İsraf: Gereksiz ve ölçüsüz harcamaktır. Savurganlık: Bir insanın, malını cömertlik sınırlarını aşarak, aşırı bir şekilde harcaması, israf etmesi demektir. Dinimizde abes, lüzumsuz şeyleri yapmak, caiz değildir.

Bizler israfı her ne kadar çeşitlerinden bahsetsek de mesela: Suyun fazla akıtılması, ekmeğin israf edip çöpe atılması, sebze meyvenin israfı, yemek yerken kanaatsız davranarak fazla söylenmesi neticesinde artıkları veya pastanın yarısının yenip yarısının çöpe atılması olarak görüyorsak da asıl israf gereksiz ve yersiz harcanan her şey için söylenebilir. Biz buna savurganlık diyoruz.

Savurganlık: Bir insanın, malını cömertlik sınırlarını aşarak, aşırı bir şekilde harcaması, israf etmesi demektir. Dinimizde abes ve lüzumsuz şeyleri yapmak, caiz değildir. Yaklaşmakta olan,14 Şubat sevgililer günü kutlaması, Avrupalı olma özentisi haline dönüştürülmüş olup, Savurganlık sınırları aşılarak yapılan gereksiz harcamalardır.

Dünya sevgililer gününün, Dinimizde ve örf ve adetlerimizde yeri olmadığı halde sevgililer günü olarak kutlanmasıdır. Memleketimizde bunca aç, susuz yetim, öksüz, dul, yoksul varken israf ve yersiz harcamaların yapılması. Hepsinden önemlisi de faydalı bir şeyle meşgul olmamak, zamanı boşa harcamaktan yapmacık, gerçek olmayan başka bir şey değildir. Kim sevginin bir gün olduğuna inanarak Hayat arkadaşına, çocuklarının annesine böyle bir sevginin olduğuna inandırabilir. Evlenmenin ilk adımı, Nikahlanmada bir ömür boyu sevgiden söz etmişken nasıl olurda bunun aksine, sevgiye sınırlama getirebiliriz. Bu ve bunun gibi kutlamaların yersiz, Boş yere zaman harcamaktan başka bir şey değildir.

Eğer dünyadaki herkesin boşa harcadıkları para, zaman, enerji ve emek hesaplansa, dünyada açlık ve yokluk içinde kıvranan milyonlarca insanın ihtiyaçlarına kâfi gelebilecek zarûri meta üretilebilirdi.

Zarûri ihtiyaçlardan fazla harcamak; serîatin haram ettiği şeylere yönelmek, nefs ve şehvetin isteklerini yerine getirmek, gaflet ve saygısızca harcamak ifrat derecede bir israftır. Kulluk görevini yerine getiremeyecek kadar vücudun zarûrî ihtiyaçlarını kısmak da tefrit sayılacak bir israftır. Müsrif, müsrifler, israf vb. kavramlar, Kuran-i Kerim`in değişik ayet ve surelerinde değişik anlamlarda kullanılmıştır. Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurur: "Çardaklı ve çardaksız üzüm bağlarını, tatları ve yemişleri muhtelif hurmaları, hububati (tahılları), zeytinleri, narları, birbirine hem benzer hem de benzemez bir halde meydana getiren Allah'tır. Her biri mahsul (ürün) verdiği zaman mahsulünden yiyin. Hasat (devşirme) günü de hakkını (zekât ve sadakasını) verin; israf etmeyin, şüphesiz Allah israf edenleri sevmez" (el-En'am: 6/141).

İsrafin zararlari, israf edenlerin şeytana, Firavun’a ve Hazreti Lut’un kötü kavmine benzetilmesi ve Allahü teâlânin bunlari sevmemesi ve bunlara sefih demesi ve ahirette azap çekmeleri, dünyada aşağı, muhtaç duruma düşmeleri ve pişman olmalarıdır. İsrafın kötü olmasının birinci sebebi, malın kıymetli olmasıdır. Mal, Allahü teâlânin verdiği bir nimettir. Ahireti kazanmak, mal ile olur. Dünya ve ahiret, mal ile intizam bulur, rahat olur. Hac, cihad sevabı mal ile kazanılır. Bedenin sihhati, kuvvet bulması, mal ile olur. Başkasına muhtaç olmaktan insanı koruyan maldır. Sadaka vermek, akrabayı dolaşmak, fakir fukara, garip gureba, evsizleri ve Dul, yetim, öksüzün imdadına yetişmek mal ile olur. Mescitler, okullar, hastaneler, yollar, çeşmeler, köprüler yaparak insanlara hizmet de mal ile olur. Peygamber efendimiz (İnsanların en iyisi, onlara faydası çok olandır) buyuruyor (Kudai). İnsanlara yardım etmek için çalışıp para kazanmak, nafile ibadet etmekten daha çok sevaptır. Cennetin yüksek derecelerine mal ile kavuşulur. Mal kıymetli olunca, onu israf etmek elbette kötüdür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: Allahü teâlâ, bir kuluna mal ve ilim verir. Bu kul da haramlardan sakınır, akrabasını dul, yetim, öksüzü, yoksulu, evsizi sevindirir, malından hakkı olanları bilip verir ise, Cennetin yüksek derecesine kavuşur.

Son olarak peygamberimiz bir hadislerinde:kıyamet günü insanlar beş şeyden hesaba çekilecektir:

"Ömrünü nerede tükettiğinden,Gençliğini nerede nerede nasıl geçirdiğinden,malını nereden kazanıp,nereye harcadığından,ilmi ile ne kadar amel edip etmediğinden"hesaba çekilmeden bırakılmayacak tır.(Tirmizi/kıyame.1) buyurmaktadır.

Saygı ve muhabbetlerimle.

Hüseyin Deniz.