TÜP BEBEKTE AŞILAMAYAN 7 ÖNYARGI

Abone Ol

Kısırlık, tüp bebek ve üreme tedavileriyle ilgili en çok karşılaşılan ve aşılamayan önyargılar hakkında bilgi vermek istiyorum.

Kısırlık kadına özgü bir problem değildir. Kısır çiftlerde yapılan değerlendirmeler kadın ve erkeğe ait nedenlerin nerdeyse eşit oranlarda olduğunu göstermektedir.

Erkekte meni varlığı üreme kapasitesinin normal olduğunu göstermez. Erkeğin sağlıklı bir cinsel yaşama sahip olması ve boşalma sorunu yaşamaması üreme kapasitesinin normal olduğunu göstermez.

Üreme kapasitesi yaşla birlikte değişme gösterse de genç çiftler de doğal yollardan çocuk sahibi olamayabilirler. Çünkü yaşa bağlı kısırlık sadece sebeplerden biridir.

Tüp bebek tedavisi için de yaş önemlidir. İnsanlar çocuk sahibi olmayı çeşitli nedenlerle erteleyebilirler. Eğer kendilerini hazır hissetmiyorlarsa bu konuda acele ettirmek doğru değildir ama yaşın önemli bir faktör olduğunu unutmamak grerekir. Çünkü doğal yollardan gebe kalma şansındaki azalma tüp bebek yöntemiyle gebe kalma durumu için de geçerlidir. Yapılan istatistiklere göre 35 yaş altı tüp bebek yapan kadınların bebek sahibi olabilme oranı yüzde 35 civarındadır. 43-44 yaşlarında bu oran yüzde 3’lere kadar düşmektedir.

Tüp bebek tedavisi, tahmin edilenin aksine, mutlaka çocuk sahibi olmanız konusunda size garanti veremez. Başarı oranı klinikler arasında fark gösterebilir ve her gebelik doğumla sonlanmayabilir. Bu nedenle olumsuz sonuç alma ihtimali de göz önünde bulundurulmalıdır.

Tüp bebek yoluyla dünyaya gelen bebekler daha sağlıklı ve zeki olmazlar. Çünkü tüp bebek işleminde yapılan embriyo seçim işlemi embriyonun morfolojik özelliklerine göre yapılır ve tutunma kapasitesi en yüksek olan embriyo seçilmeye çalışılır. Bu kriterlerin karşılanması olacak gebelik sonucu doğacak bebeğin zeka vb. gibi özelliklerini belirlemez.

Tüp bebek yapsanız bile bebeğin cinsiyetini seçemezsiniz. Cinsiyet seçimi ancak cinsiyete bağlı bazı genetik rahatsızlıklar varsa yapılır.

Yaklaşık 40 yıl önce ilk tüp bebeğin dünyaya gelişini takiben, bu ve benzer yöntemlerle milyonlarca bebek dünyaya geldi. Doğal yollardan çocuk sahibi olamayan çiftler için adeta evrim niteliğinde olan bu yeni teknoloji sayesinde sayısız çift hayallerine kavuştu.

Fakat tüm bu olumlu kazanımların dışında, tüp bebek tedavisinin, pek de dikkate alınmayan, negatif psikolojik etkilerini de unutmamak gerek…

Zaten kolay ve doğal yollardan gebe kalamamak başlı başına sıkıntılı ve sancılı bir süreç. Bu tedavi süresince tıbbi uygulamalar, ilaçların etkisiyle oluşan fiziksel değişiklikler ve gergin bekleyişler de ayrı bir stress kaynağı. Özellikle ülkemizde çevresel ve ailesel faktörlerin baskılayıcı etkileri de azımsanmayacak boyutta.

Bilgiye ulaşmak kolaylaşsa da hala toplumda tüp bebek işlemleriyle ilgili yanlış bilgiler mevcut. Hatta bu tedaviye başlama aşamasında olan çiftler bile etik konularda ve ülkemizde yasak olan uygulamalar (sperm, yumurta donasyonu vb) konusundaki şüphelerini dile getirebiliyorlar. Tüm bu korkular ve yanlış bilgiler nedeniyle pek çok çift tüp bebek tedavisi gördüğünü ya da bu yolla bebek sahibi olduklarını gizliyorlar.