Küresel iklim değişiklikleri, çevre kirliliği, insan nüfusunun artışıyla birlikte insanların yaban hayvanlarının yaşama alanlarına daha fazla müdahale etmesi sonucunda hayvanlarda mevcut olan mikroplarla insanların karşılaşma ihtimalini artırmıştır. Bu çevresel etkenler, bir yandan insanların hastalıklara karşı direncini düşürürken diğer yandan da virüslerin genetik yapılarında “mutasyon” adı verilen birtakım değişikliklere yol açmaktadır. Böylece normalde insanlarda hastalık yapmayan virüsler bile tehlikeli hale gelebilmektedir. Dünyanın bu gidişatının değişmesi mümkün görülmediği için teknolojide ve ilaç sanayindeki gelişmeler ne boyutta olsun dünya üzerinde virüsleri ve dolayısıyla virüslerden kaynaklanan salgın hastalıkları yok etmek asla mümkün olmayacaktır.
Son yıllarda adlarını sık duyduğumuz virüs hastalıklarının çoğunun hayvanlardan bulaştığı biliniyor. Virüsler ev hayvanlarından değil, yaban hayvanlarından bulaşmıştır. Örneğin Ebolavirüs yarasa ve kirpiden, kuş gribi ve domuz gribi kendi adını taşıyan hayvanlardan, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi keneden, SARS yarasa ve misk kedisi denilen yabani bir kediden, MERS yarasa ve deveden ve şu an Çin’de ortaya çıkan yeni Koronavirüs enfeksiyonu yani Kovid 19’da yine yaban hayvanlarından bulaşmıştır.
Bu virüslerin hayvandan insana geçmesi elbette tehlikelidir ancak en tehlikelisi virüsün insandan insana geçme özelliğini kazanmasıdır ki Kovid 19’un etkeni olan koronavirüs bu özelliğe sahiptir. Hatta virüsteki yapısal değişiklikler devam edip şu an yüzde 3’e yaklaşan hastalıktan ölüm oranı daha da yükselebilir. Örneğin domuz gribi ilk başlarda insandan insana zor geçerken sonradan çok hızlı şekilde bulaşma yeteneğine kavuşmuştur. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı ve hayvanlardan geçen bu hastalıkları daha hayvan boyutundayken önlemek için Tarım Orman Bakanlığı elbette ki tüm önlemleri almıştır. Umarız ki ülkemizde doktorların ve veteriner hekimlerin halk sağlığı konusunda birlikte mücadele edeceği bir teşkilatlanma da yakın bir zamanda gerçekleşir. Bu gerçekleştiği taktirde salgın hastalıklarla mücadele konusunda başarı şansımız artacaktır.
Bulaşıcı hastalıklara karşı toplum olarak yeterli önlem alınmadığı açıkça ortada. Toplumun bir bölümünde sağlık bilincinde ve hijyen önlemlerini alma konusunda birtakım eksiklikler söz konusudur. Banyo yapma, el yıkama, tırnak bakımı, saç, ayak, koltukaltı vb. temizliklerindeki eksiklikler, hastayken tokalaşma ve yanaktan öpme alışkanlıkları, hastayken toplum içinde gezinme, öksürüp hapşırırken ağzını kapamama gibi.. Görüldüğü üzere salgın hastalıklardan korunmada sorumluluk sadece devlete değil, toplumun her kesimine düşmektedir.