Malatya bağlamında bu 4. yazımız oluyor. Şimdiye kadar şehre dâir pratik gözlem ve değerlendirmelerimize yer verdik. Çok gezemedik, dolayısıyle vukûfiyetimiz de sınırlı ama, muttalî olabildiğimiz kadar câmilerden, hastânelerden, hasarlı binâlardan falan söz ettik. Anlatılanlardan nakletmeye, sürece not düşmeye çalıştık.
İLK CUMÂ, FARKLI CÂMİ
Anlatılanlar derken, bir şeyi daha yazmakta fayda var. Buraya geçen ay gelen bir memur grubu arkadaşlar olarak ilk cumâlarını kılacaklar. Şu câmi hasarlı, bu câmi hasarlı, ona gidiyorlar o da hasarlı. En son birine son anda yetişiyorlar ama bir gariplik kendini hemen farkettiriyor.
CÂMİ TAMAM, NAMAZ FARKLI
Bir defâ cumâ olmasına rağmen câmi dolu değil, farkedilir, sıradışı bir boşluk var. Okuyuşlar bir değişik. Hutbe de farklı ve uzadıkça uzamış. Bir de bunlar da kim dercesine garip garip bakışlar falan. 
HER ŞEY DOĞAL DA; BİZE SÜRPRİZ
Tabiî bunlar gâyet doğal. Her yerde bu böyledir de burası demekki özellikle belli bir gruba âit ve yabancılar daha bir hemen farkediliyor. Aynen de öyle; meğer Câferîler'e âit bir câmi imiş burası. Bizim bölgede böyle bir şey olmadığı için bize farklı geldi sâdece.
YA SAYILARI AZ, YA DA CUMÂ KILANLARI
Deprem dolayısıyla câmilerin çoğunun hasarlı olmasına rağmen câmiin dolmaması, ya kendi mezhebî mevcûdiyetleri az ya da cumâ kılanları olsa gerek. Sonuçta namazda sıkıntı yok, cemaatte de. Hattâ grup her tür kardeşlerle bir arada, böyle güzel, sürpriz tevâfuklarla omuz omuza bulunmuş olmayı bir lütuf olarak değerlendirdiler. Netîce îtibârıyle de bu mutlu tevâfuktan oldukça memnunlar aynı zamanda.
ŞİMDİ BİRAZ DA TÂRİH
Her neyse; şimdi biraz da târih dememizde fayda var diye düşünüyoruz.
MALATYA BİR ZAMANLAR DENİZMİŞ!
Başta bir defâ, rakımı 954 olarak ifâde edilen buralarının 5 milyon yıl kadar önce deniz olduğunun söylenmesinin hayretimizi mûcip olduğunu belirtmeliyiz.
DENİZ, DEPREM, BOSTANBAŞI
Nitekim, deprem bağlamında yeni ve yüksek anlı-şanlı binâların yapıldığı düz arâzilerin, Bostanbaşı gibi adlarıyla bağlık-bahçelik, altının da sulak olmasından dolayı kolayca yıkıldıkları, 5-10 metre aşağıdan hemen su çıktığı ifâde edilmektedir. Bunlarla deniz geçmişi söylemleri örtüşüyor sanki. Bu görkemli ve iddialı binâların depreme dayanamamasının arkasında bu sulak yerlere yapılmış olmaları en büyük sebep olarak telâffuz edilmektedir.
MÂZERET OLAMAZ ELBETTE!
Tabiî bu durum  bir mâzeret teşkil edecek değil. Sonuçta, diyelimki binâ sağlam olsa da temelin keyfiyeti ortada. Bu, yaş tahtaya basmak, yâni bile bile lâdes gibi bir şey. 
RESMİYETTEN EBEDİYETE
Her neyse; işin bu tarafı resmiyete ve de ebediyete intikâl etmiş. Kusurlular mutlakâ bedelini ödeyecek. Ondan kurtulan da âhirette hesâbını verecek. Bunlar emn büyük tesellî. Allâh CC var; gam yok. Elhamdülillâh.
HİTİTLER'DEN BUGÜNE
Nerde kalmıştık? Şehrin târihine  dönecek olursak, Hititler MÖ 2000 yıllarının başında bu bölgede hüküm sürmeye başlamışlardır. MÖ 1750 yıllarında Kuşsara Kralı Anitta, Anadolu'yu tek bir yönetim altında toplayarak siyasi birliği sağlamış ve Malatya'yı da bu birliğe dâhil etmiştir.
MELİDU, MALATYA; MELET, ORDU
Kısaca Malatya'nın temelleri, bir şehir olarak Hititler zamanında atılmış ve Hitit devrindeki MELİDU kasabası bugün değişik isimler alaraktan Malatya olmuştur. 
Burada, bu MELİDU ile bizim ırmağa da adını veren MELETİUS'un bir bağlantısı var mı acabâ diye de akıldan geçmiyor değil. Araştırmaya değer...
DÂNİŞMEND GÂZİ'DEN KILIÇARSLAN'A
Türkler tarafından 1075'te fethedilen Malatya, Danişmend Gazi Ahmet zamanında bir saadet ve bolluk ülkesi hâline geldi. Kılıç Arslan tarafından da kuşatılan ancak, Haçlıların İznik'i kuşatmaları haberi üzerine bırakılan Malatya, artık Danişmend Gazi'nin fethi ile (18 Eylül 1101) Türk beldesi olmuş, daha sonra da Selçuklular ve Danişmendliler idaresinde kalmıştır. 
MEMLUKLAR'DAN OSMANLILAR'A
Daha sonra bir süre Memlukların eline geçmiş, 1392 de Yıldırım Beyazıt tarafından tekrar fethedilmiştir.
Osmanlı döneminde idârî bakımdan zaman içerisinde Şam başta olmak üzere çeşitli eyâletlere  bağlı Liva, yâni Sancak olarak gelen, Cumhuriyetle birlikte (20 Nisan 1924 Anayasası 89. Maddesi) il olan Malatya, yabancı işgaline uğramayan, nadir kentlerinden biridir.
CUMHÛRİYET'TEN BUGÜNE
Bugün îtibârıyle , depremden en çok etkilenen şehirlerden biri olan Malatya'da ölüm oranı diğer illere göre az olsa da yıkım çok fazla. Özellikle ikinci depremin vurduğu şehirde her 3 binadan biri dönüşmek durumunda. 
MALATYA'NIN NÜFÛSU
Malatya'nın toplam nüfusu 812 bin. Diğer illere giden sayı ise 338 bin. Bunun ancak 38 bin kadarının geri döndüğü düşünülüyor. 
Malatya 2023 nüfusu, tahmini verilere göre 814.386. Bu nüfus verisi, eski yıllarıdaki nüfus artış hızlarına göre tahmînî hesaplanmıştır. 
BÖLGEDE MERKEZ, ÜLKEDE ENDER
Malatya târihten bu yana Güneydoğu'nun merkez üssü, konum îtibârıyle stratejik, târihî ticaret yolları üzerinde önemli bir şehridir. 
Târih boyu önemli şahsiyetler yetiştirmiş, coğrafî konumu ve arazi yapısıyla, etrafı dağlarla çevrili bereketli topraklar üzerinde bulunması, kaysı deryâlarıyla berâber buraya apayrı bir keyfiyet, manzara ve letâfet kazandırıyor.
MEVCUT DURUM FIRSAT SUNUYOR
Deprem oldukça yıpratmış olsa da toprağın bereketi, arazinin elverişliliği akl-ı Selim ve de hiss-i selimle birleşirse yepyeni bir Malatya ortaya çıkarma imkânı var. Güzel bir plânlama, rantiyenin yönlendirmediği, şehri seven, insanları sayan bir bakışla, vaziyeti fırsata çevirmek mümkün. 
DERDİ OLANLARA İŞ DÜŞÜYOR!
Ama herşeye para gözüyle bakanlar lokomotif olurlarsa  anlı-şanlı Malatya'yı hangi meçhûllere çekip götürürler; tahmin etmek zor.
İşte dünyâda cennet vadedenlerin sürüklediği son ortada. Bunlardan ders almak lâzım.
MALATYA YOL AYRIMINDA
Bu noktada; dün BUSABAH'tan iktibas ettiğimiz Volkan ARIKAN'ın DOĞU'NUN PARİS'İ DEĞİL, SAN FRANCİSCO’SU OLALIM başlıklı yazısı maksat îtibârıyle rehber olabilir. 
MALATYA, BULANCAK, ORİMDER
Son olarak, Malatya'ya gittik ya, şimdi karşıma hep o taraflardan insanlar çıkıyor. Akşam ORİMDER 'in sohbet toplantısında tanışılırken bir arkadaş Malatyalı olduğunu söyledi. Bulancak'ta Tekstil işletmesi varmış.
Az önce bu mescidde konuştuğumuz son kişi de Malatyalı olduğunu söyledi. Dâmâdı burada Ordu'da lokanta işletiyormuş. Onların yanına gelmiş.
GURBET İÇİNDE GURBET!
Bizimkiler oralarda, onlarinkiler buralarda. Dünyâ gurbet. Bu yaşananlar da gurbet içerisinde gurbet.
GURBET ŞUURU, SILA HASRETİ
Rabbimiz hepimizi gurbet şuuruyla yaşayıp herhâlükârda garipliğinin farkında olarak sıla şuur ve özlemiyle hayat geçirenlerden; ömrü de ölümü de, hayâtı da memâtı da hayırlı olanlardan; dünyâsı ne olursa olsun, âhireti cennet olup oraya girenlerden; bu ebedî mutluluğa tüm sevdikleriyle berâber erenlerden eylesin niyâzıyla cümleye sevgiler-saygılar wes'selâm...