Evlerimizin en nâdide köşelerinde kendine taht kuran televizyonlar, modern çağın en sinsi manipüle araçları haline geldi. Hak ve hakîkatın, sadakat ve samimiyetin tahtını ele geçiren bu efsunlu kutular ne izleyeceğinize, neyi seveceğimize; kime, neye nasıl inanacağımıza da artık biz değil onlar karar vermeye başladı.
Kendi öz fikir ve düşüncelerini manipüle ederek bu duygu ve düşünce düşmanlarına, bu ar damarı çatlamış keneleri artık
Biz de ne ar nede haya bıraktı.
Bizleri adeta kendilerine çeken programlar yaparak,kendi mutfaklarında pişirdiği nefs lezzetli, yalan soslu, erotik katkılı yemeklerini ve kadın programları ile aile kültürünü ve aile arasındaki bağlılıkları sarsmakla kalmadı kadın erkek özgürlüğü adı altında boşanmalar arttı evladın atasını saygısı ne yazıki ordu’dan kalktı.
Bu zehir saçan programları mecbur bırakmak suretiyle bizlere izleterek aslında gerçek hedefleri
Çekilmiş bir bomba gibidir. onlar bunun farkındalar.
Onlar bizi yıllardır bu sofralara oturtmak için ellerinden geleni ardına koymadılar. Bir taraftan subliminal mesajlarla duygu ve düşün frekanslarımızı karıştırırken, diğer taraftan da Recepleri, Şabanları, Ramazanları dizilerinde bize aptal, beceriksiz ve asalak göstererek dini değerlerimizle de alay ettiler. Aile değerlerimizi, kadın erkek ilişkilerimizi, manevi motiflerimizi çağdışı gösterip geleneklerimizi de yerden yere vurdular. Çünkü bizleri bir kez o ekran sofralarının başına oturttuklarında onlarda biliyorlardı ki, o yemekleri bu topluma bir şekilde yedirmeyi başaracaklardı.
Vede aynen onların dedikleri gibi oldu.
Aynen ağrı ve sancı çekmemesi dişlerin sinir uçlarının alınması gibi, ailelerden de hayat ve edebi yani utanma duygusunu tamamen ortadan kaldırdılar.
ilk zamanlar biraz huzursuzluk sendromu, biraz mide bulantısı yaşasak da zamanla buradaki öpüşme, o yatak sahneleri; o iç çamaşırlı müstehcen kadınlar ve aldatma üzerine kurulu aile yaşantıları adeta bize de normalmiş gibi gelmeye başladı. Zamanla müptelası olduğumuz bu ekranlar millet olarak bizi baştan aşağıya soyarak; yaşama alışkanlığımızı, giyim tarzımızı elimizden alarak anadan üryan bizi sokaklara dökmeyi başardılar.
Günümüzde de şahit olduğumuz üzere, İrademizi reklam aralarına hapsedip; inancımızı, itikadımızı, iffet ve namusumuzu, kültürümüzü yağmalamakla kalmayıp;manevi ocağımıza incir ağaçları diktiler.
Yani bizi ve bütün aileleri ahlaken bozmayı başardılar ve sol yanımız, yani kalbimizde vurdular.
Aziz dostlarım: Bizler tarihe nam salmış bir milletin ecdadıyız vede dini bütün insanlarız.
Gelin o zaman Allahın şu emrine kulak verelim: ‘’ Her şeye rağmen siz sabreder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, onların hile ve tuzakları size hiçbir zarar veremez…’’ (Âl-i İmran,120)
Evimizin köşesine taht kurmuş o zehirli kutu olan televizyonlarımız
veya dijital alanda yan yapan bu ve bunun gibi programları takip etmekten izlemekten vazgeçelim.
Milli şairimiz Mehmet Akif’in dediği gibi; “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.' 630 Yıl nam salıp bir medeniyete sahipleri olarak bizler medeniyeti çağdaşlık adı altında hadi adaleti olmayan zalim Avrupa’dan mı almamız gerekir?
Onların medeniyet tezgâhlarında müstehcenlik yanında aldatma, erotizm, ahlaksızlık, arsızlık, ipsizlik ve sosyal medya füzelerini monte ederek insanları sessiz sedasız istila etmeyi kendi istedikleri gibi koniler haline getirerek kendilerine bağımlı yapmayı ve toplumun kendi değerlerini hiçe sayarak gençliği azgın boğalar gibi sokaklara salmayı istediler ve bunu da artık becerdiler,geriye artık yapacak bir şeyimiz kalmadı.
Resulullah Hayası olmayanın imanı iman olmayanın dini olmaz buymuşlardır