Kış aylarında grip salgını herkesi tehdit ederken özellikle hamileler açısından daha büyük risk faktörü oluşturuyor. Hamileliğin son dönemlerinde gribe yakalanan anne adayları doğum sonrası hastalığını bebeğine geçirme olasılığı yüksek. O yüzden anne adayları mutlaka grip aşısı yaptırmaları gerekiyor.
Grip aşısı bebeği korur. Kapalı yerlerde (okul, kreş, işyeri vb.) uzun süre kalınması, buraların iyi havalandırılmamaları, soğuğun vücut direncini düşürmesi gibi faktörler kışın enfeksiyon görülme sıklığının artmasına neden olur. Grip ve soğuk algınlığı birbiriyle çok sık karışır, aslında birbirlerinden çok farklı iki durumdur. Nedenleri ve sonuçları farklılık gösterir. Grip Influenza A,B,C adı verilen 3 tür virüsten oluşurken, soğuk algınlığı 200’den fazla virüsten kaynaklanır. Soğuk algınlığın belirtileri; burun akıntısı, hapşırma, öksürük, hafif baş ağrısı, hafif ateş, gözlerde sulanma, kulak ağrısı iken gripte; kas ağrısı, kuru öksürük, burun tıkanıklığı, soluk almada güçlük, burun akıntısı, ateş, titreme, şiddetli olabilen baş ağrısı, iştahsızlık, halsizlik ve yorgunluk görülür. Normal zamanlarda bile çok rahatsızlık verici olan bu durum hamilelikte hem daha çok sıkıntı yaratır hem de anne adaylarının bebekleri açısından endişelenmesine neden olur. Gebelikte tedaviden çok grip hastalığına yakalanmamak daha önemlidir ve bu nedenle anne adaylarının grip aşısını yaptırması gerekir. Grip aşısının koruyuculuğu yüzde 70-90 arasında değişmektedir. Grip aşısı canlı virüs içermeyen hamilelikte ve emzirme döneminde kullanılabilen güvenli bir aşıdır. Bununla birlikte aşı sonrası annede gelişen antikorlar bir miktar bebeğe de geçerek yaşamının ilk aylarında onu da gribe karşı korur.
En iyi tedavi evde istirahat etmek. Gribal enfeksiyonlar için etkili bir tedavi yoktur. Enfeksiyon hastalıkları doktora danışılarak gerekli olduğu durumlarda antiviral ilaçlar veya bakteriyel bir enfeksiyon oluştuysa antibiyotiklerle tedavi edilebilir. Şikâyetlerin daha hafif atlatılmasına yardımcı olabilecek destek tedavilerini ise şöyle sıralayabiliriz:
- Salgın dönemlerinde kapalı yerlerde fazla uzun kalmamak ve elleri sık sık yıkamak koruyucu olabilir.
- Düzenli uyku, stresten uzak yaşam ve vitaminden zengin meyve sebzeler ile beslenmek vücut bağışıklık direncini arttıracağı için bu tür hastalıklardan korunmanızı sağlar.
- En iyi ve en etkili destek tedavisi istirahattir. Eğer mümkünse yatak istirahati yapılmalıdır.
- Yatarken başınızı yukarıda tutmak geniz akıntısının vereceği rahatsızlığı azaltacaktır.
- Bulunulan ortamın yeteri kadar sıcak olmasına ve iyi havalandırılmasına dikkat edilmelidir.
- Yeteri kadar sıvı alımı son derece önemlidir.
- Boğaz ağrısını gidermek için pastil kullanılabilir.
- Burun tıkanıklığı için tuzlu su ya da okyanus suyu vb. kullanılabilir.
Belirtilere çok dikkat etmek gerekir. Nezle ve soğuk algınlığı gibi enfeksiyonlarun zatürre (pnömoni) gibi ciddi komplikasyonlar eklenmedikçe, hamilelikte bebek açısından bir risk oluşturmaz. Hastalık istirahat ve yukarıda anlatılan diğer tedavi yöntemleriyle en fazla 1-2 haftada kolayca atlatılır. Hapşırmak ve öksürmek bebeğe zarar vermez. Hamilelikte tek başına üst solunum yolu enfeksiyonuna yakalanmak bir risk oluşturmaz. Ancak hamile bir kadın enfeksiyona yakalandığında komplikasyon görülme riski artmaktadır. Hamilelik kişinin bağışıklık siteminin yanı sıra dolaşım ve solunum sisteminde de değişikliklere neden olarak komplikasyonlar açısından daha yüksek risk altında olmalarına yol açar. Ayrıca hamileliğin son dönemlerinde gribe yakalanan bir anne adayının doğum sonrası hastalığını bebeğine geçirme şansı fazladır. Anne adaylarında grip bazen ciddi tablolar oluşturabilir. Ateş uzun süre 38.5 derecenin üzerine çıktığında, soluk alıp vermede güçlük varsa, göğüs ağrısı oluşursa, şiddetli kulak ağrısı, kulaktan akıntı ve kanama olursa, döküntü ve kızarıklık varsa, yoğun öksürük izlenirse mutlaka doktora başvurulmalıdır. Hastalığın tedavisinden çok hastalıktan korunmak önemlidir. Anne adaylarının grip aşılarını yaptırmalarını tekrar tekrar belirtmek isterim.