Şikayetin ardından adliye önünde basın açıklaması yapan ihbarcı Ordu Sahrada Açan Güller Derneği yetkilisi Kelebekli, şu ifadelere yer verdi:

"21 Kasım Salı Günü Cumhuriyet Başsavcılığına, İnsanlığımızı vicdanımızı yaşatmak için İşgalci Terörist İsrail Devleti’nin ve Benjamin Netenyahonun 7 Ekim tarihinden bu güne kadar Dünyanın gözleri önünde yapmış olduğu soykırımı şikayet ediyoruz .Gücümüz yettiğince yaşanan     insanlık dışı vahşete seyirci kalmak istemiyoruz.Sevgili Peygamberimizin de buyurduğu gibi ,Bir kötülük gördüğünüzde onu elinizde değiştirin gücünüz yetmiyorsa dilinizle ona da gücünüz yetmiyorsa kalbinizle buğzedin düsturuyla karınca misali de olsa sessiz kalmamak için gereğinin yapılması adına şikayet dilekçemizi sunduk."

Yapılan şikayete ilişkin dilekçe metni şu şekilde oluştu:

ORDU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

İHBAR EDEN: Nurten Kelebekli-Sahrada Açan Güller Derneği Başkanı

ŞÜPHELİLER:

1. İsrail Cumhurbaşkanı YitzakHertzog

2. Başbakan Benjamin Netanyahu

3. Başbakan Yardımcısı / Adalet Bakanı YarivLevin

4. İçişleri Bakanı - MoşeArbel

5. Savunma Bakanı YoavGallant

6. İstihbarat Bakanı GilaGamliel

7. Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir

8. Dışişleri Bakanı Eli Cohen

9. Genelkurmay Başkanı General HerziHalevi

10. Kara Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Kobi Barak

11. İsrail Hava Kuvvetleri General Amir Eshel

12. İsrail Deniz Kuvvetleri Komutanı Aluf Eli Sharvit

13. Tespit edilecek diğer şüpheliler…

ADRESLERİ: İşgal altındaki Filistin Toprakları

SUÇ : TCK 76. madde Soykırım,TCK 77 madde

İnsanlığa karşı Suçlar,Kasten Öldürme,

İşkence, Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma,

Konut Dokunulmazlığının İhlali, Hırsızlık ve

resen tespit olunacak başkaca suçlar

SUÇ TARİHİ: 7 Ekim 2023 ve devam eden günler

AÇIKLAMALAR:

1-) Gazze halkına yıllardır uygulanan ambargo, sistematik ölüm ve işkence eylemleri karşısında İsrail’in uygulamış olduğu ambargoyu delmek için İzzettin El Kassam Tugaylarının 7 Ekim 2023 günü başlattığı karşı saldırıyı bahane eden işgalci İsrail güçleri silahsız ve savunmasız Gazze halkını havadan ve karadan hedef gözetmeksizin bombalamaya başlamıştır.

2-) İşgalci İsrail, hava saldırısı ile yetinmeyip Gazze halkına giden insani yardımları durdurduğu gibi İsrail Savunma Bakanı 9 Ekim 2023 tarihinde yaptığı açıklamada “Gazze şeridinin tam ablukaya alınacağını ve bölgeye elektrik, yakıt ve su sağlanmayacağını” kamuoyuna duyurmuştur.

İsrail Savunma Bakanı aynı zamanda Gazze halkını insan gibi görmediklerini açıkça deklare etmiş ve yaptığı açıklamada “İnsansı hayvanlar ile savaşıyoruz” diyerek Gazze halkı özelinde tüm Filistin halkına devlet olarak bakış açılarını açıkça ortaya koymuştur.

