Üniversite adaylarının heyecanla beklediği YKS’ye çok az bir zaman kaldı. YKS'nin TYT oturumu 26 Haziran'da, AYT ve YDT oturumları ise 27 Haziran'da yapılacak.
Sınav kaygısı yaşamanın son derece normal ve doğal bir durumdur. Böyle durumlarda herkes bir kaygı hisseder fakat bu doğaldır. Kaygının kontrol edilemez sınırlarda olması sorundur.
Sınav kaygısı yaşamanın son derece normaldir. Çünkü sınav belli bir performans ve belli bir emek birikimini gerektiren, sonuçta öğrencide hesap verebileceği duygusunu yaşatan bir durumdur. Böyle durumlarda herkes bir kaygı hisseder fakat bu doğaldır. Kaygının kontrol edilemez sınırlarda olması sorundur. Kontrol edilebilen kaygı, beynimizin ön bölgesindeki damarları genişletiyor ve dikkati arttırıyor, öğrenmeyi hızlandırıyor. Kaygısız, gamsız insanlar hiçbir şey öğrenemezler. Çünkü az miktarda kaygı gerekiyor.
Bisikletin gitmesi için bir tempo gerekiyor
Hayat yolunda ilerlemek bisiklet kullanmak gibidir. Devamlı bir tempo gerekiyor. Aşırı tempo takla attırır, temposuz olmak ise bisikleti devirir. Bunun için sınavda hiç kaygı olmasın diye bir beklenti gerçekçi değil ama bu kaygıyı kontrol edebiliyor muyum, edemiyor muyum önemli olan bu. Bisikletimi iyi tempoyla, doğru hedefe yönelik kullanıyor muyum? Kullanmıyor muyum? Bunun için bisikleti iyi kullanabilmesi için insanın bisiklete bindiği zaman hedefinin belli olması gereklidir. Yoksa rastgele giderse önüne gelen olaylardan etkilenir.
Sınava yüklenen anlam kaygı artırıyor
Orta, uzun, kısa vadeli hedef belirlemek önemlidir. Şimdi sınavda da kaygı arttıran, sınavdaki kontrol duygusunu bozan en önemli şey sınava yüklenen anlamdır. Bazı kişiler sınava öyle bir anlam yüklüyor ki sanki ölüm kalım meselesi, hayat memat meselesi gibi eğer bu sınavı başaramazsam hayatımın sonu gelecek gibi bir endişe, anlam yüklüyorlar veya farkında olmadan çevre ve aile yüklüyor. Aile devamlı ‘Çalıştın mı oğlum? Nasıldı bugün? İyi gidiyor mu?’ gibi böyle veya onu rahatlatmak için ‘Takma kafana sen önemlisin, sınav önemli değil’ diyor bazıları. Çocukta sorumluluk duygusu varsa o kaygı daha da artıyor.
Sonucu düşünmek yerine yol haritasına odaklanılmalı
Sınavın kaygıya dönüşmesinin sebeplerinden bir tanesinin de sonuç odaklı hareket etmek. Hâlbuki süreç odaklı hareket etmek gerekiyor. Sonuç odaklı düşüncede ‘Kazanacak mıyım yoksa kazanamayacak mıyım? Ya kazanamazsam? Mahcup olacağım, rezil olacağım. Kimsenin yüzüne bakamayacağım, utanç hissedeceğim’ şeklinde duygular ortaya çıkar. Oysa sürece odaklanmak gerekir. ‘Benim şu zamanda sınavım var, o zamana kadar günde 100 tane soru çözeceğim. Şu konuları tekrar edeceğim’ diyerek yol haritası çizmeli ve sonucu düşünmemeli. Yol haritasını düşünmelidir. Vizyon kelimesinin Türkçe’ de güzel bir karşılığı vardır: İnsanın olabileceği şeyleri hayal etmesi. Misyon da yapabileceği şeyleri gerçekleştirme hedefidir. Genellikle bu sınavda vizyon ve misyon karışımı oluyor. Bir insanın olabileceği şeyleri hayal ediyor.
Mevlana ‘Bir ayağın yerde, gerçekte olsun, diğer ayağın hayal dünyasında olsun’ diyor. Bu dengeyi kurabilmek önemli. Sınavlar öğrencilere bunu öğretiyor. Hayatı öğretiyor. Hayal kurmanın da kendi içerisinde bir dengesi ve sistemi var. İnsanoğlu onu öğreniyor. Okulla ilgili, hayatla ilgili hayaller kursunlar ama muhakkak pergel örneğini unutmasınlar. Bir ayakları hayatın gerçeklerinde olsun, bir ayağı hayallerinde olsun.
Sorumluluk sahibi olan ile olmayana farklı davranmalı…
Sınav kaygısını azaltmada ebeveynlere de görevler düşüyor. Anne ve babalar da şuna dikkat etsinler: Bir gençte sorumluluk duygusu varsa farklı yaklaşılır, sorumluluk duygusu yoksa farklı yaklaşılır. Çocukta sorumluluk duygusu varsa çocuk zaten çalışıyor ve kaygılı. Sınav kaygısının belirtileri sadece endişe, heyecan değildir. Fiziksel belirtileri de vardır. Kalp çarpar, eli titrer. Sınav kapısında sık sık tuvalete gidilebilir. Beyin o zaman stres hormonu salgılıyor. Oksitosin, vazopressin gibi stres hormonu salgılıyor. O stres hormonu az miktardayken dikkati arttırır. Fazla miktarda olması ise kontrol duygusunu kaybettirip paniğe yol açar. Anne babanın soğukkanlı bir şekilde çocuğun yanında olması yeterlidir. ‘Ben senin yanındayım, sen elinden gelen her şeyi yaptın. Biz senin arkandayız’ duygusunu çocuğa vermeleri yeterlidir.
Gençler ders çalışırken kol mesafesinden uzak tutsunlar. Yakın olursa hemen dikkatini çeler çünkü mıknatıs gibi çeker. Bu tip cihazlar bu zamanın gerçeğidir. O halde bunları yok saymak yerine gençler onların öznesi olacak, onları amacına yönelik kullanacak ama amacı varsa kullanır. Onun için gençlere amacınızı hatırlayın diyoruz.
24 saat kala sınav düşünülmemeli
Sınava 24 saat kala artık sınav düşüncesinden uzaklaşılması gerekir. Arkadaşlarıyla bir araya gelsinler ama sakın sınav konuşmasınlar. Çünkü beyni dinlendirmek gereklidir. Sınav sabahı evde mutlaka kahvaltı yapsınlar. Yanlarına mümkünse sağlıklı bir atıştırmalık alsınlar. Uzun süre dikkat bir yere verilince kan şekeri düşebiliyor. Bu da dikkat dağılmasına yol açabiliyor. Tatlı bir şey alırlarsa hemen beynin ön bölgesinde dopaminler canlanır, dikkati daha çok arttırır. Sınavdan önce elimden geleni yaptım diyerek kendilerini rahatlatmaya çalışabilirler.