Özgürlük Algoritmaların İzni Kadar

Abone Ol

Prof. Dr. Mahmut Özer’in ‘Yapay Zeka ve Toplum’ kitabını okurken kafamda tek bir soru belirdi!

Biz gerçekten özgür müyüz?

Eskiden haber almak için gazete okur, televizyon izler, farklı kaynaklardan bilgi toplardık.

Şimdi ise telefonumuzu açıyoruz ve yapay zeka destekli algoritmalar bizim için “ilgileneceğimiz” haberleri sıralıyor.

Ama bu haberleri gerçekten biz mi seçiyoruz, yoksa onlar mı bizi seçiyor?

Özer’in kitabında bahsettiği gibi, aslında içinde yaşadığımız dijital dünya bizi fark ettirmeden yönlendiriyor. Önümüze çıkan içerikler, bizim daha önce izlediklerimize, beğendiklerimize, hatta kaç saniye durakladığımıza göre şekilleniyor.

Kendi küçük kapalı döngümüzde, hep aynı görüşleri duyup aynı fikirleri benimseyerek yaşarken, bunun bizim seçimimiz olduğunu sanıyoruz.

Oysa bu bir tesadüf değil, düpedüz bir tasarım.

Sosyal medya da farklı değil.

Orada kimse gerçekten olduğu kişi gibi değil, herkes en mutlu, en başarılı, en mükemmel haliyle var olmaya çalışıyor.

Ama hepsi gerçeği yansıtmıyor. Bunun farkındayız, biliyoruz ama yine de bu oyuna devam ediyoruz.

Çünkü sistemin dışına çıkmak, yok sayılmak anlamına geliyor.

Ve en acı tarafı, Özer’in bahsettiği gibi bu bir yan etki değil, tam tersine bu düzenin asıl amacı.

Peki, haberler?

Eskiden doğruluğunu teyit etmek için zaman harcadığımız bilgiler, şimdi saniyeler içinde milyonlara ulaşıyor.

Ama hız arttıkça doğruluk azalıyor. Artık önemli olan bir bilginin doğru olup olmadığı değil, ne kadar hızlı yayıldığı ve kitleleri nasıl etkilediği.

Özer’in tespitleri o kadar yerinde ki, farkına varmadan içine çekildiğimiz bu dijital hapishanenin anahtarını elimizde tuttuğumuzu bile unutuyoruz.

Gerçek, artık kimin işine nasıl geliyorsa öyle şekillendiriliyor.

Biz ise buna özgürlük diyoruz.

Ama gerçekten özgür müyüz?

Yoksa yalnızca algoritmaların bize sunduğu kadarına mı sahibiz?