Ordu Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Akın Çiftçi, son dönemlerde artan sahte bal üretimi ve tüketimiyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Çiftçi, sahte balın hem türk arıcılarına hem de tüketicilere büyük zararlar verdiğine dikkat çekerek, bu durumun arıcılık sektörünün geleceğini tehdit ettiğini vurguladı.

Arıcılık Sektörünün Sürekliliği Tehlikede

Çiftçi, arıcılığın sadece bal üretiminden ibaret olmadığını, doğadaki polinasyonun %40’ının bal arıları sayesinde gerçekleştiğine dikkat çekti. “Bal arıları, arıcıların bakımına ve yönetimine muhtaç. Ancak arıcılarımız, sahte bal nedeniyle zarar ettiği sürece bu mesleği bırakmak zorunda kalıyor. Arıcılığın yok olması, hem ekosistemi hem de geleceğimizi tehlikeye atacak” diyen Çiftçi, arıcılığın devamı için sektörün desteklenmesi gerektiğine işaret etti.

Sahte Bal Tüm Sektörü Olumsuz Etkiliyor

Çiftçi, sahte balın piyasa dengelerini bozduğuna vurgu yaparak şu açıklamalarda bulundu: “Doğal balın maliyeti 150 TL’yi bulurken, marketlerde 60 TL gibi düşük fiyatlarla sahte ballar satılmaktadır. Bu durum, arıcılarımızın emeğinin hiçe sayılmasına ve ekonomik olarak zor duruma düşmelerine neden oluyor. Aynı zamanda tüketici de bu sahte ürünlerden kaynaklanan sağlık sorunları yaşıyor. Gerçek balın Şifa kaynağı olan özelliklerinden mahrum kalan tüketiciler, bu ürünlerin zararlarıyla karşı karşıya kalıyor.”

Genç Nesiller Arıcılıktan Uzaklaşıyor

Arıcılık mesleğinin yoğun emek gerektirdiğini ve finansal getirilerinin azaldığını belirten Çiftçi, genç nesillerin bu meslekten uzaklaştığını dile getirdi: “Arıcılıkta yaş ortalaması 55’e kadar çıktı. Gençler, ekonomik anlamda yeterli kazancın olmadığı bu mesleğe yönelmek istemiyor. Oysa arıcılık, sadece bir meslek değil, doğayın ve tarımın can damarıdır. Bu meslek dalının desteklenmesi, doğanın devamı ve ekosistemin korunması için kritik önem taşıyor.”

Denetimler Yetersiz, Yaptırımlar Artırılmalı

Merdiven altı bal üretiminin sadece fabrikalara baskın yapılmasıyla çözülemeyeceğine dikkat çeken Çiftçi, daha kapsamılı denetimler talep etti: “Emniyet güçlerimiz, sahte bal üreten fabrikalara baskınlar düzenliyor ve malzemelere el koyuyor. Ancak bu fabrikalar, glikoz şurubu ve fruktoz gibi maddelerin sözde ‘reçel yapımında kullanıldığı’ iddiasıyla ürünlerin iadesini talep ediyor. Yalnızca fabrikaların değil, bu sahte ürünlerin market raflarındaki satışı da sıkı denetlenmelidir. Halkın sağlığını tehdit eden bu şirketlerin ürünleri imha edilmeli ve fabrikaları kapatılmalıdır.”

Bal İhracatı Riske Giriyor

Sahte balın sadece yerel değil, uluslararası boyutta da sorunlara yol açabileceğini belirten Çiftçi, şu uyarıda bulundu: “Avrupa Birliği ülkeleri, ihrac ettiğimiz balların sahte olduğunu tespit ederse, bu durum hem bal ihracatımıza hem de ülkemizin itibarına zarar verir. Daha katı denetimlere ve ihracatta yaşanacak kısıtlamalara maruz kalabiliriz. Bu kara lekeyi önlemek için üretim ve satışta sıkı tedbirler alınmalı, sahte üretim yapan firmalara ağır yaptırımlar uygulanmalıdır.”

Tüm Toplumun Sorumluluğu

Arıcılık sektörünün sadece arıcıların değil, tüm toplumun geleceğini ilgilendirdiğini ifade eden Çiftçi, son olarak şu çağrıda bulundu: “Merdiven altı üretime dur diyelim. Hem üreticimizi, hem tüketicimizi, hem de doğayı koruyalım. Gelecek nesillere temiz bir ekosistem ve sağlıklı bir tarımsal yapı bırakmak için sahte bal üretimiyle mücadele şart.”

Arıcılık sektöründe yaşanan bu sorunların çözümü, doğru denetim politikaları ve toplum bilinciyle mümkün. Sırf ekonomik kazancın öncelendiği sahte bal üretimi, doğaya, tüketiciye ve tüm ülkeye zarar veriyor. Bu noktada hem devlet kurumları hem de bireyler olarak farkındalığı artırmak, çevreye ve insana duyarlı bir yaklaşım benimsemek elzemdir.