“Sürekli yorgunum”, “Kendimi her gün bitkin hissediyorum”, “Dinlendiğim halde yine de halim yok”… Bu ve benzeri yakınmalardan muzdarip çok sayıda insan var. Üstelik bu bazen aylar boyunca sürebiliyor. Hayat kalitesini düşürerek kişinin yaşamını olumsuz etkileyen halsizlik durumunun sebebi kronik yorgunluk olabilir.
Yorgunluk ve halsizlik pek çok hastalığın başlıca belirtilerinden biri. O yüzden birine kronik yorgunluk sendromu tanısı hemen koyulamıyor. Bunun için hekimlerin gerekli araştırmayı yapması gerekiyor.
Kronik yorgunluk denilince ne anlamak gerekiyor? Ne zaman bu konuda bir sağlık kuruluşuna müracaat edilmeli? Nasıl bir tedavi süreci var? Kronik yorgunlukla ilgili merak edilenleri İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Uzmanı Doç. Dr. Yalçın Hacıoğlu ile konuştuk.
Yorgunluk 6 ayı geçerse "kronik" deniliyor
“Yorgunluğun kronik olması için 6 aylık süre gerekiyor" diye sözlerine başlayan Doç. Dr. Hacıoğlu, “Tıpta her şeyi kategorize etmeye çalışıyoruz. Burada kişinin tarifleri üzerinden gidiyoruz, sübjektif veriler var. Kişinin yorgun olduğu zamanı baz alıyoruz. Bu da çok sübjektif kaldığından dolayı bunu bazı kriterlere bağlamak gerekiyor. Burada kişinin daha önceden yaptığı -sosyal hayatı ve iş hayatı gibi- hareketleri bozacak düzeydeki yorgunluklardan bahsediliyor. Yani kişinin fonksiyonel etkilerini kaybetmeye neden olan ve 6 ayı geçen yorgunluklar, kronik yorgunluk olarak tarif ediliyor” diyor.
Ancak hemen belirtmekte fayda var; yorgunluk hisleri kişiden kişiye değişiyor. Çünkü yorgunluğu algılama durumu farklılık gösteriyor. Bazıları kas ağrılarından bazıları baş ağrılarından bazıları ise uykusuzluktan yakınıyor.
Yorgunluk pek çok hastalığın belirtisi olabilir
Peki yorgunluk hisseden birinin hangi aşamada hekime başvurması gerekiyor? Kişilerin fonksiyonelliklerini yitirdikleri zaman yorgunluğun hastalık boyutuna geçtiğini ifade eden Doç. Dr. Hacıoğlu, bu aşamadan sonra mutlaka hekime başvurulması gerektiğini söylüyor.
Yorgunluk sebebiyle hekime başvuranlara direkt olarak bu tanı koyulmuyor. Doç. Dr. Hacıoğlu şöyle konuşuyor:
“Hastalar bize ilk geldiğinde aklımıza yorgunluğa neden olabilecek hastalıkları getiriyoruz. Tıp literatüründeki tüm hastalıkların bize geliş ve oluş sebebinin içinde yorgunluk var. Bu bir kanser, kansızlık hatta bir tiroit hastalığı da olsa önde gelen belirtileri arasında yorgunluk olabiliyor. Esasında tanıdaki problem burada ortaya çıkıyor. Altta yatan pek çok hastalığı ekarte etmemiz gerekiyor ki, kronik yorgunluk sendromu diyebilelim.”
Kronik yorgunluk tanısı nasıl koyuluyor?
Yorgunluğa sebep olan pek çok hastalık bulunuyor. Enfeksiyon hastalıklarından kalp hastalıklarına, post kovid sendromundan böbrek yetersizliğine kadar geniş bir yelpazede yer alan hastalık grubu var. Bunların belirtileri arasında da yorgunluk yer alıyor.
Hasta yorgunluk sebebiyle hekime başvurduğunda kendisine kan, idrar ve gerekirse ileri görüntüleme tetkikleri uygulanıyor. Yakın zamanda geçirdiği hastalıklar değerlendiriliyor. Aile öyküsü öğrenilerek örneğin kanser gibi bir hastalığa genetik yatkınlığı olup olmadığı değerlendiriliyor. Sorunun depresyon sebebiyle olabileceği göz önüne alınarak ona uygun testler de yapılıyor. Bütün hastalıkları ekarte ettikten sonra kronik yorgunluk tanısı koyuluyor.
“Tedavi edilmesi zor bir süreç”
Kronik yorgunluk tespit edilen bir hastada uygulanan tedavi sürecini yine Doç. Dr. Hacıoğlu’ndan öğreniyoruz:
“Kötü bir şey yok diye rahatlıyoruz. Ama bu sefer hasta ciddi bir problemle karşı karşıya olabilir… Tedavi edilmesi zor bir süreç. Spesifik bir ilacı olmayan bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Hastada hangi semptom ön plandaysa ona yönelik yapabileceklerimizi elden geçiriyoruz. Hayat tarzında değişiklikler öneriyoruz. Burada da özellikle egzersiz ön plana çıkıyor. Esasında çok paradoksal gibi gözüküyor, yorgun biri egzersiz yaptırmaya tepki verebiliyor. Ama şöyle bir şey var: Egzersiz yaptığımızda vücudumuzda endorfin denilen çeşitli hormonlar salgılanıyor. Bu hormonlar daha mutlu ve huzurlu hissetmemizi sağlıyor.”
Beslenme yorgunluğa ilaç olabiliyor
Kronik yorgunluğu olan kişinin beslenmesi de hekimler tarafından bir düzene sokuluyor. Bu noktada kişinin yaşına ve cinsiyetine göre hareket ediliyor.
“Elde ettiğimiz kan tahlillerinde eksik mineraller varsa mutlaka yerine koyuyoruz. D vitamini eksikse yerine koymak açısından gün ışığından fayda görerek bunu çözmek adına açık havada yürüyüş yapmayı tavsiye ediyoruz.”
Ve stres… Kronik yorgunluk sendromundan muzdarip kişilerin streslerini de yönetmesi gerekiyor. Bunun için hem hekim hem aile hem de çevre desteği verilerek stresi yönetecek bilişsel tedaviler öneriliyor.