Şinâsi Bey'le aynı köylüyüz ama ayrı dünyâlıyız. Ötedenberi gelen süreçten bahsediyorum. Bâzen sülâlelerde, hattâ âilelerde de olduğu cinsten; meselâ kişi uzaklardadır, veyâ çevreleri, işleri ya da zihniyetleri ayrı olduğu için yolları kesişmediğinden birebir görüşmeler ender-i nâdirâttandır.
HATTÂ HATTÂ; KİŞİ KENDİNE BİLE!
Hattâ, hattâ kişi bile yıllar yılı kendinden uzakta, gerçeğine yabancı yaşar da, yolu kendisiyle kesiştiğinde o da kendi gurbetliğine taaccüp eder. Kendine kavuşmuş hâliyle yepyeni bir dünyâya doğar âdetâ.
KAMPSAL BÖLÜŞÜM, ZİHİNSEL DÖNÜŞÜM
Şinâsi Beyle olan hususa gelince; kendisi, aşağıda söz edeceğimiz şekliyle buluştuğumuzda, zaman içerisindeki âidiyet noktaları, süreçlerde yaptığı okumalar, sağ-sol, komünist-faşist kampsal bölüşüm eksenli yaşadığı zihnî mücâdeleler ve fikrî dönüşümlerle bugünkü geldiği noktaya dâir geniş açıklamalarda bulundu.
BABALARIMIZ OKUL ARKADAŞI AMA;
Ancak biz konuyu biraz daha öncelerden alıp açıklamak gerekir herhâlde diye düşünüyoruz. O da şöyle; babası İlkokul Öğretmeni Sezâyi KARACA, rahmetli babamla Eymür Köyümüzde ilkokulu berâber okumuşlar. Ondan sonra hayat seyri herkesi ayrı kulvarlarda koşturmuş.
KÖYDE ÇOK YAKIN DEĞİLİZ
Diğer yandan, biz köyün yukarısındayız, onlar biraz aşağıda ortalardalar. Dolayısıyla bizim ordan hep arabayla geçiyorlar. Yürüme geçtikleri zamanlar çok eski olduğu için Şinâsi Bey belki de o günlerde daha doğmamıştı ya da çok küçüktü.
UZAKLARDAN YAKINLARA DOĞRU
Her neyse, Ordu'da da yakın çevrelerde oturmadık. Sezâyi hocamızın da çeşitli yerlerde görev yapması bağlamında yollarımız pek kesişmemiş olmalı.
Ancak son yıllarda yazın harmanda iş yaparken falan Şinâsi Hoca'yla gelip-geçerken selâmlaşmalarımız olmaya başladı. Sanırım kendisi de bir öğretmen olarak uzaklardaydı ve yazları tâtilde Ordu'ya ve köyüne geliyor olmalıydı.
ORDU'YA GELİŞ, MUHABBETE DÂVET
En son nerde, nasıl telefonlaştık bilmiyorum, son yıllarda mesajlaşmaya başladık. Tâyini de Ordu'ya gelmişti. Dâvet etti; ha bugün ha yarın bugüne kadar şuracıktaki okuluna gidip ziyâret etmek nasîp olmadı. Bu arada mesajlar falan göndermeye başladı.
AĞIR KONULAR, DERİN MESAJLAR
Mânevî ya da irfânî diyebileceğimiz boyuttaki bu mesajlar bizce biraz felsefî ve de derin denilebilecek türden olduğu için kendisiyle daha rahat sohbet edebilmek adına mevzûya daha yatkın arkadaşlarla yanına gitme düşüncemiz belki de bu gecikmede etken oldu.
Bu arada, gönderdiği mesajlar felsefî olduğu kadar umûmiyetle de uzunca. Kısalarından bir iki örnek vereyim:
YAZI UZUN, MUHTEVÂ FELSEFÎ, KONU NÂZİK
[04.12.2022 21:26] Şinâsi KARACA:
"Selamın aleyküm; Panteizmi eleştiri yazımı nasıl buldunuz azizim?
