Bireysel başvuru hakkının, Anayasa'da 2010'da yapılan değişiklikle getirildiğini anımsatan Arslan, bunun bir dönüm noktası olduğunu söyledi. Bireysel başvurunun, Cumhuriyetin niteliklerinin hak eksenli bir yaklaşımla yorumlanmasına çok önemli katkılar yaptığını söyleyen Arslan, bu katkının en bariz örneğinin laiklik ilkesinin yorumunda olduğunu söyledi.
Zühtü Arslan, "Bu, hiç şüphesiz anayasal demokrasi tanımıdır. Bildiğimiz gibi bu tanımın iki temel unsuru vardır. Ülkeyi, devleti yönetenler seçimle iş başına gelirler ve çoğunluğun yönetimidir demokrasi. Ama ikinci bir olmazsa olmaz unsuru vardır; çoğunluğun yetkileri anayasayla ve hukukla sınırlandırılmıştır. Bunun da amacı temel hak ve özgürlükleri güvence altına almaktır." diye konuştu.
"Anayasal kimliğimizi oluşturan tüm bu ilke ve değerlerin en büyük güvencelerinden biri bağımsız ve tarafsız yargıdır. Bu nedenle demokratik hukuk devleti olarak Cumhuriyet bizden yargı alanında da diğer bütün alanlarda da olduğu gibi Mustafa Kemal Atatürk'ün ifadesiyle fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür yargı mensupları ister. Medeni bir iş bölümü ve işbirliği içinde çalışma ve kurumsal iş birliğinin özellikler bireysel başvurunun etkili bir hak arama yolu olarak varlığını devam ettirmesinde önemli olduğuna işaret eden Arslan, şöyle söyledi.
"İşbirliği yoluyla bireysel başvurunun objektif etkisi hayata geçirilmediği takdirde, artan başvuru sayısını azaltmak ve ihlalleri önlemek mümkün olmayacaktır. Her vesileyle belirttiğimiz üzere bireysel başvuruyu başarılı şekilde uygulamanın en etkili yolu ihlallerin kaynağını kurutmaktır. Bunun için Anayasa Mahkemesince ihlale neden olduğu tespit edilen kanun hükümlerinin idari veya yargısal kararların zaman kaybedilmeksizin ortadan kaldırılması, böylece yeni ihlallerin önlenmesi gerekmektedir. Bu noktada ifade etmek gerekir ki Anayasa Mahkemesi hem norm denetiminde hem de bireysel başvuruda kendisine verilen görevleri yerine getirirken Anayasa ile çizilen yetki haritasının dışına çıkmamaya azami özen göstermektedir. Bu anlamda Mahkememiz ne yargısal aktivizme tevessül etmekte ne de anayasal ve yasal yetkilerini kullanmaktan imtina ederek kendini sınırlamaktadır."