(https://news.sky.com/video/israel-hamas-war-we-are-not-animals-says-palestinian-prime-minister-in-appeal-to-netanyahu-12985419)

3-) Bu süreçte İsrail hiçbir hedef gözetmeksizin okul, cami ve hastane gibi savaşta dahi mutlak surette korunması gereken insanların topluca bulundukları alanları bombalamak ve doğrudan sivilleri hedef almak suretiyle binlerce insanın ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermiştir. (https://www.nbcnews.com/news/world/live-blog/israel-hamas-war-live-updates-rcna120252)

4-) Uluslararası toplumun tüm baskılarına rağmen bu tutumundan vazgeçmeyen İsrail 41 gündür Gazze halkını açlık ve sefalete mahkûm etmiştir. İsrail Savunma Bakanı kendi x hesabından yapmış olduğu açıklamada “Gazze’ye insani yardım değil, patlayıcı girecek. Hamas elindeki rehineleri serbest bırakmadığı sürece Gazze'ye girmesi gereken tek şey, bir gram insani yardım değil, Hava Kuvvetleri'nden gelen yüzlerce ton patlayıcıdır.” diyerek Gazze halkını topyekûn ölüme mahkûm etme amacıyla hareket ettiklerini ikrar etmiştir. (https://x.com/itamarbengvir/status/1714340519487176791?s=20)

5-) İsrail tüm bu savaş suçlarını işlerken havadan ve karadan yaptığı bombalama eylemlerinde kimyasal silah olarak kabul edilen ve savaşan unsurlara karşı dahi kullanılması yasak olan fosfor bombası kullanmak suretiyle açık ve inkâr edilemez bir savaş suçu işlemiştir. Bölgede bulunun Anadolu ajansı muhabirleri Türkiye ve dünyaya servis ettikleri fotoğraf ve video görüntüleri ile fosfor bombasının kullanıldığını tespit etmişlerdir. Ayrıca Uluslararası Af Örgütü de yapmış olduğu açıklamada fosfor bombasının kullanıldığını teyit etmiştir.

(https://www.youtube.com/watch?v=kAPpPrAy5_M)

6-) İsrail, 17 Ekim 2023 tarihinde insanlık tarihinin en karanlık, vicdan sızlatan eylemlerinden birine imza atmış, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan ve bu insanların bombalanmayacağı düşüncesi ile sığındıkları hastaneyi bombalamak suretiyle henüz tam rakam belli olmasa da çoğu çocuklardan oluşan 600’den fazla insanın ölümü ve binlerce insanın yaralanmasına sebebiyet vermiştir.

(https://tr.euronews.com/2023/10/17/gazze-saglik-bakanligi-israilin-hastane-saldirisinda-en-az-500-kisi-oldu)

7-) 7 Ekim 2023 günüden suç duyurusu dilekçemi savcılığa sunduğum ana kadar İsrail tarafından Filistin halkına karşı açık bir soykırım yürütülmekte ve insanlığa karşı suçlar işlenmektedir. Söz konusu eylemler Cenevre Sözleşmesi ve eki protokoller gereği açıkça savaş suçu niteliğindedir.

Sözleşme gereği “Çarpışmalarda doğrudan yer almayan bireysel sivillere ya da sivil nüfusa karşı kasten saldırı yöneltme, Savunmasız veya askeri hedef oluşturmayan kent, köy, yerleşim yeri veya binaları bombalama veya bu yerlere herhangi bir araçla saldırma, İşgalci devletin kendi sivil nüfusunun bir bölümünü işgal ettiği topraklara doğrudan veya dolaylı olarak nakletme veya işgal edilen topraklardaki nüfusun tamamını veya bir kısmını devlet sınırları içinde veya dışında sürme veya nakletme.’’ açık ve ağır bir savaş suçu sayılmıştır.

8-) Tüm bu uluslararası sözleşmelere rağmen İsrail Filistin halkını topyekûn yok etme ve özellikle Gazze şeridinden sivil halkı sürgün etme gayesi ile doğrudan sivil insanları, özellikle çocukları hedef almak suretiyle Gazze halkına karşı açık bir soykırıma girişmiştir.

Sivil halkın elektrik, su ve gazının kesilerek insani yardım koridorunun dahi kapatılmış olması topyekûn bir ölüm hedefi ile hareket ettiğinin açık göstergesidir. Savaşın masumları çocukların açık hedef haline getirilmesi ve tüm Filistin halkına yönelik kullanılan “insansı hayvanlar” sözü dahi söz konusu suçu işleyen şüphelilerin amaçlarını açıkça ortaya koymaktadır.

