Değerli dostlar!
Sabah 9 civarında kalktık, Batum müftüsü NURCİVAN Abaşidze kendi makamında bize bir kahvaltı verdi, Kahvaltı da bize batumun meşhur Haçapuri sini ikram etti ben hacaburinin yabancısı değildim. Çünkü rahmetli baba annem hafta enaz bir defa bu haçapuri yapardı. Burada biraz Gürcülerin milli yemeği olan hacaburinin tarifinden bahsedelim. Haçapuri hamuru içine yumurta kırılarak iyice yoğrulur dinlendirilip mayalanan hamurdan bir miktar hamur alınıp tekrar ezilir merdaneyle kalınca açılır içine peynir ve tereyağı konularak hamur kapatılır ve tekrar hafifçe açılıp fırında pişirilir.(Rahmetli babaannem toprak blekide pişirirdi) pişen hamur fırından çıkarılıp üzeri tekrar tereyağı ile yağlanır ve afiyetle yenir. Batum'un en meşhur yemeği budur ve Batum mutfağında her gün mutlaka pişer. Kahvaltıdan sonra Müftü abaşidze bugün kızının düğünü olduğunu söyledi. Ben Caminin etrafını incelemeye başladım. Cami tahminen 15X15 ebadında kare şeklinde taş duvar üzerinde ahşap olarak yapılmış iki katlı caminin üst katının arka tarafında küçük küçük bir kaç odadalar var bu odalar da camide Temizlik ve çevre bakımı için çalışan bir kaç tane yaşlı kişiler kalmaktadır. Cami iki kat hisar içerisine alınmış, hisarın alt katında kapıları dış cephelerde dükkânlar var. Bu dükkânlardan iki üç tanesi birleştirilmiş otel ve misafirhane olarak kullanılmakta, üst katlar da ise 25-30 adet odalar bulunmakta bu odalarda kimisi tek kimisinde 2 şer oda birleştirilmiş ev haline çevrilmiş kiralık ev olarak kullanılmakta ve kapıları Caminin avlusuna açılmakta, Cami ve müştemilatı Osmanlı eseri, Ayrıca cami avlusunun içinde hisardan ayrı olarak yapılmış iki katlı dikdörtgen şeklinde yapılmış bina var binanın alt katında da yine odalar var bu odaların kimisi depo olarak kullanılmakta kimi de kiralık verilmiş üst katta ise Batum kadısı Davut vasadze ve müftü Nurcivan Abaşizenin makam odaları var. O devirde Acara Müslümanlarının üç tane dini kuruluşu vardı, bunlar kadılık, Müftülük ve Acaristan Müslümanları kültür derneği Derneğin başkanı Batum üniversitesi Türkoloji kürsüsü başkanı Hasan Duaze, çok mükemmel Türkçe konuşuyor, Müftülük ile dernek bir hareket ediyor Kadı ise ayrı telden çalıyor birbirleri ile çatışma halindeler.(Bu konuya ileride tekrar döneceğiz.)
Batum camii deniz kıyısında inşa edilmiş ve müştemilatında birçok odalarının bulunmasından dolayı burasının Osmanlı döneminde medrese olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu medresede yetişen ve Ünye ye gelen bir kaç tane hoca efendileri ben bizzat tanımışımdır. Bunlardan Samsun müftüsü İskender Efendi, Ünye müftüsü Kırımoğlu Ali efendi, Batumlu İshak hoca efendi, Yine ünyede deli hoca lakaplı Süleyman efendi. İshak efendi ile Süleyman Efendi hayatlarının sonuna kadar kumru ve Ünye civarında fahri olarak öğrenci okutmuş ve binlerce hoca yetiştirmişlerdir. Bu âlimlerden bir tanesinde: Benim Batum'dan gelen Büyük dedem Memişoğlu Hasan efendinin kardeşi Ali rıza efendidir. Ali rıza efendi Osmanlı zamanın da Batum’dan İstanbul’a gitmiş ve İsmail ağa medresesinde yıllarca ders okutmuştur. Daha sonra kadı ile tanıştık kadının her halinden bizim oraya gitmemizden memnun olamadığı anlaşılmak taydı. Nihayet öğle namazını eda edince Cami hisarının dış cephesinde bulunan Acaristan Müslümanları derneğinin bürosuna geçtik. Büroda Batum baş konlosu ve iki tanede ataşe vardı. Bunlardan birisi Kültür ataşesi Ordulu Gürcü asıllı Nurettin Gügünağaoğlu idi. Orada başkonsolosla ve diğerleri ile tanıştık, başkonsolos mütevazı ve efendi bir kişi idi, ve öğle yemeği faslı başladı. Yemekten sonra Müftü konsolos beye" ikindi namazından sonra gelin alıcılar gelecek ben sizi gelin peşine göndermek istiyorum" dedi oda kabul etti. Bana dönerek Gürcü düğün geleneklerini bilip bilmediğimi sordu bende geleneklerimizi mükemmel olarak bildiğimi söyledim "O halde senide baş mağari(Gelin peşine gidek erkeklerin başı) olarak göndereceğim dedi. Bende kabul ettim. Evet... bugünlükte bu kadar. Gelecek yazımız düğün alayı üzerine olacaktır.
Selam ve dua ile hoşça kalınız.