Sen dediğim, öğretmen yâni. Evet öğretmen de; her şeyden önce şunu söylemek isteriz ki, her insan çevresine etki yayan bir öğretmendir. Bunu başta bilelim ve de aslâ unutmayalım derim. Görgü ve ahlâk dediğimiz şey toplumun genel hareketlerinin ortalaması ise, her insan bunun bir parçasıdır. Dolayısıyla, toplumun iyi olmasını isteyen herkes, öğrencisine örnek olmaya çalışan bir öğretmen titizliğiyle, tüm hareketlerine dikkât ederek yaşamak borcundadır.
DÜNYÂ DOLUSU ÇİÇEK…
Tabiî ki, öğretmenin mesleği de ayrıca resmen öğretmenlik olup bugün de Öğretmenler Günüdür. Bu bağlamda sizinle paylaşacağımız bir şiirimiz var. Asıl eksenimiz bu. Hem bugün ilk defâ söz etmiş ve de yayınlamış olacağız.
Daha başta belirtelim ki; öğretmenliğin tadına doyum olmaz. Emeklilikte 17 yılı bitirdik. O gün bugündür, nerde talebeleriyle bir arada sohbet, muhabbet eden bir öğretmen görsem gıpta ve sevgiyle bakarım. O manzara manzaraların en güzelidir. O muhabbet evde, âile arasında bile olmaz. O ne güzel bir şeydir, gönüllere girmek, ruhlara dokunmak. Allâh CC tüm öğretmen arkadaşlara bu kıvâmı nasîp eylesin.
Meselâ, geçen gün, Ordu’muzun iz bırakan güzel öğretmenlerinden, gönül insanı Yahya Palavar Bey hocamızı mezun talebeleriyle bir arada çay içerken gördük köşesinde. Öğretmenin ülkenin her tarafında açan çiçekleri vardır. İyi bir öğretmen için tüm dünyâ bir çiçek bahçesidir.
HEP İNSANIZ NİTEKİM…
Biz de çok yerlerde, sosyâl medyada falan, kimisiyle 40, 50 sene sonra karşılaşıyoruz. Bunlar çok güzel buluşmalar oluyor. Meselâ şimdi İzmir’de yaşayan Birol ŞAHİN, daha geçen gün Ezan paylaşımımızdan bizi benzetip, "Siz Lüleburgaz’da bulundunuz mu?" diye soran ve kısa da olsa yazışıp yeniden ulaşmış olduğumuz Edâ OKUMUŞ. Sonra anladık ki, derslerine gitmemişiz ama, Sokullu Câmii’nde hoca arkadaşların yanına uğradığımızda derslerine katılmışız. Ya ilahilerden tanıyordur ya da elifbâ, sûre takiplerinden. Bakınız, kaç yıl sonra. Daha bir hafta olmadı. Onun duâ ettiği gibi biz de ediyoruz; Rabbimiz ona ve cümlesine selâmet versin. Bu sâdece iki örnek.
Tabiî insanız, orada ya da daha sonraki yıllar ve okullarda hatâlarımız, yanlış yaptıklarımız, gönüllerini kırdıklarımız da olmuştur, vardır. Bunlar yüzümüze vurmazlar ama şimdi biz bunların olma ihtimâlinin bile altında eziliyoruz. Keşke olmasaydı diyoruz. Yeni arkadaşlara, bunun telâfîsi de olmuyor, hep güzel izlerden yürümeye çalışınız demek istiyoruz.
Öğretmenliğin güzelliği ve özelliği meyânında, yine Yahya Hocamızın köşesinden bir iktibas:
#Yüreklere #Dokunmak ...