Nuri KAHRAMAN: Daha değerlendiremedim. Bugün köylerdeydim. Yazı da uzun ve felsefî. Nâzik te bir konu. Çok tartışılan bir mevzu. Kalem oynatmak yürek isteyen bir konu. Çünkü direkt îmanla ilgili. Dolayısıyla hassas. Bundan dolayı köyde şöyle ayaküstü bir baktım. Aşağıya inince bakarım dedim. Ayrıca bu konularla ilgili bir arkadaşa da gönderdim. Henüz dönmedi. Malum konu sıradan bir konu değil. İnşâllâh düşüncelerimizi daha sonra paylaşacağız. Teşekkürler. Hayırlı geceler wes'selâm...
ELEŞTİREL CEVÂP, "VELÂYET" SEVÂP
[04.12.2022 21:42] Şinâsi KARACA: Allah razı olsun alaka için ve cevabınızın eleştirel olmasını rica ediyorum sağolun iyi akşamlar dilerim
[09.12.2022 21:00] Şinâsi KARACA: İnşallah hali velayet bizede nasip olur amin
Şahitler CEMALULLAH'a şahittir.
İÇ KULAK, İÇ GÖZ; DIŞ KANDİL
[26.01.2023 21:22] Şinâsi KARACA: Kandilin mübarek olsun
İç kulak ile dinler misin?
İç gözle görür müsün?
Namazlar, Kandiller, Fatiha-i Rahim, Yasin, Kelimeyi şehadet dahi, ŞAHİTLİK ister, şahitlikle de söylenir. İman ruh ile kalpte işaretini gösteriyor mu?
GEÇERLİ FİKİR, MELÂMÎ ZİKİR
Böyle ise müjde Muhammedin doğdu. Regaip oldun...
Müslümanlığın Mü'minliğe döndü. Çünkü Mü' min yukarıdaki nimetler/inamların sahibi Allah'a inam ile şahittir.
Her nefes melami ZİKR'i olmadan olmaz, arayıp bulmanızı niyaz ederim. Selamın aleyküm..."
MESAJLARDAN RÛ-BE-RÛ'YA
İşte bu minvâl üzere mesajlar sürüp giderken Ocak son hafta eşiğinde aradı ve müsâitsek Durmuş Ali Bey de dâhil olmak üzere bir araya gelebileceğimizi söyledi. Bizde cana minnet bilince aynı zamanda üç Öğretmen olarak Öğretmenevi'nde buluştuk. Gerisini o gün yaptığımız paylaşıma bırakalım:
BİR SOHBET, PÎR MUHABBET
"ÜÇ EYMÜRLÜ BİR ARADA
DENİZDE DEĞİL, KARADA!
BU İCTİMÂ(n)IN MÎMÂRI;
KARDEŞ ŞİNÂSÎ KARACA...
*
NÛRİ BEYİMİZ; KAHRAMAN
SONRA ÖZTÜRK; DURMUŞ ALİ
DOSTLUK, KARDEŞLİK YOLUNDA;
GİTMEKTEYİZ; YALİ YALİ!...
*
SİZ DE KATILIN KERVANA
ÖZLEYİN HEP YANA YANA
GELELİM DÂİM YAN YANA
TAHKİM EDELİM AHVÂLİ...
*
GİDEN GİTSİN YALNIZLIĞA
BİZ KOŞALIM YILDIZLIĞA
ALDANMA HİÇ YALDIZLIĞA
KURMA BENCİLLİK HAYÂLİ...
*
HAYÂT CEMİYETLE GÜZEL
ÜNSİYET İNSANA ÖZEL
BİRLİK; TÜRKÜ, ŞARKI, GAZEL
TAM ESKİ GÜNLER MİSÂLİ...
*
NÛRÂNÎYİ SÖYLETTİNİZ
DERİNLERİ BOYLATTINIZ
BİRAZCIK HEY-HEYLETTİNİZ!
MEÇHÛLDÜR, N'OLACAK HÂLİ?
*ŞİNÂSİ BEY REHBER, HERKES SEFERBER *
Bizi arayıp, yıllarca yapmadığımız, daha doğrusu hep ihmâl ettiğimiz, hattâ vazîfe telakkî etmemiz gereken bir işi yapmamıza öncülük eden Muallim Şinâsî Bey Kardeşimize çok teşekkür ediyoruz.
Ne de olsa branşı REHBERLİK. Bu noktada bize de rehberlik etmiş oldu. Allâh CC râzı olsun. Âmîn...
YILLAR ÖNCESİ, FİKİR GONCASI
Bu birliktelik bize yıllar önce Haşmet Bey Muhtar Âbimiz zamânında yaptığımız böyle özel bir toplantıyı hatırlattı. Orada Yaşar GÜNAYDIN Bey kardeşimiz de var. Allâh CC rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun. Rabbimiz öbür dünyâda Efendimiz SAV in komşuluğunda buluşmayı lûtfetsin cümlemize. Onu ve o toplantıyı konuştuk. Meğer 2 gün önce burda da konu edilmiş. Fotoğraf ta konulmuş.
TEKRÂRI OLSUN, NEDEN OLMASIN?
O günkü heyecanla bugün de NEDEN OLMASIN? diyor, köyümüzün adının bile kültürel bir değeri olması bağlamında benzer toplantıları zaman zaman yapmamızın iyi olacağı kararıyla berâber akşamı mescidinde, Şinâsi Bey'in müezzin, Ali Bey'in de cemaat olduğu şekliyle kıldığımız ÖĞRETMENEVİ'nden yatsı ezanı okunurken namaza, oradan da evlere gitmek üzere kalktık.
RABB'E ŞÜKÜR, REHBERE TEŞEKKÜR
Böylesi güzel buluşmalarımızın kardeşliğimiz, komşuluğumuz ve geleceğimiz adına devâmı dileğiyle, bu güzelliği başlatan arkadaşımız Şinâsi Bey'e tekrâr teşekkür ediyor, başta Eymür komşularımız olmak üzere cümleye buradan sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm..."
BULUŞMADAN BULUŞTURMAYA DOĞRU
Aslında bu buluşma bize, tüm köylerimiz adına birşeyi hatırlattı ki; okumuş-okumamış, elinden birşeyler gelen herkes yetiştikleri toprakları için kültürel ya da ekonomik olarak bir şeyler yapabilir ve de yapmalıdır da. Meselâ; köy bilinci, birlik-berâberlik, komşuluk kültürü, geleneklerimiz, tutkunluk ve tanışma ve de kaynaşma için bir araya gelme, genç-ihtiyâr tüm köyü bir araya getirme gibi
DÜZENLİ KÖY, TEMİZ DİL, GÜZEL KOMŞULUK
Böylelikle, hep birlikte yaşama, iyilik-güzelliklerde topluca yarışma, temizlik, konuşma edebi, sosyâl ilişki nezâketi, küfürsüz dil gibi her anlamda örnek köy olma çabalarında öncülük edip inisiyatif alma husûsu ve vazifesini hatırlattı.
ÖZGÜR ŞAM, MAĞRUR GAZZE, MUTLU DÜNYÂ
İşte Şinâsi Bey kardeşimizin bu hareketi bu anlamda müşahhas bir örnek. Kendisine tekrâr teşekkür ediyoruz. Bu hareket; Yûnus Emre'mizin toplumsal huzur ve mutluluk adına formüle ettiği şeyin ta kendisi, yâni ete-kemiğe bürünmüş hâli:
GELİN TANIŞ OLALIM
İŞİ KOLAY KILALIM
SEVELİM, SEVİLELİM
DÜNYÂ KİMSEYE KALMAZ!
SİZLERCE DE ÖYLE DEĞİL Mİ?
Bu duygu ve düşüncelerle berâber yazımızı bitirirken, köyden şehire, doğudan batıya, güneyden kuzeye tüm ülkemiz için Yüce Mevlâmızdan bizleri eliyle, diliyle, gönlüyle tertemiz insanlar olarak yaşama azmiyle yaşayan ve yaşatan kişilerden oluşan, dünyâya örnek bir millet kılmasını niyâz ediyor,
ŞAM, GAZZE, COĞRAFYA; CİHÂN-I ÂLEM
Şam ve Gazze'de meydana gelen fethî gelişmelerin tüm gönül coğrafyamızı kuşatıp, vara vara insanlığın hidâyeti, hepimizin dünyevî-uhrevî saâdetlerine medâr olması dileğiyle cümleye sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm...