Aşıların insanlık tarihinin en etkili ve faydalı buluşudur. Zayıflatılmış veya ölü virüslerden hazırlanmış aşıların bize hastalık başlamadan önce ihtiyacımız olan süreyi kazandırarak savunma hücrelerimizi uyarıp vücudumuzun gerekli silahları hazırlamasını sağlar.
Aşı karşıtlığı kızamık salgınını tetikledi
Aşı karşıtlığı sadece ülkemizin sorunu değildir. Aşıyı reddetmek sonucunda Avrupa'da bile yıllardır görülmeyen kızamık salgınları yeniden patlak vermeye başlamıştır. Kızamık deyip geçmeyin; Amerika yerlilerinin neredeyse kökünü kazıyan bu hastalık 80’li yıllarda yılda 2,6 milyon ölümden sorumluyken son yıllarda dünya çapında aşı kampanyalarıyla ölümler yüzde 90'nın üzerinde engellenmiştir. Günümüze benzer şekilde çocuk felci aşılarının kısırlık yapacağına dair olumsuz propagandalar 40 yıl önce de bazı çevrelerce yapılmış, ülkemizdeki yaygın aşılama faaliyetleri sonrasında çocuk felcinin kökü kazınırken, nüfusumuz neredeyse 2 kat artmıştır.
Bağışıklık için 14 gün geçmeli
İmmün sistemimizin virüsleri tanıyıp yanıt verinceye kadar maalesef birçok kişinin mücadeleyi kaybetti. Zayıflatılmış veya ölü virüslerden hazırlanmış aşılar ihtiyacımız olan süreyi ve silahları hastalık başlamadan önce savunma hücrelerini uyararak bizlere kazandırır. Ülkemizde kullanılan Coronavac aşısıyla ilgili yüzde 50-91 aralığında farklı koruyuculuk rakamları bildirilmesine rağmen eldeki veriler aşının yüksek oranda ağır hastalıktan koruyuculuğunun olduğu yönündedir.
Aşılara bağlı ciddi yan etkiler ve alerjik reaksiyonlar çok nadirdir!
Aşılara bağlı ciddi yan etkilerin ve alerjik reaksiyonların çok nadir görüldü. Aşılandıktan sonra alerjik yapımız ve ilaç alerjilerimiz olsa bile problem yaşamama ihtimalimiz çok yüksektir. Özellikle Brezilya'da koruyuculuğun düşük çıkması çalışmanın büyük oranda sağlık çalışanları üzerinde yapılması sonucunda açıklandı. Sağlık çalışanlarının yoğun enfeksiyon tehdidi altında olması, semptomsuz ve hafif semptomlu hastalara sık PCR bakılması da sonuçları etkiledi. Türkiye'deki yüksek koruyuculuk oranı ise katılımcı sayısının azlığına bağlandı. Üretici firmanın Faz 3 çalışmaları sonuçlarını açıklamaması yüzünden ülkelerin kendi çalışmalarını açıklaması kamuoyunda tereddütlere yol açtı. Pandeminin sönmesi için toplumun yüzde 65'inin virüse karşı bağışıklık kazanması gerektiğinden bahsedilirken şimdilerde yüzde 90 oranları telaffuz edilmeye başlanmıştır. Ancak unutulmamalı ki, yaşadığımız 2. dalga sonrasında hasta sayısının ulaştığı seviye, 3. ve 4. dalgayı yaşamaya tahammülümüz kalmadığını göstermektedir.
Aşının içeriğinde yumurta ve jelatin yok!
Artık aşılarda koruyucu olarak civa kullanılmamaktadır. Aynı zamanda hayvansal jelatinin (domuz kaynaklı) ve yumurtanın Coronovac'ta kullanılmadığı açıklanmıştır. Üretim safhasında kullanılan alüminyum ve formaldehit gibi katkı maddelerinin kat ve kat fazlasını zaten doğal çevreden ve gıdalardan alıyoruz. Aşılara yönelik bu endişelerle alakalı Türk Tabipler Birliği hiçbir şüphe bırakmayan açıklamalarda bulunmuştur. Aşılara bağlı ciddi yan etkiler ve alerjik reaksiyonlar çok nadirdir. Bu oranın zayıflatılmış mevcut aşıda milyonda bir, mRNA aşılarda yüz binde bir olduğu düşünülmektedir. Alerjik yapımız ve ilaç alerjilerimiz olsa bile problem yaşama ihtimalimiz çok düşüktür. Pandemide herkesin iki görevi vardır; hasta olmamak ve hastalığı yaymamak. Maske, mesafe, sosyal izolasyon ile bir yere kadar bu sağlanabilir. Özet olarak elimizde güvenli ve etkili bir aşı vardır. Öyleyse ‘Haydi büyükler aşıya’ diyorum.