Gençlik Gelecektir Diyerek Bütün Gençlerin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı Kutluyoruz!

Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı, emperyalistler tarafından işgal edilmiş bir ülkeyi esaretten kurtarmak için atılan ilk adımın tarihi olan 19 Mayıs 1919’un üzerinden 101 yıl geçti. Türkiye halklarının emperyalizme karşı mücadelesinin en önemli simgelerinden birisi olan 19 Mayıs’ın Türkiye gençliğine ‘Gençlik ve Spor Bayramı’ olarak armağan edilmiş olması anlamlı olsa da, Türkiye’de gençlerin eğitim ve çalışma koşulları başta olmak üzere ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğu bilinmektedir.

Gençlik, okuldan çalışma yaşamına kadar bugün birçok sorunla karşı karşıyadır. Eğitimde yaşanan ticarileşme ve özelleştirme politikaları nedeniyle milyonlarca çocuk ve gencimiz hızla eğitim sisteminin dışına doğru itilirken, her yıl yüz binlerce gencimiz çalışma yaşamında işsizlik, güvencesizlik, taşeron çalışma gibi ağır sömürü koşullarıyla karşı karşıya bırakılmakta, iş cinayetlerine kurban gitmektedir. Eğitim düzeyi ne olursa olsun gençlik kitleleri içinde işsizlik oranı hızla artmakta, geçim şartları zorlaşmakta ve gençlerimiz gençliklerini yaşamaktan çok uzak, çarpık düzenin esiri olarak yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Ülke gençliği, yanlış politikalar sonucunda işsizlik ve güvencesizlik batağına mahkûm edilmiştir.

Gençlik Karanlık Bir Geleceğe Mahkum Ediliyor!

Türkiye’de hızla çoğalan üniversiteler, ihtiyaç planlaması yapılmadan açılan bölümler üniversiteden mezun olup işsiz kalan ve hayal kırıklığına uğrayan bir nesil yetiştiriliyor. Gençler mezun olduğu okulla, mesleği ile bağlantılı olmayan işlerde çalışmak zorunda bırakılarak mesleki olarak kimlik kaybına uğratılıyor. Gençlerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda eğitim almaları ve bu paralelde bir hayat sürebilecekleri olanakların oluşturulmasına dair adımlar atılmıyor, politikalar üretilmiyor.

Gençler toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ataerkil yaklaşımların hayatın her alanına yayılması ile derin bir kuşatma altına alınıyor. Güvencesizlik, genç kadınlarda erkeklere göre daha derinden hissediliyor. Bunda da cinsiyet eşitliğini esas almayan istihdam politikaları ve ücretsiz kreş gibi temel sosyal haklardan mahrumiyet, genç kadınları çalışma hayatında daha da kırılgan hale getiriyor.

İstiklal ve Cumhuriyet’in Emanet Edildiği Gençlik Gerici Kalıba Sokulmak isteniyor!

Hal bu iken; en son örneğini  ‘’Kadın-erkek rolleri ve ilişkiler” konusunun tartışıldığı bir televizyon programında, 12-17 yaşındaki kız çocuklarının mükemmel vücutları olduğunu savunup canlı yayında çocuk istismarını meşrulaştırmaya çalışan İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muttalip Kutluk Özgüven, internete düşen görüntülerinde video konferans görüşmesinde yayında olduğunu fark etmeden "Kızların resimlerini de görüyoruz böylece, çaktırma" diyerek tacizi meşru gören Gazi Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Acar ve cebinde listesi hazır Yazar Sevda Noyan ile gördüğümüz bir takım zevat toplumun önüne çıkarılarak gençlerin gelecekleri üzerinde etki edecek hastalıklı sapkın düşüncelerini fütursuzca ileri sürebiliyor.

En son örneğini muhalif görülen meslek odalarını dizayn etmeye kadar varan tutum ile gördüğümüz, sendikal hak ve eylemleri, emeğin ve doğanın talanına itiraz eden gençleri kriminalize eden siyasi anlayışlar gençleri ve toplumu “dayanışma ağlarından” yoksun bırakmayı hedefliyor. Kolektif hak savunusu tahribata uğratılarak, çalışanlar haklarını toplu olarak savunamaz hale getiriliyor ve patronlarının müdahalesine açık hale geliyorlar, yöneticilerle kurdukları ilişkiler ise keyfi ve istismara açık bir mahiyet kazanıyor.

Gençler kamuda iş sahibi olabilmek için, liyakat veya mesleki yeterlilikten ziyade “torpil” ve “kayırmacılığın” esas alındığı, şeffaf işlemeyen bir sistemin kıskacında adeta esir alınıyor.

Gençlik Gelecektir! Geleceğimize Sahip Çıkıyoruz!

19 Mayıs, aynı zamanda gençlik ve spor bayramı olarak kutlanıyor olsa da yıllardır gençlerimiz evde, okulda, üniversitede, iş yerlerinde her türlü baskıcı uygulamalarla karşı karşıya kalmakta, iktidarın dindar nesil yetiştirme politikalarına yedeklenmeye çalışılmaktadır. Bu politikanın sonucu olarak laik ve bilimsellikten uzak bir eğitim politikası dayatılarak itaat ve biat eden bir nesil yetiştirilmeye çalışılmaktadır.

Bugün Türkiye’de her türlü farklılıklarına rağmen gençlerin ortak bir talep içerisinde bulunduğu, kendi geleceklerine güvenle bakabilecekleri bir yaşamı arzuladıkları açıktır. Bu nedenledir ki onlara insanlığın demokratik, eşitlikçi ve evrensel değerlerini özümseyebilecekleri, savaşların olmadığı, halkların özgürlük ve barış duygularıyla bir arada yaşayacağı demokratik bir Türkiye sunabilmek hepimize sorumluluk yüklemektedir.

Eğitim Sen olarak gençlerimizi işsizliğe, yoksulluğa ve yoksunluğa mahkum eden, onların yaratıcılıklarını baskı altına alan, özgürlüklerinin önüne setler ören, şiddetin ve ayrımcılığın içerisine çeken her türlü politika ve uygulamaya karşı mücadele edeceğimizin bilinmesini istiyoruz. Savaşa karşı barışın sesi olan, emek sömürüsüne, emperyalizme, her türlü ırkçı kışkırtmaya ve şiddete karşı tutum alan, duruş sergileyen tüm gençlerin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyoruz.