Milletimden daha âşığı var mı; ?
Ümmetin necatı, ittihadına?
Ya da daha düşkün haysiyetine;
Ehl-i sünnet inancı, itikadına!
Nerede hilâfet, hani izzetim?
Osmanlı gidince, herkesler yetim!
Kimseyi horlamak değil niyetim;
Geçmişi getirmek yalnız yâdına!...
Baş kopunca neler geldi başlara?
Heykeller dikildi; secde taşlara!
Merhamet yok, kimse bakmaz yaşlara!
Üstün ırklar(!) erdi mi muradına?
Yok, Arap, hayır Türk, yok Kürt dediler
Osmanlı eskidi, çok kart dediler!
Jön-Türk, Genç-Arap; start dediler
Sandılar; gayretler hep imdadına!
Hâlbuki gâvurdan, dost olur muydu?
Güvenenler hiç, felâh bulur muydu?
Ayağına düşen kurtulur muydu?
Aykırı; eşyanın tabiatına!
Nitekim edildi ilkeler dikte!
Mozart parçaları düşte, beşikte
Neşeler kayboldu, nerede nükte?
Gitti işler her gün, hep berbâdına...
Irak, Yemen derken; bak işte Mısır
Gerçek değişmiyor, geçse de asır
Gönül coğrafyası küffara esir
Aldıran var mıdır hiç feryadına?
İşte Suriye’de; her şey ortada
Coğrafyanın her tarafı vartada
O, kaptan köşkünde; sen güvertede
Kaparlar neyi var; yok mezadına!
Dünyanın her yanı zulümle dolu
Zira ki tağutlar tuttu hep yolu
Ümmetin kesildi eli, hem kolu
Daha da bölünür hep inadına!
Yavaş yavaş dostlar, biraz başladık
Doğumuzda şeytanları taşladık
Yeter artık, garbı çok alkışladık
Ahfad duâda, mazlum ecdadına…
Nurani der; Ya Rabb acı ümmete
Gönül coğrafyamız ersin izzete
Güç ver ordumuza, aziz millete
Bölgemiz ulaşsın barış tadına…
Âmin, Âmin, Âmin; ey güzel dostlar:
Mazlum kardeşler hep, ümitten mestler
Küresel, bölgesel; çekilir restler
Çok şükür Rahman’ın bu ihsanına...
Zafer yakın, inşallah ağmakta gün
Tan vaktidir, şu alaca gördüğün;
Çözülür, ufka atılan kördüğüm
Güneş doğar dünyanın her yanına...