Dopdolu bir şekilde Allah’a kulluk ve ibadetle geçen bir Ramazanın sonunda bayramı müjdeleyen arife gününe kavuşmanın hazzını ve mutluluğunu yaşıyoruz.
Arife günü Yüce Allah’a yapılan bütün dilek ve duaların kabul olduğu günlerdir.
Arife günü: bir ay boyunca Allah rızası için yapılan ibadet ve ecir ve sevapların hasadının yapıldığı ve yaşandığı günlerdir.
Kurban bayramında getirilmesi gereken teşvik tekbirleri Ramazan bayramı için de geçerli midir?
Arife günü sabah Namazından sonra,Ramazan bayramı içinde herhangi bir sakınca yoktur.
Kurban Bayramı’nda gerilemesi vacip olan teşrik tekbirleri, ramazan bayramı için de geçerli midir?
Peygamber Efendimiz bugün için “En hayırlı, kabulü şayan olan dua, Arefe Günü yapılan duadır.
Arife günü mutlaka ölmüşlerimiz için kabir ziyaretleri yapılmalı ve böylelikle dünya alemin geçici ve yalan olduğunu, her can taşıyanın bir gün öleceği geride kalanlardan dua bekleyeceğini hatırlayarak onlara dua etmelidir.
Ey insanoğlu, sakın kendine güvenme sakın gençliğine, yiğitliğine ve güzelliğine aldanma, sakın. Sakın malına, mülküne, makamına, mevkiine ve evladına aldanma. Bunların hepsi geçicidir, fanidir, emanettir. Sakın Allahın sana vermiş olduğu emanetine hıyanetlik etme.Kendini aldatma,
ölüm var bak burakilerinde senin gibi hayalleri vardı hep yarım kaldı.
Hepsi kabullenen bu çukura gömüldüler belki günahlarından arınmak için tövbe etmeye bile zamanları kalmadı.
Uyan ey ziyaretçi, halimden ibret al, diye haykırıyor. Bu sözlerin hepsi Allah’ın ayetlerinden, Allah Resulü‘nün kutlu sözlerinden derlenmiş, gerçeğin gözümüze bir ok gibi saplandığı hakikatlerdir. Uyanalım ve kabirleri bu anlayışla ziyaret edelim.
Yani ibret alalım.
İşte kabirleri ziyaret ederken ölülerin bu sözleri ile karşılaşıyoruz. Duymuyoruz. Onların haykırışını ama hissediyoruz. Çünkü R.SAV. ölülere telkin verirken bir sahabi “Ölüler duyar mı ya Resulallah?” dediğinde; “Allah’a yemin ederim ki, ayak seslerimizi bile duyar, ziyaretinizi görür ve bilir, ama cevap veremez” buyurmuşlardır.
Düşünen, ibret alan insanlar için bunların ölçüsüz yararı, düşünmeyen, anlamayan, kendilerini işledikleri günahların korkuları sarmış olan ahmak ve gafiller ise bu ziyaretlerden bir şey anlamaz. Bunlar kendilerine yazık etmiş olanlardır. Allah onlara da yardım etsin. Uyansınlar, ibret alsınlar, hidayete ve inayete kavuşsunlar inşallah.
*
Her şeyin bir adabı, usulü, kuralı olduğu gibi, kabir ziyaretinin de bir mantığı ve yolu-yordamı vardır. Kabirlere saygı ile girilir, temiz beden, temiz kalple ziyaret yapılır. Kabirler çiğnenmez, üzerindeki yeşillikler koparılması uykun olmaz, Kabir ziyaretini besmele ile başlanıyor. Besmelesiz kabire basmak ölüye basmak gibidir. Ölüye eziyet verir. Yani Yasin-i Şerifle birlikte Mülk suresi okunmalı,sadaka vermek ve onlar namına yapılan iyilikler ve hayırlar onları ferahlatır. Onların, ölülerin defterine sevap yazılır. Kabirlere selam verilir. “Selamün Aleyküm ey kabir ehli” denir. Onlar da size “vealeyküm selam ey dünya ehli” derler. R.SAV.in ifadesi budur.
R.SAV. genelde her Cumartesi günleri kabirleri, şehitlerin kabirlerini ziyaret ederlerdi. Bizim gibi bayramdan bayrama değil, en az haftada bir ziyaret ederlerdi ve onları daima hayırla yad eder, “Sakın ölülerinizin günahlarını konuşmayın, iyiliklerini anlatın. Çünkü şeytanla bile ölülerle olan irtibatlarını kesmişlerdir” buyurmuşlardır. Ancak! Her nedense biz Müslümanlar istediri ister öyle olsun arkasından bir yığın dokusu dedikodu ve kıymet yapmaktayız
*
Ölüm er ve geç seni de beni de bulacaktır Allah Kur’an-ı Kerim de şöyle buyurmaktadır:“Her nefis, her can, her ruh mutlaka ölümü tadacaktır. Sonra huzuruma gelecektir. (Ankebut, 57. sh, 403)
(Ey sevgilim) Muhammed SAV. sen de öleceksin, onlar da ölecekler. Sonra şüphesiz sizler de hesap ve kitap, muhakeme için mahşerde rabbinizin huzurunda sorgulanacaksınız. Muhakeme edileceksiniz.”
-Ölüm öyle bir şerbettir ki, bütün canlılar bu şurubu içeceklerdir.
-Ölü elbisesi giyeceği olan kefen öyle bir giysidir ki; köle de, kral da, zengin de, fakir de aynı kefene sarılacaktır.
-Sal tahtası öyle bir binittir ki, dünyada uçağa binen de, yata, kata sahip olan da ayakları olmayıp yürüyemeyenler de sal tahtasında omuzlarda taşınacaklardır.
-Kabir öyle bir ev, öyle bir mekandır ki, dünyada saraylarda, köşklerde, villalarda, altın kaplamalı karyolalarda, kuş tüyünden yapılmış döşeklerde de yatsan, sonunda o nazik bedenin toprağa yatacak, kabir çukuruna batacaktır. Kabir ehline saygı duy, çünkü er-geç senin de varacağın yer orasıdır.
Ölü diri‘den tek isteği ve ihtiyacı olan bir fatihaya ya muhtaç hale gelmesidir.Akıbet ölüm, bir gün senin de buraya yolun düşer, benden ibret al gülüm.”
İşte kabirlerdekiler bizleri böyle uyarıyor. Ne mutlu uyanana, bu çarpıcı sözden ibret alana. Amin.