Sevgili dostlarım Cenabı Hâk Kur’an-ı kerimde şöyle buyurmaktadır: "O, amel bakımından hanginizin daha iyi olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün güç sahibi olandır, çok bağışlayandır. (mülk ayet 2) Başka bir ayette ise: İnsanlar, denenip sınavdan geçirilmeden, “İman ettik” demekle, sınava tabi tutulmadan bırakılacaklarını mı sanıyorlar? (Ankebut 2)
Yüce Allah, yaratmış olduğu her bir varlık için, kendisinin varlığını devam ettirebileceği bir alan meydana getirmiştir. İnsanoğlu için bu dünya hazırlanmış, ona hayatını devam ettirebilmesi için sayısız nimetler verilmiş, Öyle ya İmtihan edilebilmeleri ve dünyalık hayatlarını temin etmek, geçirebilmek için ihtiyaçlarına cevap bulabilecek yaşam alanları oluşturulmuştur. Dünyada can bulan insanlar kısa bir yaşamdan sonra ölümle bu dünya hayatını nihayete erdirecek ve tekrardan hesap vermek için tekrardan dünya ya döndürülecektir. Bu husus Kur'an da şöyle ifade edilir. “Her nefis ölümü tadıcıdır, Sonra bize döndürüleceksiniz.( Ankebut 57)
Bu ayetten şu anlaşılmaktadır: Herkes ölecektir ancak bu ölüm şekilleri farklı farklı olacak bazıları afet yangın deprem kaza vesaire gibi şekillerle Hayat son bulacaktır.
Aziz dostlarım insan hayatı sadece Dünya hayatından ibaret değildir, İnsan yaşantısının asıl yaşam alanı ise, ölümden sonra başlayan ahiret hayatıdır. Dünya hayatının önemi ve anlamı işte bu noktada ortaya çıkmaktadır. Efendimizin sav ifadeleriyle “Allah’ın! Gerçek hayatı sadece âhiret hayatıdır.” (H Şerif)
Dünya hayatında insana verilen her şey dünyada kalıcıdır. İnanın altı şartındandır Öldükten sonra tekrar dirilişe inanmak ve herkesin bu dünya da yaptıklarından hesaba çekileceğine, Ahiret hayatına iman edildiği, ahiret hayatı için gerekli bütün hazırlıkların bu dünya hayatında ne kadar önem arzetmekte olduğu belirtilmekte, Ahiret hayatı için bütün hazırlıklar bu dünyada kazanılmaktadır.
Ebedi hayat olgusu ve sorgulaması zihinlerde canlı tutulursa ve gönülde bu iman bâki kalırsa, Dünya hayatının asıl manası dünya ya niçin gönderilişimizin gerçekten manası ortaya çıkacaktır. Bu dünya hayatı gerçekte bir oyun ve bir oyalanmadan ibarettir. Bu husus Kur'an-ı Kerim'de şöyle ifade edilmektedir: "Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Eğer iman eder kötülükten sakınırsanız, Allah size mükâfatınızı verir. (Muhammet suresi 36)
“Dünya ahiret hayatının tarlasıdır”. Tarlaya ne ekersen onu alırsın, o'nu biçersin. İşte gerçekte yaşanılan bu dünya hayatını nasıl yaşarsan onu ahirette öyle bulursun. Ona göre insanoğlu hem dünyalık ve hem de hem de ahiret için çalışmalıdır. Tabiki Ahiret hayatı bir milim olsun önde olması gerekir.
Her an ölümü ensesinde hisseden bizler, Ölümü hiç düşünmeden, sanki dünyalık ve dünya da hiç ölmeyecek gibi yaşamaya çalışıyoruz.
Sevgili peygamber sav efendimiz "hiç ölmeyecekmiş gibi Dünya için yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış, diyer bir hadiste ise: sizin en hayırlınız dünyası için ahiretini ahiret için dünyasını terk etmeyendir(Kenzül Ummal. C.3.s.238.636).
İnsanların sadece dünyalık, gayesiz ve amaçsız yaşaması, dünyaya tapması, Bir gaflet uykusu ve dünyanın İnsanlara verdiği sarhoşluktur.
Bu dünya da bir gün veya bin yıl yaşasan da gün bugün yarını Allah biliyor. Nuh Aleyhisselam 940 sene yani bin yıl yaşıyor ona soruyorlar ya Nuh bu dünyada Ne gördün Ne işittin, ne anladın anlatır mısınız?