"Öğretmenlik bilgi #aktarmak ve #öğretmek değil, her #öğrencinin
#içindeki iyiyi ortaya çıkartma misyonudur. #Öğrendiğimiz her şeyi #unutuyoruz ancak öğretmenlerimizin bize ne #hissettirdiklerini unutmuyoruz." (Prof. Dr. Acar BALTAŞ)
ASKERÎ HÜKÛMET, SİVİL YARIŞMA…
Şiire gelirsek. Lüleburgaz Lisesi. Görevimizin 2. yılı. 12 Eylül Darbe süreci. Askerî hükûmetçe Öğretmenler arası öğretmen konulu bir şiir yarışması düzenlendi. Şiir yazdığım hâlde, daha yayın hamlelerine başlamadığımız, bu konuda tecrübemiz olmadığı için olsa gerek ya da gerek öz güven eksikliği gerekse de o günlerin baskı, gerilim, dolayısıyla kasvet atmosferi keyfiyetiyle tereddütte kalıp göndermemiş olmalıyız.
Diğer yandan gerek bu tarafta gerekse karşı tarafta yanlış anlaşılabileceğini, ya da îtikâdî bakımdan sakıncalı tarafları bulunabileceği şeklindeki düşüncelerle de bundan tevakki etmiş olabiliriz.
ASLINDA, GÜZEL BİR ŞİİRDİ…
Aslında güzel bir şiirdi, dereceye girebilirdi. Belki, öğretmen algısı noktasında güzel hizmet te ederdi. Şimdi bakıyorum da hakîkâten güzel. Îtikâdî anlamda da özellikle bugün îtibârıyle bir sıkıntı gözükmüyor. 40 yıl sonra ilk kez yayınlamış olacağız.
İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nde okuduğumuz 70’li yılların 2. yarısında Sirkeci’den Bâbıâlî’ye çıkarken sağ taraftaki kitabevlerinden birinin önündeki kaldırımdan, yanlış hatırlamıyorsam 10 TL’ye aldığımız 40 küsur yıllık sarı yaprak hâtıra defterinde aradık bulduk, oradan iktibasla yazıyoruz.
Bakalım şiiri sizler nasıl bulacaksınız:
NE GÜZEL MESLEĞİN!
Parmağım havada sözüm var senin için
Bir harf öğrettiklerin kulundur öğretmenim…
Böyle inanırız, böyle söyleriz;
Rûha tad dilde balındır öğretmenim…
Toprağımız susuz, iklimler kurak
Öğrenme isteği bilmez dur-durak
Ülke baştan başa olsa da çorak
Onu yeşertecek elindir öğretmenim…
Her zaman her yerde öndesin önde
Milletin acı, tatlı gününde
Bayrak sevinir, seni her gördüğünde
Ona renk katan yüzde alındır öğretmenim…
Sevmek ne güzel, kavga yok dersin
Biz gülüyorsak sen de gülersin
Bahar rüzgârları gibi esersin
Güldüren yüzümüzü gülündür öğretmenim…
Çok yönlü rüzgârlar bağa dert olmuş
Bâzen, esişleri gâyet sert olmuş
Çelik göğüslerin mertçe set olmuş
Memleket eserin, malındır öğretmenim…
Uzağında olanlar ilgi istiyor
Yakınındakiler bilgi istiyor
Kitap-defter, kalem; silgi istiyor
Kâlbimizdeki ateş külündür öğretmenim…
Ne güzel mesleğin; peygâmberler mesleği
Âlimler, ermişler, önderler mesleği
Çağdan çağa gelen enderler mesleği
Yücelerden geçer, yolundur öğretmenim…
(29.04.1982 02.30 Lüleburgaz)
Umarız beğenmişsinizdir. Bu arada bugünkü köşenin de sonuna geldik. Hem, bunun üzerine daha başka ne diyelim. En güzeli, tüm öğretmenlere selâm ederek, ölenlere rahmet, kalanlara din-îman selâmeti ve sıhhat-âfiyetler üzere sevdikleriyle berâber bereketli günler ve hayırlı, uzun ömürler dileyerek sözü şiir tadında bağlamak.
Yine görüşebilmek ümidiyle cümleye sevgiler-saygılar sevgili dostlar wes’selâm…