Son on yılda Türkiye, fındık ihracatından toplamda yaklaşık 21 milyar dolar kazanarak dünya liderliğini elinde tutmayı başardı.

Ancak, bu büyük başarıyı gölgeleyebilecek önemli bir sorun gündemde: kahverengi kokarca (Halyomorpha halys). Çin’den başlayarak Avrupa ve Karadeniz’e kadar yayılan bu zararlı böcek, fındık üretimini tehdit ediyor. Türkiye’nin fındık ihracatında elde ettiği ekonomik katkının yanında, bu zararlıya karşı mücadeledeki eksiklikler üreticileri ve ülke ekonomisini zorluyor.

Kahverengi Kokarca: Nasıl Tehdit Ediyor?

Kahverengi kokarca, bitkilerin özsuyunu emerek meyve ve yaprakların gelişimini engelliyor. Bu durum fındıkta kararma, küçülme ve kalite kaybına neden oluyor. Sadece verimi değil, aynı zamanda ürünün ihraç edilebilirliğini de etkileyen bu zararlı, hem iç hem de dış pazarda sorunlara yol açıyor. Özellikle dünya pazarında Türkiye’nin liderliğini koruması için kalite kaybına tahammülü olmadığını belirten uzmanlar, hızlı ve etkili bir mücadelenin şart olduğunu vurguluyor.

Karadeniz’de Yayılım Hızlanıyor

Kahverengi kokarca tehdidi, Türkiye’nin özellikle Karadeniz Bölgesi’nde yoğunlaşıyor. Üreticiler, böceğin etkilerini yaygın şekilde hissetmeye başlamış durumda. Böcek, sadece fındık ağaçlarını değil, aynı zamanda mısır, sebze ve meyve gibi diğer tarımsal ürünleri de etkileyerek üreticilere çifte zarar veriyor. Bu nedenle kahverengi kokarca, sadece bir fındık zararlısı olarak değil, bölgesel tarımı tehdit eden büyük bir sorun olarak değerlendiriliyor.

Ekonomi ve Tarım İçin Bütüncül Yaklaşım Gerekli

Ekonomi köşe yazarı Gizem Bursa, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, kahverengi kokarca tehdidinin Türkiye’nin dünya fındık piyasasındaki liderliğini riske attığını belirtiyor:

“Türkiye, kaliteli üretim ve yüksek ihracat hacmiyle dünya fındık pazarının lideri. Ancak kahverengi kokarca gibi zararlılar, bu kaliteyi doğrudan tehdit ediyor. Bu zararlının etkilerini azaltmak ve yayılmasını önlemek için üreticilerin yalnız bırakılmaması şart.”

Bursa, kahverengi kokarcaya karşı mücadelede çiftçilerin bilgilendirilmesi gerektiğini ifade ederek, feromon tuzakları ve biyolojik mücadele yöntemlerinin önemine dikkat çekiyor. Bu yöntemlerin çevre dostu ve etkili olduğunu belirten Bursa, zararlının kimyasal ilaçlar yerine doğal yöntemlerle kontrol altına alınmasının hem ekosistemi koruyacağını hem de ürün kalitesini artıracağını söylüyor.

Feromon Tuzakları ve Biyolojik Mücadele

Uzmanlar, kahverengi kokarca ile mücadelenin teknolojik ve biyolojik yöntemlerle yapılmasını öneriyor. Feromon tuzakları, zararlıları çekip yakalayarak, kimyasal ilaç kullanımını azaltmayı hedefleyen bir yöntem olarak öne çıkıyor. Bunun yanı sıra, biyolojik mücadele kapsamında zararlının doğal düşmanlarının kullanılması, çevreye zarar vermeden üreticilere etkili bir çözüm sunuyor. Ancak bu yöntemlerin başarılı olabilmesi için çiftçilere eğitim verilmesi büyük önem taşıyor.

Devlet ve Sektör İş Birliği Şart

Fındık üretiminin korunması için devlet, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün ortak hareket etmesi gerektiği belirtiliyor. Eğitim programları, finansal destek ve teknoloji transferi gibi mekanizmaların oluşturulması, çiftçilerin bu yeni yöntemleri doğru bir şekilde uygulayarak daha sağlıklı ve verimli üretim yapmalarını sağlayabilir. Bu süreçte yalnızca devletin değil, aynı zamanda sektör temsilcilerinin de aktif bir rol üstlenmesi gerekiyor.

Türkiye’nin Liderliği Tehlikede mi?

Son on yılda fındık ihracatından 20 milyar 789 milyon dolar kazanan Türkiye, dünya fındık piyasasında tartışmasız bir lider. Ancak kahverengi kokarca tehdidi, bu liderliği tehlikeye sokabilecek kadar ciddi bir sorun. Üretim ve kalite kayıpları, Türkiye’nin uluslararası pazardaki rekabet gücünü olumsuz etkileyebilir. Bu durum, sadece tarımsal üretimi değil, aynı zamanda ülke ekonomisini de derinden etkileyebilir.

Mücadele Zamanı

Türkiye’nin fındık üretimindeki gücünü koruyabilmesi için kahverengi kokarcaya karşı zaman kaybetmeden harekete geçilmesi gerekiyor. Üreticilere sağlanacak destek, eğitim ve teknolojik yöntemlerle bu zararlıyı kontrol altına almak mümkün. Türkiye, bu tehditle başa çıkarak hem üreticilerini hem de dünya pazarındaki lider konumunu koruma şansına sahip. Bu mücadelede başarı, yalnızca tarımsal üretimin değil, aynı zamanda ekonominin geleceği için de büyük bir önem taşıyor.

Kaynak: Haber Merkezi