O'da gün bugün yani bu an yaşanılan gündür Ben bunu biliyorum bunu anlatıyorum der
Aradan zaman geçer, çocuğu ölür eşi dizlerini döverek ağlar.
Eşinin yanına varır ona sorar ve derki!
Neden bu kadar kendini tahrif ediyorsun?
Görmüyor musun ya Nuh çocuğum genç yaşta öldü.
Merak edip sorarlar kaç yaşında öldü acaba
Tam tamına 250 yaşında.
Nuh Aleyhisselam şöyle buyurur! Hayatım beni dinler misin?
Ahir Zamanda bir ümmet gelecek en çok 50 60 yıl yaşayacaklar, İbadetlerinin sevabı bire bin verecek ancak fitnesi çok olacak dünyaya tapacaklar buymuşlardır.
Gelin kardeşlerim bir bir gün yaşayan da ölüyor bin yıl yaşayan da ölüyor. Bu dünyaya geliş amacımız bir imtihan içindir. O'da Allah'a kul ve onun resulüne Ümmet olmaktan geçiyor.
Kulluk yaparken Allah her kulunu ayrı ayrı imtihanlardan geçiriyor, İmtihan için gelinen bu dünya her bir birey içim imtihan ayrı cereyan etmektedir. Kimi zenginliğiyle, kimi fakirliğiyle, kimi evlatlarıyla, kimi eşiyle, ana-babasıyla, kimi hastalıkla, kimi kaza ve bela ve en zoru olsa gerek, Allah bu millete bir daha tekrarını yaşatmasın inşallah. Şuan yaşanılan 10 ilimizi kapsayan depremlerle ve başka nice imtihan şekilleriyle Allah kulunu imtihan etmektedir.
Bu dünyada herkesin İmtihan olma şekli ayrı ayrı olsa da imtihanlar da başarılı olma şekli ve önemlisi sabırdır.
Kur’an-ı Kerîm’de yetmiş küsur yerde sabırdan bahsedilmektedir. Kıymetli dostlarım imtihanın zorluğunu hafifletecek olan, başarının anahtarı, Sabırlı olmaktan geçmektedir. İmtihanlar hayatın bir gerçeği olsa da bu imtihanlara karşı takınacağımız tavır, şekil ve sabır çok önemlidir.
Türkiye'mizin Güneydoğu ve Akdeniz bölgelerinde ki 10 ili kapsayan ve meydana gelen depremlerde evinden malından, en zoru yakınlarını kaybeden imtihanları kabullenmesi çok zor olmakla birlikte, Değerli dostlarım şu çetin geçen kış günlerinde bu depremzedelere el uzatma zamanıdır.
Atalarımız ne güzel ifade etmiştir: “El ele vermeyince taş yerinden oynamaz demişler.
Haydi, Türkiye’m iyilik etme, yardım elini uzatma vaktidir. El ele gönül gönüle vererek ülkemizin geçtiği bu zor günlerde yaraları sarma hep birlikte kucaklaşma vaktidir.
Ancak bu yardımlar yapılırken bir noktayı da belirtmek gerekiyor. Yapacağınız yardımlarınızı mutlaka ama lütfen devletin açtığı hesaplara Kızılay, afat, Veya DEPREM yazıp 5601'e SMS göndererek destek verilebilir bagis.tdv.org adresinden online bağış yapabilirsiniz.
Aman çok dikkatli olalım. Neden diyenlere cevaben, Depreme yardım adı altında açılan çok sayıdaki sahte hesaplara daha önceleri şahit olduk ve de hâlâ olmaktayız.
Birde değerli dostlarım yapılacak yardımlar kaymakamlık veya valilik eliyle yaparlarsa daha isabetli olur. Nedeni orada neye ihtiyaç olduğu konusunda onların bilgileri var. Bölgedeki görevli arkadaşlarımızdan aldığımız bilgilerde bunu doğrulamaktadır.
En çok ihtiyaç duyulan nakdi yardım, su, ekmek, hazır konserve, kuru gıda ve çocuk bezi olduğunu ifade etmektedirler.
Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir seferberlik var. Allah bu aziz milletimizi ve bizleri hep beraber merhametiyle bu imtihanı kazanmayı nasip eylesin inşallah.
Sözün bittiği yer olsa gerek! Yüce Rabbimden bu depremde hayatını kaybeden enkaz altında kalan ölen kardeşlerimize rahmet, yakınlarına sabır, Yaralı kurtulan kardeşlerimize şifalar diliyorum.
Türkiye'm geçmiş olsun başın sağ olsun. Selam ve dualarımla. Hüseyin Deniz