19 Eylül Ortaokulu önünde toplanan eğitim çalışanları “Geçinemiyoruz, Barınamıyoruz Yaşayamıyoruz” sloganları atarak Köprübaşı Ceren Özdemir meydanına kadar yürüdüler.
Ceren Özdemir Meydanında sendika adına konuşma yapan genel sekreter Cengiz Sarıyer şunları söyledi:
“Bizler birilerinin hiç dilinden düşürmediği o yeni Türkiye'nin görmezden gelinenleri sefalete itilenleri itibarı ve hakları yok sayılanlarıyız Bizler bugün Bıçağın kemiğe dayanmakta kalmadığını artık kesmeye başladığını haykırmak geçinemiyoruz barınamıyoruz yaşayamıyoruz demek için buradayız.
Artık insanlar günlük ihtiyaçlarını bile borçla karşılarken Maliye Bakanı Şimşek Enflasyonun ücretlerdeki artış yüzünden arttığını bunu önlemek için de hedeflenen enflasyona göre ücret artışı yapacaklarını söylemiştir. Tüik'in rakamları dahi gerçek enflasyonu yansıtmazken hedeflenen enflasyona göre artış yapılacak olması açlık sınırının altında ücretle yaşamaya mahkûm edilen halkımızın elindeki avucundakine de göz dikilmesini anlamına gelmektedir.
Okullarda çocuklarımız aç karnına ders dinlerken musluklardan su içerken okul kantinlerinde bir tost bir ayran 50 lira olmuşken, okul yemeği kaldırılarak emekli olmasına rağmen çalışmak zorunda kalan emeklilere ikramiye verilmeyerek, tasarruf edilmeye çalışılmaktadır.
Tüm kamu emekçileri gibi eğitim emekçileri de geçinemiyor, haklarına kavuşamıyor, ailesinin ihtiyaçlarını gideremiyor, her ay borç batağına biraz daha sürükleniyor. Yanlış politikalar nedeniyle toplumda hak ettiği saygıyı göremiyor. Artık yaşanabilir bir emeklilik hayalinin bile bizden çalındığı, on yıllar boyunca ülkemizin geleceği olan çocuklarımızı ve gençlerimizi yetiştirmiş eğitim emeklisinin emeklilikte bile çalışmak zorunda kaldığı bir gerçektir.
Konfederasyonumuz birleşik kamu işin ekim ayı için yaptığı araştırma ortaya koyuyor ki 4 kişilik bir aile için açlık sınırı geçen ayın neredeyse iki katı artış göstererek 15420 liraya yükselmiştir yoksulluk sınırı ise 43 bin liraya ulaşmıştır.
Peki işe yeni başlayan bir öğretmen ne kadar ücret almaktadır? 22.820 lira ücret almaktadır. Bu ne demek, matematik bilmeyenlere göz göre göre öğretmenin rahatı yerindeymiş gibi bir algı yaratanlara anlatalım. Sayısız öğrenci yetiştirip ülkenin geleceğine katkı sunsanız da devlete fedakarca hizmet etseniz de eğer kiralık bir evde oturuyorsanız 4 kişilik ailenizi açlık sınırını da altında bir ücretle geçindirmek zorundasınız. İşe yeni başlayan bir öğretmenin nefes alması artık mümkün değildir. Eğitim emekçileri borç batağı içinde borçla borç ve çevrilemez halde nefes alamaz, yaşayamaz, yaşatamaz halde. Gerçekler budur ve bu gerçekler değişmek zorundadır hep birlikte değiştireceğiz.
Eğitim sadece eğitimcilerle verilebilecek dünyanın en kritik işlerinden biriyken okullara Pedagoji biliminden yoksun ve kim olduğu bilinmeyen din görevlilerini doldurmanın yöntemi olan ÇEDES gibi protokoller kabul edilemez. Öğrenciler eğitim göremiyor, eğitimciler yaşayamıyor. Öyle bir eğitim atmosferi oluşturuldu ki tarikatlardan başka kimsenin yüzü gülmüyor. Bu durum kabul edilemez.
Eğitim İş olarak 15 Eylül'de yaptığımız bordro eylemlerinde ülkemizin geleceğinin mimarı olan eğitim ve emekçilerine verilen ücretlerin ne kadar trajikomik olduğunu belge ile göstermiştik. Tüm illerde stantlar ve sembolik çadırlar kurarak broşürler dağıtarak sesimizi duyurduk. Kasım ayında eylemlerimize hız verdik, ilk 3 gün iş yerlerimize kokartlarla giderek halimizi de taleplerimizde görünür kıldık. Şimdi ise bölge eylemleri yaparak yurdun dört bir yanında eğitim emekçilerine demokratik kitle örgütlerine ve duyarlı vatandaşlara sesleniyoruz: Bu eylemlilik sürecimizin en önemli ayağı ise 24 Kasım ve 25 Kasım olacaktır 24 Kasım Öğretmenler Gününde okullarımızda öğrencilerimizle olmak, tebrikleri almak yerine üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakacağız. 25 Kasım cumartesi günü ise eylemlerinizin en önemli günü eğitim ve eğitimciye falan hakaretlerin cevabı olacak düzenleyeceğimiz büyük Ankara buluşmasında Eğitim emekçilerinin haksızlığa karşı nasıl tek gümrük olacağını göstereceğiz. Anıtkabir'e giderek atamıza başöğretmenimize saygılarımızı sunacak sonra alanlardan başöğretmenin eğitim neferlerinin haksızlık karşısında nasıl tek yumruk olduğunu herkese göstereceğiz.
Haklarımız için taleplerimizi sağır kulaklara işittirmek için tıpkı öğrencilerimize öğrettiğimiz gibi, haksızlık karşısında sessiz kalmayacağımızı vurgulamak için 25 Kasım'da başkentimiz Ankara'da buluşacağız. Buradan iktidara sesleniyoruz: Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 5 Ekim 1966 tarihinde altına imza koyarak kabul ettiği Birleşik Milletler İLO sözleşmeleri ve Unesco'nun Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararlarına uygun kararlar almaya davet ediyoruz.”
Basın açıklamasında Eğitim İş’e bağlı eğitim çalışanları sık sık , “İnsanca yaşamak istiyoruz” “Zam zam dediler hakkımızı yediler”, “Açlık yoksulluk kader değildir”, “Ücretli köle olmayacağız”, “Önlük değil itibar istiyoruz” ve “Mustafa Kemal'in öğretmeniyiz” sloganlarını attılar.