Babacığım; sen gideli 12 yıl dolmak üzere. Gün geçmiyor ki senin hâtıralarınla ve yâdlarınla karşılaşmayalım. Geçen sabah, saat 03.00 sıraları, senin de, vâli Mustafa MALAY Bey'in ilk teşebbüsleri sürecinde atılan temelinde harcın bulunan Ordu-Giresun havalimanında karşılaştığımız ve onun beni tanıyıp selâm verdiği bir şoför arkadaşın Bahri KARA o saatte, orada;
HEY GİDİ SÂLİM, ÇOK İYİ ARKADAŞTI 
diye başladığı konuşmada epey senden bahsetti. Balık Pazarı'nda berâber pikapçılık yaptığınız günlerden başlayıp dönüp dönüp anlattı bir yandan işlemler devam ederken. 
BİRİ SÜVÂRİ, BİRİ ŞOFÖR!
Yine geçen sabah mescidden çıktığımızda ayaküstü hasbihâlde, babana sor o bilir deyiverdi sen hayattaymışçasına ve sonra, İsmail Bacanağın, bu ilklerden Şoför Süleyman'ın oğlu falan demesi üzerine babasından bahsetti. Yine senin de zaman zaman söz ediyor olduğun Süvâri Süleyman'ın torunu da burada aynı sohbetin içerisindeyiz, o da seni tanıyor. 
KEŞKE KİTAP OLSA
İnşâllâh bunları ayrıntılı olarak daha sonra yazmayı düşünüyoruz. Böyle çok notlar birikti. Lâkin güncel gündemlerden fırsat bulursak yazacağız İnşâllâh. Aslında bunları hep ayrı bir kitap olarak toparlamak gerekli. Babam-annem ve kısmen de âile ile ilgili tuttuğum defter 300 sayfaya yaklaştı. Bakalım hepsini tekmil nasip olacak mı? İnşâllâh diyelim.
BABANI ANDIRMAYA BAŞLAMIŞSIN
Geçen gün de, Betül torununla ziyâretine gittiğimiz İbrâhim Dayı'ya sosyâl medyada kendisini hastânede ziyâret bağlamında yaptığımız bir paylaşımı görüp görmediğini sorduğumuzda;
- Hiç görmem mi? Hattâ, Fotoğrafta da rahmetli babanı çok andırmaya başlamışsın dedi. Eh, yaşlandıkça bunun böyle olması işin tabiatı gereği. Bizim için de memnuniyet verici. Sonra, doğru söylüyor. Ben de kendimi hem sîmâ, hem de kimi hareketler ve iş tarzları olarak benzetiyorum hep.
SİSORTA, HÜSÜNLÜ, GÜZELYURT
Yine, önceki hafta bir trafik kazâsı netîcesi vefât eden, Ordumuzun sevilen işadamlarından, senin eski Yaslıyurt, Karagöl yayla günlerinden tanıdığın ve o günlerden bize çok anlattığın, GÖNDELİÇ'in hemen arka yüzü SİSORTA, Hüsünlü taraflarından baba ve dedelerini bilip tanıdığın CAN ÂİLESİ'nden güzel insan Yılmaz CAN (66)'ın cenâzesi sonrası gittiğimiz tâziyede Koyulhisarlı yakınları da hep seni andılar.  Senin, onların büyükleri, yâni dedeleriyle 70-80 yıl önceki yayla üzerinden irtibatlarındanvayrı olarak babaları hayattayken köylerine yaptığın ziyâretlerden falan söz ettiler. 
"CAN"LI GERÇEK, CANSIZ HAYÂL
Bu arada, tâziyeden daha önce İmam-Hatip Câmii'ndeki cenâze sonrası tevâfuk ettiğimiz kimi arkadaşlarla fotoğraf çekinmiştik. Gâyet güzel bir hâtıra oldu. Yukarılara kar düştüğü için hava soğuk. Herkesin başında bere, fes birşeyler var, üzerinde de mont, palto falan kışlık diyebileceğimiz şeyler. Çoğumuz ilk anda tanınmayacak gibi bir manzara olunca bu farklılığı farkındalığı dönüştürmek adına fotoğrafı şöyle nükteli bir dörtlükle paylaştık:
YEDİ "KIŞ MODU" ADAM;
HADİ TANIYIN BAKAM!...
