İstanbul Şehir Tiyatrosu'ndan emekli olan sanatçı, memleketi Ordu’ya yerleşerek sanat yolculuğunu burada sürdürüyor.
Uzun yıllar boyunca OBKT’de Genel Sanat Yönetmenliği yapan sanatçı, emekli olduktan sonra boş durmamak için kendi evinin bir odasını 30 kişilik bir tiyatro salonuna dönüştürdü. Ordu Gölge Tiyatrosu’nu kurma hazırlıkları içinde olan sanatçı, eşinin yazdığı eserleri sahneye uyarlayarak, yerel seyirci ile buluşturmayı hedefliyor.
Sanatçı, “Kahve köşelerinde oturmayı sevmem. Hep bir şeyler üretmek zorundayım” diyor. Bu amaçla, “Tek Başına” adını verdiği solo oyununu ve savaşla ilgili türkülerin hikayelerini anlatan bir gösteriyi sahnelemeyi planlıyor. Gösterinin meddah tarzında, çalıp söyleyerek yapılacağı belirtiliyor ve sahne almanın önümüzdeki ay gerçekleşmesi bekleniyor.
Atölyede hayat bulan bu projeler, sanatçının hayatının vazgeçilmezi haline gelmiş durumda. Şu an temelli dört öğrencisi bulunan sanatçı, sinema oyunculuğu üzerine yoğunlaşan 12 kişilik yeni bir grup da ağırlamayı planlıyor. Ayrıca, mekânın kafe özelliği sayesinde buraya gelen öğrencilere çay ve kahve ikram ederek, sıcak bir ortam yaratıyor.
“Ben ömrümü tiyatroyla geçirdim,” diyen sanatçı, “Gece, Melek ve Bizim Çocuklar” filminde ve “Hemşerim” dizisinde de rol almış. Kendi sanat dünyasını, “Burası benim hayattan kaçamak yerim” şeklinde tanımlıyor. Sanatın her alanını sevdiğini ifade etse de oyunculuğun bambaşka bir deneyim olduğunu vurguluyor.
Türkiye’de tiyatronun genelde yeterince değer görmediğini düşünen sanatçı, “Bizi meraklı insanlar ayakta tutuyor” diyor. Atölyede ki çiçeklerin ve sıcak atmosferin, ziyaretçilerin ilgisini çektiğini belirtiyor. Ordu’da sanatı yaşatmak ve yerel topluluğa katkı sağlamak için gösterdiği çaba, onun sanat aşkının bir yansıması olarak dikkat çekiyor.