ORDU

Yaylalar İçin “ÇED Gerekli Değil” Kararına Tepkiler Büyüyor

Ordu’nun Aybastı ve Korgan yaylalarında süren madencilik faaliyetleriyle ilgili yaşanan gelişmeler, bölge halkı ve çevre örgütleri tarafından büyük bir endişe ile takip ediliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, bölgede yapılacak maden çalışmaları için “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” şeklindeki görüşü, tepkiyle karşılandı.

Abone Ol

Ordu’nun Aybastı ve Korgan yaylalarında süren madencilik faaliyetleriyle ilgili yaşanan gelişmeler, bölge halkı ve çevre örgütleri tarafından büyük bir endişe ile takip ediliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, bölgede yapılacak maden çalışmaları için “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” şeklindeki görüşü, tepkiyle karşılandı.

CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, Bakanlığın bu kararına sert çıkarak, yaylaların tarihi, kültürel ve doğal değerlerinin yok sayıldığını belirtti. Adıgüzel, “Halkın büyük bir mücadelesine rağmen, burada ‘ÇED gerekli değildir’ yazısı çıkarılması vatana ihanettir” ifadeleriyle tepkisini dile getirdi. Yerel yöneticileri halkın ve doğanın yanında yer almaya çağıran Adıgüzel, çevreye zarar verecek adımların kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Ordu Çevre Derneği tarafından, maden faaliyetlerinin durdurulması talebiyle 4 Ekim’de yapılan yürütmeyi durdurma başvurusu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na iletilmişti. Ancak maden şirketi itiraz ederek, faaliyetler için ÇED raporunun gerekli olmadığını savundu. Bakanlık ise jet hızıyla harekete geçerek, 8 Ekim’de yapılacak mahkemeden bir gün önce şirketin talebine olumlu yanıt verip, “ÇED’e gerek yoktur” yazısını gönderdi. Ancak bu yazı, mahkemeye yetişmedi ve 8 Ekim’de maden çalışmalarına dair yürütmeyi durdurma kararı çıktı.

Ayrıca maden şirketinin, bölgedeki su kaynaklarından faydalanmak için Devlet Su İşleri’nden (DSİ) izin aldığı ortaya çıktı. DSİ, mendereslerden haftalık 5 metreküp su alınmasına onay verirken, bu suyun nasıl ve nerelerde kullanılacağı ile ilgili detaylar henüz belirsizliğini koruyor. Çevreciler, Su Kirliliği ve Kontrolü Yönetmeliği’ne dair herhangi bir vurgunun yapılmaması ve izin sürecinin şeffaf olmamasının, bölge için ciddi riskler barındırdığına dikkat çekiyor.