Türk Dil Kurumu (TDK) ve Ankara Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen "2024 Yılının Kelimesi" oylamasında 1 milyon kişinin katılımıyla belirlenen kelime "kalabalık yalnızlık" oldu. Günümüz dünyasında bireylerin hem fiziksel hem de dijital kalabalıklar içinde hissettiği soyut yalnızlık duygusunu ifade eden bu kavram üzerine Psikolog Büşra Avcı ile detaylı bir sohbet gerçekleştirdik.
Kalabalık Yalnızlık Nedir?
Psikolog Büşra Avcı, “kalabalık yalnızlık” kavramını şöyle açıklıyor:
“Günümüz toplumunun en önemli problemlerinden biri, sosyal çevremizde ya da iş ortamımızda çok fazla insanla etkileşim halinde olmamıza rağmen bu kişilere derin bir bağ ile bağlı hissetmememizdir. Sohbetlerimiz ve iletişimlerimiz yüzeysel olduğu için anlamlı dostluklar ve güçlü arkadaşlıklar kuramıyoruz. Çevremiz kalabalık ama birey olarak yalnızız.”
Bu yalnızlığın özellikle dijital çağın bir getirisi olduğuna vurgu yapan Avcı, sosyal medya ve dijital platformların, bireylerin yalnızlık algısını daha da pekiştirdiğini belirtiyor.
Kalabalık Yalnızlığı Tetikleyen Unsurlar
1. Sosyal Medyanın Rolü
Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla insanlar, iletişimde daha kolay ve hızlı hale gelse de bu iletişim büyük ölçüde yüzeysel kalıyor. Avcı, sosyal medyanın yarattığı illüzyon hakkında şunları söylüyor:
“Bir sosyal medya fotoğrafıyla binlerce kişiye ulaşabiliyoruz. Ancak bu kişilerin kaçıyla anlamlı bir bağ kurabiliyoruz? Kahve içmek istediğinizde ya da derdinizi paylaşmak istediğinizde telefonu çevirebileceğiniz kişi sayısı genellikle bir ya da iki kişiyi geçmiyor. Bu, kalabalık yalnızlığın en belirgin örneklerinden biridir.”
2. Eleştirilme ve Rezil Olma Kaygısı
Sosyal medya, bireylerin hem kendini ifade etme alanı hem de eleştirilme kaygısı taşıdığı bir platform haline geldi. Özellikle genç nesil, sosyal medyada kötü bir anın binlerce kişiye yayılabileceği korkusuyla yüzleşiyor. Bu durum, bireylerde hem benlik algısını zedeliyor hem de sosyal kaygıları artırıyor.
Avcı, bu durumu şu sözlerle özetliyor:
“Sosyal medya üzerinde tanıdığımız ya da tanımadığımız insanlar, bizi eleştirme hakkını kendilerinde bulabiliyor. Bu eleştiriler, bireyin kendine olan saygısını ve güvenini ciddi şekilde etkiliyor. Özellikle gençlerde toplum önünde konuşma korkusu ve yetersizlik hissi bu yüzden daha yaygın hale geldi.”
3. Yüzeysel İlişkiler
Modern dünyada insanların sosyal çevreleri genişlese de bu ilişkiler genellikle yüzeysel kalıyor. Bu durum, bireylerin derin duygusal bağlar kurmasını zorlaştırıyor. Psikolog Avcı, “İnsanlar, gerçek hayatta paylaşım yapabilecekleri konu ve kişileri bulmakta zorlanıyor. Bu da iletişimi daha da sınırlı hale getiriyor” diyor.
4. Psikolojik Sorunlar
Sosyal kaygı bozukluğu (sosyal fobi) gibi psikolojik rahatsızlıklar, bireylerin iletişim kurmasını zorlaştırıyor ve kalabalık yalnızlık hissini artırıyor. Avcı, “Kişiler kendini ifade etmek istiyor ama psikolojik engeller nedeniyle geri çekiliyor. Bu, daha fazla yalnızlık hissine yol açıyor” diye ekliyor.
Kalabalık Yalnızlık ile Başa Çıkma Yolları
1. Bireyselliği Kabul Etmek
Avcı, bireylerin öncelikle yalnızlığın her zaman kötü bir şey olmadığını anlaması gerektiğini vurguluyor:
“Yalnızlık, bazen bireyin kendini dinlemesi ve yeniden enerji toplaması için bir fırsattır. Ancak birey, bu yalnızlık halini kendine zarar verecek bir boyuta taşıyorsa mutlaka destek almalıdır.”
2. Psikolojik Destek Almak
Sosyal anksiyete gibi psikolojik rahatsızlıklar yaşayan bireylerin profesyonel yardım alması gerektiğini belirten Avcı, “Eğer toplum içinde konuşmaktan çekiniyor, eleştirilme veya rezil olma kaygısı taşıyorsanız bir uzmandan destek almak önemlidir” diyor.
3. Anlamlı İlişkiler Kurmaya Çalışmak
Avcı, bireylerin daha derin ve anlamlı bağlar kurmaya odaklanması gerektiğini belirtiyor:
“Yüzeysel ilişkiler yerine, duygusal derinliği olan dostluklar inşa etmek kalabalık yalnızlık hissini azaltabilir.”
4. Dijital Detoks Yapmak
Sosyal medya kullanımının kısıtlanması, bireyin yalnızlık hissini azaltabilir. Özellikle gençler için sosyal medyayı bilinçli ve kontrollü kullanmanın önemi büyüktür.
Ailelere Tavsiyeler
Genç neslin sosyal medya etkisinden korunması gerektiğini belirten Avcı, ailelere şu önerilerde bulunuyor:
- 15 Yaş Altındaki Çocuklar: Sosyal medya kullanımı mümkün olduğunca sınırlandırılmalı veya engellenmelidir.
- 15 Yaş Üstü Gençler: Çocuklarla güçlü bir iletişim kurulmalı, onların yaşadığı duygusal problemler anlayışla karşılanmalıdır.
Sonuç: Kalabalık Yalnızlık Kader Değil
Kalabalık yalnızlık, dijital çağın bir sonucu olarak her geçen gün artıyor. Ancak bireyler, yalnızlığın bir sorun olmaktan çıkıp fırsata dönüşebileceğini fark ettiklerinde, bu durumla baş etmek daha kolay hale geliyor. Derin ve anlamlı ilişkiler kurmak, sosyal medyanın olumsuz etkilerinden korunmak ve gerektiğinde profesyonel destek almak, bireylerin daha sağlıklı bir psikolojik duruma ulaşmasına yardımcı olabilir.
Kalabalık yalnızlıkla mücadele etmek için ilk adım, bu durumun farkına varmak ve gerekli önlemleri almaktır. Unutmayın, yalnızlık kader değildir; bilinçli adımlarla üstesinden gelinebilir.