Özer, "Biz eğitimle ilgili süreçleri tüm Millî Eğitim Bakanlığı çalışanlarımız, öğretmenlerimizle birlikte çok hızlı bir şekilde toparlamak için büyük gayret sarf ettik." dedi.
Özer, depremin ardından başlangıçta çadırlarda, konteynerlerde okullar açtıklarını, psikososyal destek çadırları kurduklarını belirterek şöyle devam etti: "Oradaki amacımız şuydu: Müfredata dayalı bir eğitimden ziyade çocuklarımızın o travmayı atlatabilmeleri için -ki biliyoruz olağanüstü koşullarda, afetlerde, salgınlarda yaralanmaya en fazla açık olan kesim çocuklarımız- o ortamdan kurtarmak için elimizden gelen tüm çabayı sarf ettik ve çok inanılmaz sayıda çadır kurduk on ilde. Sonra da depremden etkilenme koşullarına göre, şartlarına göre on ilimizi üç kategoriye ayırdık.
Kilis, Şanlıurfa ve Diyarbakır'ı 1 Mart itibarıyla tüm merkez ve ilçelerde eğitim öğretimi başlattık.
Sonra ikinci kategoride Osmaniye, Gaziantep ve Adana'yı merkez ve tüm ilçelerde eğitim öğretime başlattık.
27 Mart tarihi itibarıyla depremden en fazla etkilenen Adıyaman, Kahramanmaraş, Hatay ve Malatya'yı kısmi olarak devreye soktuk. Yani orada önceliğimiz, hemen tüm merkez ve ilçelerde açmak değil; gerçekten güvenli, sadece okul sağlamlığı açısından değil, ilçelerdeki hayatın akışının da normale döndüğü yerlerde eğitim öğretimi başlatmaktı. Daha sonra da bildiğiniz gibi valilerimize bıraktık çünkü valilerimiz sahada, orada. Sadece bir valimiz yok, birden fazla koordinatör valiler var, kaymakamlarımız var, onlar da süreci çok yakinen takip ettiler.
Bir hafta sonra Kahramanmaraş'ta ve Malatya'da valilerimiz karar verdiler, 1 hafta sonra merkez ve tüm ilçelerde eğitim öğretim başladı. 24 Nisan tarihi itibarıyla da Adıyaman ve Hatay'da artık tüm merkez ve ilçelerde eğitim öğretim başladı."