Değerli dostlar!
Zaman zaman müslüman bazı işlerinin olması için adakta bulunabilir. Fakat adanan adağın geçerli olabilmesi için adanan şeyin yerine getirilmesi fiilen ve dinen mümkün ve meşru olmalıdır. Kişinin, başkasına ait bir malı veya hiçbir zaman güç yetiştiremeyecek bir şeyi adaması geçersizdir. Sahip olduğundan fazlasını adaması halinde ise sadece sahip olduğu kadarı hakkında geçerli olur.
Adakta bulunan kişinin, adağını kendi malıyla yerine getirmesi gerekir. Kendi malı yok ise tövbe etmeli, mal edindiğinde de adağını yerine getirmelidir. Bedeni ibadetler konusunda ise; Mesela oruç tutmayı adayıp da hastalık veya yaşlılık gibi mazeretleri sebebiyle adaklarını yerine getiremeyecek olan kişilerin, her bir oruç için bir fidye vermeleri gerekir. Aynı şekilde ömür boyu oruç tutmayı adayan kişi sağlığı elverdiği ölçüde adağını yerine getirmeli, bunun mümkün olmaması halinde her gün için bir fidye vermelidir. Eğer namaz adamışsa ima ile de olsa adanan namaz kılınmalıdır. Buna da güç getirilmemesi halinde tövbe edilmelidir.
Değerli dostlar!
İnsan sık sık adak adanmamalı, hele hele yerine getirilmesi güç olan mali adaklara (kurban kesme, bir şey yaptırma v.s. gibi şeylere baş vurulmamalıdır.) Bunun yerine oruç tutma Nafile namaz kılma gibi yapılabilecek şeyler adanmalıdır. Bir şey adandığı zaman o adanan şeyin mutlaka yerine getirilmesi lazımdır. Bunu yerine getirmek vaciptir. Yerine getirilmediği takdirde günaha girmiş olur. Bu günkü yazımızı da bir ayet ve hadis mealleri ile bitirelim.
"Şeytan durmadan vaad eder, boş ümitler verir. Şeytanın onlara söz vermesi aldatmadan başka bir şey değildir. (Ayet'i Celile, Nisa suresi 120. ayet)
"Şeytan insanın içinde kanın dolaştığı gibi dolaşır. (Hadisi şerif Müslim,"Selam" 28)
Bir dua Ayeti Celilesi: ".....Rabbimiz! Bunu (Gökleri ve yeri) boş yere yaratmadın, Seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi Cehennem azabından koru." Amin.(Al'i imran suresi 191. ayet)
Gününüz hayırlı işleriniz bereketli olsun. Selam ve Dua ile hoşçakalıız.