Değerli dostlar! H.z. Muhammed (s.a.v.) Efendimiz bütün hayatını Ümmetinin selametine adayan bir Peygamberdi. İnananların büyük küçük bütün sıkıntılarını paylaşabilecekleri bir Peygamber (s.a.v.) Efendimiz vardı aralarında. Onun ümmetiyle ilişkisinde sosyal mevki farklılığının bir geçerliliği yoktu. Bir kabile reisi bir köle. O, sosyal mevkiine, hür, köle zengin, fakir oluşuna bakmazsınız herkesle ilgilenmiş ve davet edenin davetine icabet etmişti. Özellikle fakirlere, yetim ve kimsesizlere değer vermiş; hatta kimi zaman İslam'ın ilk talebeleri olan fakir Suffe Ehlinin ihtiyaçlarını Kendi çocuklarınkinden önde tutmuştu . Ümmetinden bir kişinin bile rahmetten yoksun kalmasına gönlü razı değildi ve bütün çabası onları ateşten uzak tutmaktı. Bu çabanın neticesinde, Yüce Allah c.c. Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimize ümmet olan, Tevhide inan .Kendisini Rabbi olarak tanıyan, ,çeşitli günahlar işlemiş olsada şirk koşmayan Müminlerden dilediğini bağışlayacaktır. Allah C.c. Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimizin Ümmetine olan bu şefkatinden dolayı onu kendi isimlerinden "raüf" ve "rahim" ile nitelendirdi.
Bir ayeti Celile:
" Her insanın sorumluluğunu omuzuna yükledik. Kıyamet gününde insana. Açılmış vaziyette önüne konulacak olan bir kitap çıkaracağız ."Oku şimdi kitabını! Bugün kendini yargılamak üzere kendi nefsin yeter" (İsra suresi 13-14. ayetler.)
Bir Hadisi şerif:
"Kim bir kötülük yapmak isteyip sonra bundan vaz geçerse Allah c.c. bunu tamamlanmış bir iyilik olarak kaydeder. Şayet kötülük yapmak isteyip onu yaparsa, Allah CC. O kötülüğü sadece bir günah olarak kaydeder." ( Buhari."rikkak" .31)
Cenabı Hak Cümlemizi Rahmet Peygamberi olan Efendimiz (s.a.v.) e Ümmet eylesin. Amin.
Selam ve dua ile hoşça kalınız.