Yüce Dinimiz İslam’ın çok değer verdiği temel ahlaki prensiplerden biri de dürüstlüktür. Dürüstlük; özde, sözde ve davranışlarda din, ahlak ve toplumun öngördüğü ilkelere uygun davranma, özü-sözü bir olma halini ifade eder.

Dürüstlük; mutlu erdemli ve üstün bir toplumun vazgeçilmez bir niteliğidir. Rabbimiz dürüstlük ile ilgili olarak Hûd suresinde “ Emrolunduğun gibi dosdoğru ol; seninle birlikte tevbe edenler de (dosdoğru olsunlar) ve aşırı gitmeyin. O, yaptıklarınızı görmektedir."((Hut.112)buyurarak doğruluğun ne kadar önemli olduğuna dikkatlerimizi çekmektedir.

 İslam dininin özünü oluşturan doğruluk ve dürüstlük; insanın içi ile dışının, özü ile sözünün bir olması, söyledikleriyle yaptıklarının birbirine uyması demektir. Dürüstlükle bağdaşmayan söz ve davranışlar ise dinimizde yasaklanmıştır.

Nitekim sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bir gün pazarda dolaşırken bir ekin yığınına uğramış; mübarek elini onun içine daldırmış ve parmaklarına ıslaklık dokunmuştu. (Yani ekinin üstünün kuru, altının ise yaş olduğunu görmüş) Bunun üzerine ekin sahibine:  Bu ne? diye sormuş. Ekin sahibi: Onu yağmur ıslattı, ey Allah'ın Resûlü! deyince, Peygamberimiz: “O ıslak kısmı, insanların görmesi için ekinin üstüne koysaydın ya. “Bizi aldatan bizden değildir” ,  hadisiyle de insanların, bu konudaki bilgisizliğinden yararlanıp, kalitesiz ya da kusurlu bir malı, kusurunu söylemeden satmanın Müslüman’a helal olmayacağını ifade etmişlerdir.

 Yüce Kitabımız Kur’an’a bakıldığında doğruluk konusunda Peygamberlerin bize en güzel örnekliği teşkil ettiği görülmekte ve bu özelliklerinden dolayı övülmektedirler. Bu konuda Kur’an’da “İbrahim’i de an çünkü o  özü sözü doğru bir peygamberdir”  buyrulmaktadır.

Âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’de bir doğruluk abidesiydi. Söylediklerini yapan özü sözüne uyan bir peygamberdi. Yüce Allah “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” hitabı karşısında ashabına “beni Hûd suresi ihtiyarlattı”  demişti. İşte bu nedenle bir Müslüman söz ve davranışlarında tutarlı, özü sözüne uyan içi dışı bir olan olduğu gibi görünüp, göründüğü gibi olan olmalıdır.

Çevresindekiler onun hakkında “O doğru sözlüdür dürüst bir kişidir” kanaatini taşıya bilmelidir. İşte bundan dolayı doğruluk kişisel ilişkilerden toplumsal ilişkilere ticari ve mesleki faaliyetlerden kamu görevlerine kadar hayatın bütün alanlarını ilgilendiren önemli bir erdemdir.

 Azhaptan biri Peygamberimize gelerek istemiş olduğu öğüt ile bitirelim;  “Ey Allah’ın Resulü! İslam hakkında bana öyle bir söz söyle ki, senden sonra artık hiç kimseden bir şey sormaya ihtiyacım kalmasın” demesi üzerine, Peygamber efendimiz, “Allah’a inandım, de, sonra da dosdoğru ol” buyurarak müslümanın nasıl olması en güzel açıklamıştır.Ahlak zaten din demektir dini yaşamaya dini kuralları hayatının her noktasında uygulamaya denir.

Peygamber (a.s.), Ben, ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” ( Muvatta) İslam, bireysel ve toplumsal olarak ahlaki ve hukuki ölçüler ve değerler ortaya koymuştur. Ahlaki değerler bireysel ve toplumsal olarak uygulanmalıdır. Güzel ahlaklı bir insanda bulunması gerekenler, doğruluk, dürüstlük, merhamet, vicdan, insaf, hoşgörü, adalet, nezaket, letafet, kardeşlik, barışçı olmak gibi değerler ve ölçülerdir.

Güzel ahlaklı bir insan kötü söz söylemez, insanların özelini araştırmaz, kibirlenmez, öfkesine hakim olur, sabırlıdır. Güzel ahlak sahibi olmak bireyin şahsi hayatında ve cemiyet hayatında sevilmesini sağlar.

Güzel ahlak, dini tamamlayan bir davranış şekli olmakla beraber,milli ve manevi değerlerin ışığında yaşanmasıdır.Güzel ahlâktan maksat, Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in ahlâkıyla ahlâklanmaktır. O’nun ahlâkı, Rabbimiz tarafından Kur’ân-ı Kerîm’de:Şüphesiz ki Sen, yüce bir ahlâk üzeresin.” (el-Kalem, 4) buyrularak te’yid ve tekrîm edilmiştir.Rabbimiz bizleri bu güzel hasletlerinden ayırmasın inşallah hepinizi sevgi saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum.