“KÖY EVLERİNİN BİR KISMINI BAYRAMA YETİŞTİRMENİN GAYRETİ İÇERİSİNDEYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün bakanların, valilerin, belediye başkanlarının, tüm kamu kurumlarının 11 ilde çok yoğun çalışma içinde olduklarını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "7/24 diyebilirim, böyle bir çalışma. Enkazlar kaldırılıyor. Ortalama diyebilirim yüzde 50'nin üzerinde enkazlar kaldırıldı ve bu enkazların kaldırılmasıyla birlikte zemin etütleri bir taraftan yapılıyor ve bu zemin etütlerinin yapıldığı yerlerin ötesinde yeni bir adım atıldı. Bakanımın da verdiği söze dayanarak söylüyorum, bu köy evleri dediğimiz evlerin bir kısmını inşallah bayrama yetiştirmenin gayreti içerisindeyiz. Tabii bu köy evlerinin özelliği tek kat, tek kat olmanın dışında bazı yerlerde tek katın altında ahırı ki buradan yani sütünü, peynirini, vesairesini yapsın, kendine verilen hayvanlarla küçükbaş, büyükbaş, bunlarla geçimini temin etsin diye böyle bir adım atıldı ve bunlar süratle devam ediyor."
Bunun dışında da "Bana bir yıl müsaade edin" dediği kalıcı konutlar olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptıkları planlamaya göre ilk etapta çadırlarla bütün depremzedelere ulaştıklarını, ikinci etapta gerek Katar'dan gelen konteynerler gerek Türkiye'de inşa edilenlerle konteyner kentler kurduklarını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bununla da yetinmediklerini, prefabrik konutlar yaptıklarını dile getirdi. Özellikle İslahiye, Nurdağı gibi alanlarda kuaföründen, alışveriş yapılan yerlerine kadar tüm ihtiyaçların görüldüğü âdeta yeni şehirler oluşturulduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, buralarda prefabrik konutları inşa eden müteahhit firmaları kutladı.
İslahiye ve Nurdağı'nı tekrar ziyaret ettiğini ve buradaki çalışmaları görünce Allah'a hamdettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm imkânları seferber ettiklerini söyledi.
KENTSEL DÖNÜŞÜM
Kentsel dönüşümle ilgili de vatandaşlara söz verdiklerini ve bu sözü yerine getirdiklerinde onları tekrar yerlerine alacaklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Ama bizi ne olur böyle bir riskin içine atmayın. Daha önce de anlattım. Özellikle de kendi oturduğum bölgede, Üsküdar'da bir cuma namazı çıkışında vatandaşlar toplandı. Vatandaşlara dedim ki 'Sizden bir ricam var, gelin bu kentsel dönüşümde bize yardımcı olun, evlerinizi boşaltın, kiraya çıkın. Kiranızı biz ödeyelim. Bu binaları biz bir an önce yıkalım ve yerine çok daha güzel binalar yapmak suretiyle sizi bu binalara yerleştirelim.' Kabul edenler de oldu etmeyenlerde. Kabul edenlerin binalarını yıktık, yaptık. Hatta Çamlıca Camii'nin hemen alt kesimindeki bölgede Küplüce, Ferah Mahallesinde başladık. Geçenlerde önümü kestiler, dediler ki 'Başkanım biz yanlış yaptık, evimizin yıkılmasına fırsat vermedik ama şimdi gördük ki buralar bambaşka oldu. Ne olur bizimkileri de yıkın.' Çünkü fiyatlar bire beş, bire on arttı. Dedim, 'Talimatı vereceğim ama tekrar yanlış yapmayalım.' 'Yok, bu işin önüne geçeceğiz ve size her türlü bu konuda desteği vereceğiz söz.' dediler. Şimdi baktım ki vinçler gelmiş, işe başlamışlar."
Küplüce ve Ferah Mahallesi ile Çamlıca'nın alt taraflarında yoğun inşaat çalışmaları olduğunu, yeni ve farklı bir semt meydana geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Devlet-millet kaynaşması olduktan sonra buralarda kentsel dönüşüm anlamında farklı bir dönüşüm yapılıyor. Hani muhalefet CHP olsun, diğer yandaşları olsun, onlar da buna 'rantsal dönüşüm' diyorlar. Doğru, biz yapıyoruz, yaptıktan sonra benim vatandaşım buradan rant elde edecekse buyursun etsin. Devlet olarak bu sosyal menfaate de 'eyvallah' deriz" diye konuştu.
“20-25 KAT, BU TÜR BİNALARA ARTIK FIRSAT VEREMEYİZ”
İstanbul'da eski konutlardan dolayı belli semtlerde kiraların ve ev fiyatlarının düşmeye başladığı, yeni yerleşim yerlerinde de yapılacak konutlara "TOKİ standardı" getirilmesinin mümkün olup olmadığı sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu cevabı verdi: "Bu o bölgelerdeki belediyelerin birinci derecede sorumluluğu ama şimdi buna, Allah nasip eder de şu seçimi hayırlısıyla bir atlatalım, bundan sonraki dönemde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızla yeni yasal düzenlemeler yaparak yerel yönetimlerle merkezi yönetimin bir görev dağılımına gitmesi şart. Çünkü bu görev dağılımına gitmedikten sonra yerel yönetimlerde bakıyorsunuz farklı yaklaşımlar meydana geliyor. Bir de bu mimar ve mühendisler odasıyla ilgili atacağımız adım vardı. Çünkü bunlardaki, ellerindeki yetkiler maalesef birçok yerde olumsuz şekilde kullanılıyor. Ona da fırsat vermeyi istemiyoruz, istiyoruz ki belediye ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı burada yük paylaşımı yapsın ve bu tür yanlışlıklara fırsat vermesin."
TOKİ inşaatlarında zemin etüt çalışmalarının dikkat çeken özellik olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Özellikle bu zemin etüt çalışmaları bitmeden hiçbir proje başlayamaz. Öyle şeyler var ki, belediye sulak zeminlerde inşaata müsaade ediyor. Olmaz böyle bir şey. İşte Hatay'a baktığımız zaman bunu görüyoruz. Meşhur Amik Ovası'nın yumuşak zemini, sulak zemini fay hattıyla bütünleşiyorsa işte oralarda bütün evler yıkıldı. Ama şimdi burada, özellikle birinci derecede sağlam zeminler, fay hattına uzaklık ve uygun kat yüksekliğiyle birlikte her zaman söylüyorum, zemin artı 3, bilemedin 4, bilemedin 5 ama öyle dikey mimariyle, yani böyle 20-25 kat, bu tür binalara artık fırsat veremeyiz, vermemeliyiz, olmamalı. Eğer bunu başarabilirsek inanıyorum ki biz hem hafif malzemelerle birlikte bu inşaatlarda, yani TOKİ projelerinde uyguladığımızı uygular ve çok daha rahat bir şekilde hem hızla netice almak hem de bu hafif malzemelerle birlikte bu inşaatlarımızı bitirmek bizi çok daha rahatlatacaktır."
“ÖNCELİĞİMİZ ELBETTE YİNE DEPREM BÖLGESİ”
Bir araya geldiği vatandaşların gözlerindeki heyecanı gördüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Depremzede vatandaşlarımızın kayıpları ve acılarına olan saygımız sebebiyle seçip mitinglerine başlamakta acele etmiyoruz. Seçim mitingleriyle ilgili programı bayram sonrasına planladık. Ramazan boyunca temel atma, açılış ve iftar programlarıyla vatandaşlarımızla bir araya geleceğiz. Önceliğimiz elbette yine deprem bölgesi" ifadelerini kullandı.
Meydanların dilinin bambaşka olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstanbul Bağcılar'da yaptığımız törende milletimizin teveccühünü, coşkusunu, muhabbetini gördük. Aldığım resmî rakamlar 60 binin üzerindeydi. Siyasi hayatımda öğrendiğim bir şey varsa o da meydanların dilinin yalan söylemeyeceğidir. Milletimden aldığım hissiyatla söylüyorum ki 14 Mayıs Cumhur İttifakı'nın zaferiyle sonuçlanacaktır. Birileri küresel sistemin en önemli operasyon aygıtı hâline dönüşen sosyal medyada oluşturulan havaya bakarak başka hayaller kuruyor olabilir ama bizim gördüğümüz ve hissettiğimiz tablo budur" diye konuştu.
Kamuoyu araştırmaları ve anketlere ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, anketlerin de tıpkı sosyal medya mecraları gibi algı operasyonlarının aracı olarak kullanılabildiğine dikkati çekti.
Bunların içerisinde doğru teknikle ve doğru şekilde yapılmış anketlerin eğilimleri belirlemede önemli ipuçları verdiğini bildiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Siyasi hayatımız boyunca da bu yöntemi kullandık. Buna karşılık medyada dolaşıma sokulan rakamların, tabloların anketle ilgisi olmadığını herkes çok iyi bilsin. Şayet iş bu tür masa başı anketlere kalsa 21 yılda yapılan 15 seçimin hepsini de CHP kazanırdı. Ama sandıkta kazanan hep biz olduk. İşini hakkıyla yapan anket şirketlerinin çalışmalarını ise yakından takip ediyoruz. Bize gelen raporlara göre hem Cumhurbaşkanlığında hem Cumhur İttifak olarak Mecliste açık ara öndeyiz. Tabii bu durum bizi rehavete sürüklemiyor, tam tersi farkı açmak için daha çok çalışıyoruz."
“FİLİSTİNLİLERİN İNANÇ VE YAŞAM ÖZGÜRLÜĞÜNE YÖNELİK MÜDAHALE VE TEHDİTLER KESİNLİKLE SON BULMALIDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuya ilişkin soru üzerine İsrail güçlerinin Mescid-i Aksa'ya saldırılarını lanetledi.
Ramazan ayında yapılan saldırının kabul edilemeyeceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Bunu Dışişleri Bakanlığı tarafıyla da telin ettik, lanetledik. Ben de konuşmalarımda aynı şekilde lanetliyorum. Hiçbir güvenlik kaygısı böylesi insanlık dışı bir müdahalenin gerekçesi olamaz. Mescid-i Aksa'nın tarihi statüsüne ve maneviyatına, Filistinlilerin inanç ve yaşam özgürlüğüne yönelik müdahale ve tehditler kesinlikle son bulmalıdır. İsrail gerginliği tırmandıracak, tansiyonu artıracak adımlardan kesinlikle vazgeçmelidir. Bizim özellikle sinagoglara yönelik böyle bir saldırımız var mı? Musevilerin mabetlerine yönelik bir saldırımız var mı? Çünkü onların kutsalı olarak görüyoruz. Her hâl ve şartta Filistinli kardeşlerimizin yanında yer almaya, kutsallarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bunu da İsrail'in böyle bilmesi gerek."
“20 NİSAN'DA KARADENİZ GAZIMIZ DEVREYE GİRECEK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Enerjide yeni bir müjde olacak mı?" sorusu üzerine şunları söyledi: "20 Nisan'da Karadeniz gazımız devreye girecek. Karadeniz gazının ateşini 20 Nisan'da Filyos'ta yakacağız, sonra da Türkiye yerli gazını kullanmaya başlayacak. Uzun yıllardır ilmek ilmek işlediğimiz enerji bağımsızlığımızın ateşi o gün Karadeniz'den başlayarak dalga dalga tüm yurda yayılacak. Karadeniz gazı başta olmak üzere Türkiye'nin bütün büyük projeleri konusunda muhalefet ya 'istemezük'çü bir tavır takındı ya da 'Yapamazsınız' dediler. Muhalefetin 'Yapamazsınız, yapsanız da açamazsınız' dediği ne varsa hepsini hayata geçirdik. Böyle kısır bir vizyona, böyle dar bir düşünce yapısına sahip muhalefetin bu ülkede eser siyaseti üretmesi beklenemez."
Karadeniz gazının uzun yıllara dayanan planlama ve stratejiyle hayata geçirileceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Önce arama gemilerimizi aldık, ardından sondaj gemilerimizi getirdik, daha sonra bu gemilerde çalışacak insan kaynağımızı yetiştirdik. Tüm bunların ardından yerli ve millî bir enerji politikasıyla Karadeniz'de 710 milyar metreküplük gazı bulduk. Burada duracak değiliz, aramaya, sondaj yapmaya devam edeceğiz. Daha gidecek yolumuz var. Türkiye'ye sınıf atlatacak yeni yatırımlarımız, projelerimiz var" değerlendirmesinde bulundu.
Sismik araştırma ve sondajla ilgili gemilerin alındığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eskiden bu tür imkânlar yoktu ama şimdi bizim hem sismik araştırma gemilerimiz var hem sondaj gemilerimiz var" dedi.
TOGG
Eşi Emine Erdoğan'a ait "Anadolu" renkli Togg otomobilini kullandığı görüntülerin ekranlara getirilmesinin ardından, sürüş deneyimi sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu aracın kullanımındaki konfor, bugüne kadar pek şahit olmadığım ki buna şu andaki makam otomobilim de dâhil. Gerçekten çok çok konforu yüksek. Yani virajlardan tutunuz da yoldaki gidişler, tabii elektrikli oluşu filan, onlar da işi daha da huzurlu, rahat hale getiriyor. Yoğun şekilde de ülke genelinde istasyonlar kurulmaya devam ediyor. Eşim zaten bu araçtan çok çok memnun kaldı. O da çok huzurlu, rahat. Ayrıca tabii bizim diğer makam otomobili, o da gerçekten güzel, huzurlu. Ülkemize hayırlı olsun" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'e de Togg otomobil gönderildiğini hatırlatarak, "İlham Bey de memnuniyetini ifade etti, 'Çok çok güzel bir araç' dedi. İnşallah Türkiye Yüzyılı'nı, teknolojisini sivil sanayi alanında Togg ile başlattık. İnşallah hız kesmeden daha büyük yatırımlarla, hizmet ve eserlerle yolumuza devam edeceğiz. Tabii direksiyona geçince bambaşka hisler, duygular yaşadık" ifadelerini kullandı.
Togg otomobili için kısa sürede 177 bin sipariş aldıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu büyük devletin, bu aziz milletin, yerli ve millî bir otomobil markasının olmamasının üzüntüsünü bugüne kadar hep yaşadık ve sorumluluktu. Rahmetli hoca, Devrim otomobilinin üretimini yapmıştı, biz de 'devrin otomobili'nin üretimini gerçekleştirdik. Şu anda 'devrin otomobili' Togg, sürat, konfor, güvenlik ne ararsanız var" dedi.