Rahim ağzı kanserinin önlenebilir bir kanser türü olduğunu belirten Medical Park Ordu Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Sema Ağar Sezgin, “Rahim ağzı kanserinin en büyük risk faktörü HPV virüsüdür. HPV virüse karşı alınan önlemler rahim ağzı kanseri riskini önlemektedir” dedi.

Serviks (rahim ağzı) kanserinin erken evrelerinde genellikle belirti olmadığını dile getiren Medical Park Ordu Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Sema Ağar Sezgin, en erken bulgunun rutin jinekolojik muayenede alınan Pap smear veya HPV test sonucunun anormal olarak çıkması olduğuna dikkat çekti.

EN ÖNEMLİ BELİRTİ İLİŞKİ SONRASI KANAMA

Serviks kanserinin yavaş ilerlediğini, bu nedenle hiç belirti vermeden yıllarca sürebildiğini ifade eden Op. Dr. Sezgin, “Serviks kanseri geliştikçe kadınlarda ortaya çıkan en önemli belirti ilişki sonrası kanamadır. Bunun yanında düzensiz kanama, sulu, pembe, soluk ve devamlı olan vajinal akıntılar görülebilir. Mesane, bağırsaklar, akciğerler ya da karaciğere yayılmış çok ileri düzeydeki serviks kanseri vakalarında ağrı kesicilere kısa süreli cevap veren bel-sırt ağrısı, kemik ağrısı ve kendiliğinden gelişebilen kırıklar, yorgunluk, halsizlik vajinadan istemsiz olarak idrar ve dışkı kaçırmak, bacak ağrısı, iştah kaybı şişmiş ayak ve ayak bilekleri, kilo kaybı görülebilir” diye konuştu.

YÜKSEK RİSKLİ HPV NEDEN OLABİLİR

Serviks kanserinin uzun süren, yüksek riskli HPV enfeksiyonu sonucu oluştuğunu söyleyen Op. Dr. Sezgin, “Aktif cinsel hayatı olan kadınların yarısı yaşam boyu HPV enfeksiyonu ile karşılaşır ancak her HPV enfeksiyonu serviks kanserine ilerlemez. Serviks kanserine yol açabilen yaklaşık 15 HPV tipi yüksek riskli HPV olarak tanımlanır. HPV tip 16 ve 18 dünyada ve Türkiye’de servikal kanserlerle ilişkili en sık görülen iki HPV tipidir” şeklinde konuştu.

RUTİN MUAYANEDE TEŞHİS EDİLİRSE ÖNLENEBİLİR

Rahim ağzı kanserinin yüzde 99.9’una HPV (Human Papilloma Virus) enfeksiyonunun yol açtığını vurgulayan Op. Dr. Sezgin, “Serviks kanserleri servikal intraepiteiyal neoplazi olarak tanımlanan kanser öncesi hastalık döneminden sonra oluşur. Her preinvaziv süreç kansere ilerlemez. HPV enfeksiyonu ile serviks kanseri arasındaki kuluçka evresi yaklaşık 20-25 yıldır. Pap test (smear) veya HPV testleri ile yapılan taramalarda tesadüfen saptanırlar. Hastalık kanser öncesi dönemde saptanırsa tedavi edilerek kansere gidiş önlenir” ifadelerini kullandı.

RİSK FAKTÖRLERİNE DİKKAT

Servikal kanserinin en önemli risk faktörünün HPV teşhisi konulması olduğunu belirten Op. Dr. Sezgin, “Erken yaşta ilişkiye başlamak, partner sayısının çok olması da önemli risk faktörleri arasındadır. Bunun yanı sıra sigara kullanan, bağışıklık sistemi zayıf olan (HIV enfeksiyonu veya bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaç kullanımı gibi), anormal Pap smear sonucu olan ya da kanser öncesi servikal hücre değişiklikleri tanısı öyküsü olan, düzenli Pap test yaptırmayan ve HPV aşısı yaptırmayan kadınların rahim ağzı kanserine yakalanma oranı yüksektir” açıklamasında bulundu.

TARAMA PROGRAMLARIYLA ERKEN TEŞHİS MÜMKÜN

HPV testlerinin önemine dikkat çeken Op. Dr. Sema Ağar Sezgin, rahim ağzı kanserinin teşhis ve tedavisine ilişkin şu bilgileri paylaştı; “Günümüzde HPV testleri rahim ağzı kanseri taramasında yer almaktadır. HPV testi rahim ağzı hücrelerde virüsün tespiti esasına dayanan bir testtir. HPV’nin tespiti erken dönemde rahim ağzındaki kanser öncülü değişikliklere işaret etmekte ve kanser teşhisini kolaylaştırmaktadır. Ülkemizde ulusal kanser tarama standartlarına göre 30-65 yaş grubundaki her kadın 5 yılda bir HPV testi ile taranmakta, pozitif çıkan olgular Pap smear ile tekrar değerlendirilmektedir. HPV testi ve smear alınması son derece basit ve ağrısız işlemlerdir. Anormal Pap smear sonuçları varlığında veya yüksek riskli HPV tipleri saptandığında kolposkopi denilen özel bir yöntemle rahim ağzı büyütülerek ve özel kimyasal ajanlar sürülerek incelenir ve gerektiğinde biyopsi alınır. Böylece kanser öncesi dönemde hastalık saptanabilir.”

ERKEN EVRE TEDAVİYİ KOLAYLAŞTIRABİLİR

Serviks kanseri tedavisinin kanserin evresine göre değiştiğini söyleyen Op. Dr. Sezgin, “Serviks kanserinde temelde üç tedavi yöntemi vardır; cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi. Erken evrelerde cerrahi daha ileri evrelerde kemoradyoterapi tercih edilir” dedi. Rahim ağzı kanserinde erken evrelerde tedavinin daha kolay olduğunun altını çizen Op. Dr. Sezgin, şunları söyledi: “Tedavi şeklini belirlemek için ilk adım serviks kanseri teşhisini doğrulamak ve hangi evrede olduğunu belirlemektir. Serviks kanseri teşhisi serviksten biyopsi almayı gerektirir. Bu biyopsi genellikle poliklinik şartlarında yapılır ve patolog tarafından değerlendirilir. Serviks kanseri evrelemesi, kanserin vücuttaki yayılımını ve serviks dışındaki bir vücut kısmına sıçrama olup olmadığını tanımlamaktır. Serviks kanserinde evreyi belirlemek için ileri tetkikler gerekebilir. Serviks kanseri tanısı koyulan hastalarda tedaviye karar vermeden önce sıklıkla yapılan uygulamalar; jinekolojik ve rektal (makattan) muayane, Pelvik MR ve PetBT çekimi şeklinde özetlenebilir.”

ANNE OLMAYA ENGEL DEĞİL

Erken evre serviks kanserlerinde tümör 2 cm’in altında ve çevre dokulara yayılmamışsa tümörlü kısmın çevre dokularla çıkarıldığını söyleyen Op. Dr. Sezgin, “Bu işlemle rahmin büyük kısmını koruyarak ve onkolojik sonuçları kötüleştirmeden hastalara gebe kalma şansı verilebilmektedir. Serviks üzerindeki herhangi bir cerrahi, gelecekteki gebelikler için erken doğum ve düşük riski yaratabilir. Her hasta için bireysel durumları değerlendirilerek doğru olan tedavi yöntemi seçilmelidir” dedi.

KORUNMAK İÇİN AŞI ÖNEMLİ

30 yaşından itibaren tarama testlerini düzenli bir şekilde yaptırmanın, güvenli cinsel ilişki konusunda eğitim almanın, sigara kullanmamanın, sebze ve meyvelerden zengin sağlıklı beslenmenin rahim ağzı kanseri riskini azalttığının altını çizen Op. Dr. Sema Ağar Sezgin, korunmak için aşının önemine şöyle anlattı: “Günümüzde HPV’nin en çok kanser yapan tiplerine karşı geliştirilen ve koruyuculuğu yüksek olan aşılar mevcuttur. Dünya Sağlık Örgütü rahim ağzı kanserine karşı 9-14 yaşlarındaki kız ve erkek çocuklara aşı yapılmasını önermektedir. 9-14 (14 yaş dâhil) yaş arası 2 doz HPV aşısı tavsiye edilir. 14-26 (26 yaş dâhil) yaş arası ise 3 doz HPV aşısı önerilmektedir.”

ÖNLENEBİLİR BİR HASTALIK

Son olarak rahim ağzı kanserinin önlenebilen bir hastalık olduğunu vurgulayan Op. Dr. Sezgin, “Rahim ağzı kanseri erken teşhis edildiğinde yüzde 100’e yakın bir oranda tedavi edilebilir ve buna bağlı ölüm tamamen engellenebilir. Düzenli rahim ağzı kanseri taraması yaptıran bir kadının rahim ağzı kanserinden ölmeyeceği söylenebilir” diyerek sözlerini sonlandırdı. Haber Merkezi