Nafaka kelimesi Tür Dil Kurumuna göre birinin geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimselere, mahkeme kararıyla bağlanan aylıktır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunumuza göre nafaka; Eşlerin, çocukların (altsoyun) anne ve babanın (üstsoyun) veya kardeşlerin muhtaç duruma düşmeleri halinde, ihtiyaçlarının yine eş, üstsoy ve altsoy aracılıyla karşılanması için yasalar karşısında kurallarla korunan yardım yükümlülüğüdür.
Nafaka davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakacaktır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunumuzda nafaka 4 çeşittir.
1-Tedbir Nafakası
Boşanma davası açılmadan önce veya açıldıktan sonra herhangi bir eşin veya ergin olmayan çocukların (18 yaşından küçük çocuklar) geçinmesini sağlamak üzere hükmedilen nafaka türüdür.
Boşanma Davası Açılmadan Önce Tedbir Nafakası
Türk Medeni Kanunu Madde 197 “Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.”
Burada önemli nokta birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanmalıdır.
Boşanma Davası Açıldıktan Sonra Tedbir Nafakası
Türk Medeni Kanunu Madde 169- III. Geçici önlemler ‘’Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır.”
Taraflardan birinin açmış olduğu boşanma veya ayrılık davası eşlerin birbirine karşı yükümlülüklerinden feragat edeceği anlamına gelmez. Bu durumda mahkemenin hükmettiği karar gereği ödenen nafaka tedbir nafakasıdır. Bu karar, mahkeme tarafından, ara karar olarak verilir.
Tedbirlerin Değişen Şartlarda Uyarlanması İlkesi
Türk Medeni Kanun VI. Durumun değişmesi - Madde 200 – ‘’Koşullar değiştiğinde hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine kararında gerekli değişikliği yapar veya sebebi sona ermişse alınan önlemi kaldırır.’’
Doğal afetler, kurda değişimler olması gibi durumlar örnek gösterilebilir.
2-İştirak Nafakası
Türk Medeni Kanun VIII. Çocuklar bakımından ana ve babanın hakları 1. Hâkimin takdir yetkisi - Madde 182 – ‘’Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.‘’
Bu nafaka türünde eşlerin kusur durumunun hiçbir önemi yoktur. Bu nafaka türündeki amaç; ergin olmayan çocuğun yetiştirilmesi, sağlık, barınma, eğitim vs. giderlerine velayet kendisine verilmeyen eşin mali gücü oranında katılmasını sağlamaktır.
3-Yoksulluk Nafakası
Türk Medeni Kanunu – Madde 175- ‘’Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.‘’
Türk Medeni Kanunu - Madde 176- ‘’İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Türk Medeni Kanunu Yetki - Madde 177- ‘’Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.‘’
Türk Medeni Kanunu Zamanaşımı - Madde 178- ‘’Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.‘’
4-Yardım Nafakası
Yardım nafakasının boşanma davası veya evlilik ile bir ilişkisi yoktur. Bir kimsenin, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan altsoy ve üstsoyu ile kardeşlerine ödediği nafaka çeşididir.
-TMK Nafaka yükümlüleri - Madde 364- ‘’Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır. ‘’
TMK Dava hakkı -Madde 365- Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır. Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın malî gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir. Nafakanın, yükümlülerin bir veya bir kaçından istenmesi hakkaniyete aykırıysa hâkim, onların nafaka yükümlülüğünü azaltabilir veya kaldırabilir. Dava, nafaka alacaklısına bakmakta olan resmî veya kamuya yararlı kurumlar tarafından da açılabilir. Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. Yetkili mahkeme, taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir.’’
Özetle;
Yasal düzenlemeler eşliğinde nafaka ve çeşitleri yukarıdaki şekildedir.
Gerek yasal düzenlemeler açısından gerek yasaların uygulanabilirliği açısından ne kadar hakkaniyete uygun olduğu tartışmaları hala devam etmektedir. Devam eden ve gündemden düşmeyen bir diğer tartışma konusu ise nafakaya süresiz hükmedilmesidir.
Nafakaya süresiz olarak hükmetmek hakkaniyete aykırıdır.
Bunun için Medeni Kanunun ilgili hükümlerinde değişikliğe gidilmesi gerekmektedir. Süreye sınır getirilmesi ve çeşitli kriterler baz alarak yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
Nafaka konusunda yapılan suiistimalleri den bahsedecek olursak;
Kişi resmi olarak evlenmesi halinde nafakasının kesileceğini bildiği için birlikte yaşıyor ama resmi nikah yapmıyor.
Kişi bazen de nafaka iptal olmasın diye sigortasız çalışıyor. Bu sebeple kayıtsız çalışmak ayrı bir tartışma konusu.
Bazen de daha fazla nafaka ödememek için gelirini asgari ücret olarak gösteriyorlar. Bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkün tabi.
Boşanma ile mağdur olacak tarafın elbette ki mağduriyetinin giderilmesi gerekmektedir. Ancak bu mağduriyetinin giderilmesi başka bir kişinin mağduriyetine sebebiyet vermemesi gerekmektedir. Boşanma sonrası mağdur taraf için bir süre verilmeli ve akabinde devlet destekli bir mekanizma oluşturulmalıdır. Misal teşvik edici meslekler veya iş imkanları sunulmalıdır. Kimse, kimsenin vicdanına bırakılmamalıdır. Netice olarak evlenmek ne kadar hak ise boşanmakta öyle. Kimse bir başkasının hayatı için bedel olmamalı ve bedel ödememelidir.
Ayrıca nafakalar toplum açısından genelde boşanma konusuyla biliniyor. Oysa yukarıda da bahsettiğim gibi, altsoy, üstsoy ve kardeşler arasında da yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşmesi sebebi ile yardım nafakasına hükmediliyor.
Sevgi, Umut ve Dua ile.. .