Günümüzde teknolojinin gelişmesi ve paranın farklı kültürlerde farklı biçimlere bürünmesinden sonra Bitcoin ve kriptopara denilen kavramlar ortaya çıkmıştır. Bitcoin; herhangi bir otorite, devlet, resmi kuruluş veya banka ile ilgisi olmayan ilk dijital kriptoparadır. Kriptopara ise şifreleme anlamına gelen kriptografiye dayanmakla birlikte, kriptografi terimi köken olarak Yunanca gizli anlamına gelen kryptos ve yazmak anlamına gelen graphien kelimelerinden türetilmiştir. Bitcoin yapısı itibariyle açık kaynak kodlu bir yazılımdır. Kamuya açık halde bulunan Bitcoin yazılımının kaynak kodları, başka yazılımcılar tarafından geliştirilerek yeni kriptoparalar üretilmiştir. Sonuç olarak “kodlanmış para” anlamına gelen dijital para günümüzde firmalar ve yatırım borsaları tarafından değerlendirilmeye başlanmıştır.
Bitcoin, madencilik denilen bir sistem sayesinde üretilmekte ve para transferleri de madencilik aktivitesi sonucunda gerçekleşmektedir. Madencilik yaparak Bitcoin transferlerini dolayısıyla Bitcoin üretimini sağlayan kodları yazan yazılımlara ise madenci denmektedir. Bir alıcıdan diğer bir alıcıya Bitcoin transferi gerçekleştirirken ortaya çıkan sistematiksel bir problemin çözüme ulaşması için madenciler yani yazılımlar yarışmaktadır. Bu yarış sonucunda problemin çözümünü ilk bulan yazılım Bitcoin ödülünü kazanmaktadır. Amaç ise yarıştırılan yazılımlar vasıtasıyla üretimin gerçekleştirilerek Bitcoin talebini arttırmaktır.
Ulusal merkez bankaları aracılığıyla ihraç edilen geleneksel paralara rağmen, Bitcoin herhangi bir merkez bankası tarafından arz edilmemektedir. Geleneksel paralarda elektronik transfer sağlanırken bir aracı kurum gerekmekte, yapılan işlemler tek bir merkezden yürütülmektedir. Ancak Bitcoin ve sahip olduğu Blockchain (blok-zincir anlamına gelmektedir) teknolojisi, tek bir merkez kavramının dışına çıkarak transfere ilişkin tüm veriyi dağıtılacak şekilde kendi ağına dahil olan bütün bilgisayarlarda tutmaktadır. Bu anlamda Bitcoin, sahip olduğu merkezci yapısı ve bu yapının tamamen kriptografik yöntemlerle sağlanması sayesinde ekonomistler tarafından ekonomik ve global bir devrim niteliği olarak görülmektedir.
Bitcoin, sahip olduğu Blockchain teknolojisi ile kriptografi kullanarak para transferi yapan kişilerin kimliğini gizli tutmaktadır. Burada Bitcoin sisteminde kişisel verilerin korunduğunu ve herhangi bir hak ihlaline imkân vermediği görülecektir. Cüzdan olarak adlandırılan rakam ve harflerden oluşan karışık dizelerde geleneksel bankacılık sistemlerindeki hesap numarasına benzeyen sistemde tutulan Bitcoinler, transfer edilmek istendiğinde bir başka cüzdana aktarılmaktadır. Yapılan transferlerin tamamına ilişkin bir kayıt tutulmakta ve bu kayıtlar kamuya açık bir şekilde paylaşılmaktadır. Bu haliyle Bitcoin’in sağladığı gizlilik ancak belirli bir seviyededir. Özetle, transferi yapan kişilerin kişisel bilgileri gizli tutulsa da yapılan transfer işlemleri aleni olduğundan transferlerin miktarları gizli tutulmamaktadır.
Bitcoin ve kriptoparalar ilk ortaya çıktığından bu yana birçok hukuki görüşü barındırmaktadır. Bitcoin’in aleniliği, şeffaflığı ve kolayca uygulanması sebebi ile hukuki birçok ihtilafa sebep olabileceği düşünülmektedir. Finansal suçlar, uyuşturucu, silah satışı, fidye, kara para aklama, çocuk pornografisi gibi ceza hukuku bakımından tehlikeli bir araç haline gelmiştir.
Uluslararası anlamda Bitcoin’in kullanımına bakıldığında, Amerika Birleşik Devletleri’nde Bitcoin e-ticaret sitesinde uyuşturucu satışı yapılması hususunda bir araç haline gelmiş ve ödemeler ise Bitcoin ile yapılmaktadır. Özellikle uyuşturucu kullanımının yaygın olduğu Amerika’da Bitcoin aracılığı ile internet üzerinden uyuşturucu satın alımı birçok tartışmaya sebebiyet vermiştir.
İngiltere’de ise Bitcoin’in çocuk pornografisi kullanımında bir araç olarak kullanıldığı görülmektedir. Ayrıca yine birçok ülkede Bitcoin talep edilmesi suretiyle fidye aracılığı olarak kullanıldığı da görülmektedir. Bir zararlı yazılım programının Bitcoin ile fidye isteyerek birçok firmayı ve ülkeleri oldukça büyük zararlara uğratması Bitcoin’in finansal suçlarda tehlikeli bir araç olarak kullanıldığını da göstermektedir.
Bitcoin, sanılanın aksine ülkemiz hukukunda elektronik para değildir. Elektronik para, 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun51’un 3/ç maddesinde şu şekilde tanımlanmıştır; “Elektronik para ihraç eden kuruluş tarafından kabul edilen fon karşılığı ihraç edilen, elektronik olarak saklanan, bu Kanunda tanımlanan ödeme işlemlerini gerçekleştirmek için kullanılan ve elektronik para ihraç eden kuruluş dışındaki gerçek ve tüzel kişiler tarafından da ödeme aracı olarak kabul edilen parasal değer”.
Bu görüşten hareketle, ülkemiz mevzuat sisteminde Bitcoin’e ilişkin herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Türkiye’de yasal düzenlemenin mevcut olmayışı dolayısıyla Bitcoin kullanımının suç teşkil edip etmediği noktasında ceza hukuku anlamında hukuki tartışmalar mevcuttur. Türk Ceza Kanunumuzda bulunan ve yargı makamlarınca uygulanan “suçta ve cezada kanunilik ilkeleri” gereğince, kanunla yasaklanmayan ve cezası gösterilmeyen bir eylemin icrası engellenememekte ve yaptırıma tabi tutulamamaktadır. Bu durumun yasal sebebi ise Anayasa’mızda bulunan ve devletin temel ilkelerinin düzenlendiği 2. Madde ile temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlandırılabileceğine ilişkin 13. Madde ve suçta ve cezada kanunilik ilkelerine ilişkin düzenlemenin yer aldığı 38. Maddedir.
Ceza hukuku anlamında başka bir durum ise Bitcoin ve kriptoparaların bir suç aracı olup olamayacağı hususudur. Bu hususlar ise; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ve 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun ile ele alınmıştır. 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun m. 2/c’de “fon” şu şekilde tanımlanmıştır; “Para veya değeri para ile temsil edilebilen taşınır veya taşınmaz, maddi veya gayri maddi her türlü mal, hak, alacak ile bunları temsil eden her türlü belgeyi…” Böylece, ilgili kanunda yer alan fon tanımına Bitcoin ve diğer kriptoparaların da dâhil olduğu yorumlanabilmektedir. Bu iki aracın bir terör örgütüne fon sağlamak şeklinde kullanılması durumunda “terörü finanse etmek” şeklinde bir suçun işlenmesine sebebiyet vereceği aşikardır.
Bir diğer husus ise Bitcoin ve diğer kriptoparaları, suçtan ötürü elde ettiği malvarlığını aklamak için (kara para aklama suçu) kullanan kişi veya kişiler hakkında da TCK m. 282’de düzenlenen “Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama” suçunun hukuki boyutudur. Bitcoin veya kriptopara cinsi kullanarak bir suçtan elde edilen kara parayı aklayan kişiler 3 ile 7 yıl arasında hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılmaktadır.
Vergi hukuku bakımından ise; Bitcoin ve kriptoparalar değerlendirildiğinde herhangi bir yasal düzenleme mevcut değildir. Bu sebeple de bu araçlar üzerinden de vergilendirmenin yapılması hukuken mümkün değildir. Vergide kanunilik ve belirlilik ilkeleri gereğince kişilerin Anayasa’mız tarafından korunan mülkiyet haklarına getirilmiş bir sınırlandırma anlamına gelen verginin kanunlar ile konulması gerekmektedir. Nitekim vergi hukukunun temel ilkelerinden olan kıyas yasağı ve belirlilik ilkesi demokratik hukuk devletlerinin bir gereği olup, vergilendirmede keyfiliğin önlenmesi amacını da gütmektedir. Yine farklı bir husus olarak, hukuk devletlerinde hukuki güvenlik ilkesinin zarar görmemesi dolayısıyla vergilerin geriye yürümezliği söz konusudur. Dolayısıyla olası vergisel düzenlemede, Bitcoin’e ilişkin kanunda tanımlama yapılmadan ve geriye yürümezlik ilkeleri gözetilmeden, bireylerin mülkiyet haklarının sınırlarını ihlal edecek Bitcoin ve diğer kriptoparalara ilişkin vergilendirilmelerinin yapılması hukuken mümkün değildir.
Sonuç olarak; Bitcoin ve kriptoparalara ilişkin yasal düzenlemelerin mevcut olmaması kötü niyetli kullanımların önünün kesmemekte ve bu fiilleri bir cezai yaptırıma tabi tutmamaktadır. Bitcoin ve kriptoparaların yasal olarak düzenlenerek hem bireylerin hem şirketlerin hukuku gözetilmelidir. Bitcoin ve kriptopara işlemi yapan firmalar, kanunlarla denetim altına alınarak standartlar getirilmeli, gerektiği takdirde bu firmalar vasıtasıyla elde edilen gelirler vergilendirilmelidir. Böylelikle “elektronik güven” ortamı tesis edilerek haklar ve hürriyetler güvence altına alınacak ve dijital ortamda ekonomik hak ihlalini engelleyecektir.