İnsanoğlu varlık aleminde bir bütün olarak yaratılış icabı et ve kemikten oluşan organlarla donatılmış ve bu organlara sahiptir.
Ancak..içlerinde bir tanesi hariçtir.
İnsanların kendini ifade edebilmesi içinde  yaratılan kemiksiz bir dile sahiptir.
İnsanoğlu varlık aleminde,etten kemikten yaratılmış,donatılmış beş organ ile İçlerinde kemik olmayan,sadece bir dil vardır.
Onu da lastik gibi çek sündür, 
Çekebildiğin kadar uzatır! 
Ne gelirse ondan gelir başıma..
Dilim çekerim senden zulüm,Bir anda dil’den dökülür,önüne bent çekilmez,çelik gibi gerilen yaydan
ok gibi çıkınca birden hedef şaşırmaz hiç.
kurşun yarası geçer de,dil yarası kapanmazmış.
İstesen de geri alamazsın, Çağlayan olur, azgın sular gibi
Kırar, döker, dağıtır ne varsa önünde,onarılması güç izler bırakır gönüllerde,boşuna dememişler,
“Dilin cirmi küçük, cürmü büyük” diye!
Dil’in lal olur fayda görürsün, Susmayı bilmez, çok konuşursan,zararlı çıkar sürünürsün desem de, benim
Sivridir dilim kemiği yok ki
Ne gelirse başıma ondan gelir
Dilim senden çekerim zulüm…
Seni soğan gibi doğrasam dilim dilim
Ne fark eder ki 
Sonuç göz yaşı olduktan sonra
Sebep ha soğan olmuş, ha dilim…
Secde etsem mevlama
Dua edip af dilesem kabul eder mi ki Rabbim? 
Dilim senden çekerim zulüm…
Bana benden olur her ne olursa
Başım selâmet bulur dilim durursa
Ebu hüreyre’e Radiyallahu an hazretleri anlatıyor!
Resulullah (Sas efendimize dediler ki ya Resulallah!
Bizim mahallede bir hanımefendi var, geceleri sabahlara kadar namaz kılar, gündüz gündüzleri akşama kadar oruç tutar, maddi durumu da oldukça iyi ve güzel, çok yardımda da bulunur sadakada verirler.Ancak bir kusuru var ya Resulullah dediler.
Peygamber efendimiz onlara nedir kusuru diye sorduğunda, diliyle sürekli komşularını incitir, gönüller kırar,incitir yaralar ve dili çok sivridir dediler.
Allah Resulü o kadın için gerçek cevabı verdi.
O kadından hayır gelmez o kadından kesinlikle hayır yoktur o kadın cehennemliktir buyurdular.
İnsanoğlunun kimisi bu dünyada için çalışır kimiside ahiret için çalışır çabalar, dünya için çalışıp çabalamalarını bu dünyada yer onu bitirirken, ahiret için çalıştık bana da aynı bu şekilde bitirirler.
Yarın mahşere vardığında, mizan kurulup hesaplar tartıldığında, onca ibadeti,namazı, orucu,hayır hasenatının karşılığının olmadığını boş olduğunu görür ve şaşırır.
Allah’ım benim namazım orucum ibadetlerim hayır hasenatlarım vardı bunların hiçbirisini göremiyorum, bu amellerime ne oldu diye sorduğunda!
İşte yukardaki anlatılan şekliyle, kalp kırmak, gönül yıkmak, kul hakkına girmek, gıybet ve dedikodu yaptığından dolayı işlemiş olduğumamellerinden hiçbirini bulamaz.
İflas etmiş tüccar gibi, sonu viran olur, perişanlık yaşar.
Allah cümlemizin bunca yapmış olduğu ibadetlerini en güzel şekilde kabul ve makbul eylesin.
Bektaş-ı sözüdür; Bu dünya da eline,diline,beline,sahip çıkmalısın 
Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et; Çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar.
Padişah vezirine bana dünyanın en tatlı yemeğini getir demiş, o da dilden  yemek yapıp getirmiş, bu sefer en acısını yap getir demiş yine dil yemeğini getirmiş.
Dayanamayıp sormuş bu ne hayırdır evladım deyince; efendim dünyanın en tatlı yeri dildir, yine en acı yeri yine dildir demişlerdir
Orhan Gencebay’danda bir alıntı sizlerle paylaşmak isterim.
Dil yarası dil yarası en acı yara imiş,Ah! Dilim,Söylediklerin yüzünden,Kalpler dilim dilim,
Söyleyemediklerin yüzünden,
Kalbim…Ah Dilim!
Bin parçaya bölseler sözü dilim dilim,Bir parça düşmez payıma,
Sevgiliden yana benim gibi kısmetsizin,Bilirim.Ah Dilim!
Ne sen söyle, ne de eller bilsin.