9-) Türk Ceza Kanunu 13. maddesinin birinci fıkrasında “İkinci Kitap, Birinci Kısım altında yer alan suçların vatandaş veya yabancı tarafından, yabancı ülkede işlenmesi halinde, Türk kanunları uygulanır.” denilerek yer ve zaman olgusundan bağımsız olarak belirli suçların Türkiye’de soruşturulması ve faillerin cezalandırılması hükme bağlanmıştır.

Türk Ceza Kanununun “Soykırım” başlıklı 76. maddesinde “Bir plânın icrası suretiyle, millî, etnik, ırkî veya dinî bir grubun tamamen veya kısmen yok edilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı aşağıdaki fiillerden birinin işlenmesi, soykırım suçunu oluşturur.” denilmektedir.

Bu madde kapsamında “Kasten öldürme”, “Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme”, “Grubun, tamamen veya kısmen yok edilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması” suçları soykırım suçu olarak tanımlanmıştır.

10-) Yine TCK’nın “İnsanlığa Karşı Suçlar” başlıklı 77. maddesinde “Aşağıdaki fiillerin, siyasal, felsefî, ırkî veya dinî saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plân doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi, insanlığa karşı suç oluşturur.” denilmektedir. Bu maddedeki amaç doğrultusunda “Kasten öldürme”, “Kasten yaralama” suçlarının işlenmesi insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilmiştir.

11-) İşgalci İsrail şu ana kadar tüm uluslararası sözleşmeleri, insanlığın ortak birikimi olan vicdani değerleri hiçe sayarak Gazze özelinde tüm Filistin halkını yok etmek amacıyla tüm kutsal kitapların lanetlediği eylemleri yapmaktan geriye durmamıştır. Bu eylemler açık ve inkâr edilemez bir soykırım ve insanlığa karşı suçtur.

12-) Yaptığımız araştırmalarda bazı çifte vatandaşlık sahibi Türk vatandaşlarının 7 Ekim ve sonraki tarihlerde İsrail’de askerlik yapmak amacıyla ülkelerine gittikleri, sosyal medya hesaplarından işlenen insanlık suçlarına ortak olduklarına dair açıklama ve paylaşımlar yaptıkları tespit edilmiştir. Suça iştirak eden aynı zamanda Türk vatandaşı olan bu kişilerin savcılığınızca tespit edilerek şüpheli sıfatıyla dosyaya dahil edilmesini ayrıca talep ediyoruz.

Her ne kadar TCK’nın 13/2 fıkrasında “birinci fıkra kapsamına giren suçlardan dolayı Türkiye'de yargılama yapılması, Adalet Bakanının talebine bağlıdır.” denilmekte ise de bu düzenleme kovuşturma şartı olup soruşturma yapılmasına mani değildir. Başsavcılığınızca gerekli soruşturmanın yapılarak faillerin tespit edilmesini, delillerin toplanmasını ve Adalet Bakanı’ndan bu hususta görüşünün sorularak failler hakkında kamu davasının açılmasını talep ederim.

NETİCE VE TALEP: Yukarıda izah edilen sebeplerle;

1. 7 Ekim 2023 tarihinden bugüne kadar dilekçemde zikrettiğim eylemleri gerçekleştiren ve tarafımca bir kısmı tespit edilebilen tüm şüpheliler hakkında gerekli tahkikat ve soruşturmanın yapılarak ilgili suçlar ve resen tespit olunacak başkaca suçlar sebebiyle haklarında kamu davasının açılmasını,

2. Söz konusu suçların işlenmesinde yetki ve sorumluluğu olan ve emir komuta zinciri içerisinde doğrudan suça iştirak eden diğer faillerin de tespiti ile şüpheli sıfatı ile soruşturma dosyasına dahil edilmesini,

3. Sosyal medya hesaplarından İsrail’in işlediği suçlara ortak olduğunu ilan eden Türk vatandaşı şüpheliler hakkında doğrudan soruşturma başlatılarak haklarında kamu davası açılmasını ve ayrıca şüpheliler ile aynı pozisyonda bulunan diğer şüphelilerin İçişleri Bakanlığı, emniyet ve istihbarat birimleri ve Dış İşleri Bakanlığı’ndan sorularak isimlerinin tespiti ile haklarında kamu davası açılmasını,

Saygılarımla arz ve talep ederim. (21/11/2023)