve diz kapak arası hariç her hangi bir yerini açabilirler. Mahremlerin birbirine karşı tesettürü göbek ile diz kapağı arasıdır. Namahremlere karşı gerekli olan tesettürün istisna tutulduğu kimseler, Nur Suresi 31. ayette tadat edilmiştir. 
MAHREMLER; Örfi kurallara göre birbiri ile rahatça görüşebilirler, sohbet edebilirler ve birlikte uzun yolculuğa çıkabilirler. Koca ve karı hariç namahremlerin birbiri ile görüşmesi, sohbet etmesi, alışveriş yapması, tesettüre uygun bir kıyafetle herkese açık yerlerde, örfe, adab-ı muaşerete ve mer’i mevzuata göre gerçekleşir. 
NAMAHREMLERİN; Kapalı kapılar arkasında, bir odada baş başa kalmaları (halvet-i sahiha) haramdır. NAMAHREM olan KADINLAR, namahrem erkeklerin yanında el, yüz ve ayak dışında bütün bedenini dikkat çekmeyecek şekilde örterler. Namahrem ERKEKLER’de namahrem KADINLARIN yanında örtülmesi gereken yerlerini örtmek zorundadır. 
Bu bu husus hafife alınmamalıdır Allah’ın bizlere olan emredir. 
Namahrem erkek ve kadınlar, birbirinin yüzüne kısa süreliğine herhangi bir iş görüşmesi için bakabilirler. Baş başa uzun yolculuğa çıkamazlar, tenha yerlerde görüşemezler, yemek yiyemezler. Namahremler, aile ortamında ve umuma açık yerlerde tesettüre ve adab-ı muaşerete dikkat ederek görüşme yapabilirler. 
Dinimiz ve din kaynaklı örfümüz tarafından belirlenen bu kurallar, dinimizin kadına ve erkeğe vermiş olduğu saygınlığı korumak, yakınlaşma sebebiyle oluşabilecek sakıncalardan korumak, yanlış anlama sebebi ile oluşabilecek fitneyi engellemek içindir. Namahremlerin birbiri ile mesafeli, seviyeli ve edepli bir yaklaşımla iletişim kurması, asgari saygı ve nezaketin bir gereğidir. Kendi mahremlerimize karşı herhangi bir namahremin tasvip etmediğimiz bir yaklaşımını empati yaparak, biz de başkasına yapmaktan sakındığımızda hangi yaklaşımın uygun olduğunu ya da olmadığını kendimiz de o an itibariyle idrak edebiliriz.
Günümüzde kendilerini çağdaş olarak nitelendiren kişiler için dini emirler bir tarafa, kendine has uydurdukları kanunlarla ve bit atlarla hal ve tavır sergilemek tedirler.
Onların tezi şu şekildedir,bizim kalbimiz 🧼 temiz diyorlar. O kalbi yaratanın Allahın olduğunu kalbin ne taşıyıp taşımmayacağını Allah bilir demeden, hâşâ allahın koyduğu kanunları hiçe sayarak yaşamaya devam ediyorlar.
Bilmiyorlar ki; Zina sadece belle değil, gözle ve dille de yapıldığını bilmiyorlar ve gece gündüz devamlı günaha giriyorlar.