EN KLÂS DURUŞ KİMDE?
HELE DEYİN; WES'SELÂM!...
Bunu sorarken, bizi buna sevk eden bence en dikkât çekici olan, kapişonlu montuyla, senin de çok iyi tanıdığın, Avni Amcamızın eşi Şeker Yenge tarafının, Yağmurlu dâmâdı dediğimiz, köyü de o taraflardan, Koşaca mıydı, Kıranyağmur mu net bilmiyorum, okuldan vazife arkadaşımız, ağabeyimiz, bizim Neşe'nin, Semrâ Hanımın da derslerine girmiş, senin de çok iyi tanıdığın ve muhabbetiniz olan Ahmet KARAGÖZ'ün o farklı, genç, delikanlı manzarasıydı. 
BİR RESİM, YEDİ İSİM
Bizim niyetimiz onun farkedilmesi iken herkesin bakışı farklı ve yorumu da farklı oldu doğal olarak. Fotoğrafta sırasıyla; Ahmet KARAGÖZ, Feridun ALBAYRAK, İbrâhim YÜKSEL, Telât ÖNER, Şenel ÖZATA, Nûri KAHRAMAN ve Sebahattin (?) ÇEKÜÇ var. Gelen birkaç yorum şöyle:
ARANIZA BİZİ DE ALIN
Hüseyin GÜRLEYİK:
Dizilmişler dizi dizi
Nasıl bilem hepinizi
Sizler; eğitimci, imam
Aranıza alın bizi.
YEDİ GÜZEL ADAM'A SELÂM
Şenol SAYAN: Selamlar hepinize hocalarım
Muzaffer KAHRAMAN:
Yedi güzel insan...
Ahmet AYTA: Hepinize selam ediyorum güzel insanlar Muhterem hocalarım
İBRÂHİM YÜKSEL, AHMET KARAGÖZ
İmdat GÜLSEREN: Tabiki Akrabam İbrahim Yüksel abimin duruşu en klas hepinize saygılar selamlar
Nûri KAHRAMAN:İmdat GÜLSEREN: Çok haklısın; gâlibâ öyle ama benim kasdım Ahmet KARAGÖZ'ün duruşuna dikkât çekmekti! Bilmem haklılık payımız varmıymış mıdır wes'selâm?!
NÛRİ AGAM, TELÂT ÂBİM; HEPSİNE MÂŞÂLLÂH
Musa ÖZYURT: Nuri abim telat abim
Celâl SES: Maşaallah
Hepsi birbirinden üstün, birbirinden kaliteli
NE BU? ORDU'YA KIŞ MI GELDİ?
Muzaffer ÖZ/Tokat:
Bu ne kardeşim Karakış mı geldi Orduya? Herkese selam.,.
ÖZELDEN GÜZELE, ÖNCE SIHHAT WES'SELÂM
Şenel ÖZATA:
Hepiniz güzelsiniz 
İnanın özelsiniz
Övgüye değersiniz 
Sağlık, sıhhat, vesselam
20 YILA YAKLAŞAN GELENEK
Babacığım; şimdi, senin de bildiğin, 20 yıl kadar önce başlatılan, emekli hocalarımızın düzenlediği buluşma günü, yıl yıl eksilerek, yenileri katılarak devam eden etkinliğimizden bahsedeyim. Bu defâ mekân olarak, senin de yakından tanıdığın Osman ÇELİK Hocamızın derneğinde buluştuk. Onu sosyâl medya arkadaşlarımızla fotoğraflarıyla berâber şöyle paylaştık:
BU AYIN EMEKLİLER BULUŞMASI OSGED'DEYDİ...
Yaklaşık 20 yıldır yapılan Diyânet ve Millî Eğitim emeklileri ağırlıklı buluşma bu ay OSGED Yedi Güzel Adam Kitap-Kahve Salonu'nda yapıldı. Hüsnü ÖZTÜRK, M. Ali KILIÇ, Osman ÇELİK, İsmail KARAKIŞ, Mesut ÖZTÜRK, Feridun ALBAYRAK, Hasan TANIŞ, Abdülkadir DEMİR, Erdoğan BAYRAMLI ve Nûri KAHRAMAN'ın katıldığı programda, Kur'an Tilâveti, Tefsir Sohbeti ve ilk günden bu yana kadrodan eksilen mensuplar başta olmak üzere cümle geçmişler için Yâsin okunup duâlar edildi. Eski günlerden orijinâl hâtıraların paylaşılıp ilâhi ve kasîdelerin de seslendirildiği program Piraziz'li emekli İsmail KARAKIŞ Hoca'nın bizzat hazırlayıp sunduğu yemek ve çay sonrası kılınan ikindi namazının ardından 2 Ocakta öğle namazında ALTINORDU Sitesi AKŞEMSEDDİN MESCİDİ'nde buluşma kararıyla berâber sona erdi.
ESKİ MEZARLIK, YENİ OLMAYAN HASTÂNE
Babacığım; İbrâhim Dayım bir kist ameliyatı geçirdi. Yukarda bahsettiğimiz toplantı sonrası Selâmi ALTUN, Şenel ÖZATA ve Mehmet KARAMAN isimli arkadaşlarla Eğitim-Araştırma Hastânesine geçtik. Oraya varırken arkadaşlara, bu hastânenin önceki adının SİGORTA HASTÂNESİ olduğu gibi, yerinin de daha önce mezarlık olduğunu, Gümüşhâneli Nûri Ağa dedemiz ve yakınlarının mezarının burda olup ÇAKALÇIKMAZ'a nakledildiğinden, zamanın da senin bizi buraya mezar ziyaretine çok getirdiğinden falan bahsettim. O günü de, belki çocukluk günlerini zikretmenin havasıyla olacak şöyle neşelice bir dille olmak üzere paylaştık dostlarla:
YÜKLÜ PORTAKAL; DEDİ, BURDA KAL!
Eğitim-Araştırma Hastânesi İbrâhim YÜKSEL ziyâreti, yürümenin bereketiyle berâber manzara bereketli de oldu. O civar eski yerleşim olduğundan arada meyve ağaçları var. Bir tânesinin bereketi,
HAY MÂŞÂLLÂH!
dedirtecek cinstendi. Eski bol ağaçlı, bereketli masal bahçeli günleri mi hatırladık ne! Bizim de şimdi fotoğrafa bakınca farkettiğimiz ve de sizin de gördüğünüz gibi o zamanki çocuklarmışçasına sevinmiş, duruşlara bakılırsa, âdetâ çocuklaşmış gibiyiz. İbrâhim Dayı hocamızın durumu da iyi olunca, 
BİN ATLI AKINLARDA ÇOCUKLAR GİBİ ŞENMİŞÇESİNE 
yürümenin lütfu bu şen-şatır, biraz da hin gibi duran manzarayı umarız bize çok görmez, belki de HAY MAŞŞALLÂH BİZİM koca ÇOCUKLARA bile dersiniz! wes'selâm...
ŞAM MÜJDESİ, ESED GERÇEĞİ
Babacığım; çoktan beri söyleşmemiştik. Gerçi ben hep not tutuyorum da burada paylaşmamıştık. Bugünlük te bu kadar diyor, okuyucularımızı daha fazla tutmamak adına yazıyı sonlandırırken, öncelikle tüm ölmüşlerimize rahmet duâmızı ifâdeyle berâber SÛRİYE'de ESED hanedan ayrılıkçı zulüm yönetiminin sona erdiğini müjdeliyor, 
GAZZE, DOĞU TÜRKİSTAN; HERYER
bunun tüm coğrafyadaki zulüm ve işgâllerin, tasallutların son bulmasının ateşleyicisi olması niyâzıyla Rabbimize yalvarıyor, başta GAZZE ve DOĞU TÜRKİSTAN olmak üzere tüm mazlumların kurtuluşunu görmeyi tez zamanda nasîp etmesi dileğiyle cümleye sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm...