Burnunun doğrusuna, ne yaptığını çok ta bilmeden, şuursuzca bir hayat.
Tıpkı perhiz ya da doktorun verdiği ilaç umurunda olmayan hastalar gibi.
İLKİNİN YANINDA BU ÇOK MÂSUM KALIR!
Bu çok mâsum kalır ilkinin yanında. Çünkü, bunda dünyâyı kaybetmek vardır yalnızca. Ama öbüründe dünyâyla berâber asıl hayât olan ebedî âlemi de kaybetmek vardır.
DEPREMDEN DE, SELDEN DE ÇOK ÇOK ÖTE!
Ki, bundan daha büyük felâket olabilir mi? Ya da, böyle bir sonu dikkâte almadan yaşamak kadar da aptalca başka bir tavır gösterilebilir mi?
LÜLEBURGAZ, BABAESKİ; BAFRA, ENGİZ...
Her neyse, söz uzuyor; Lüleburgaz'da öğretmenlik yaptığımız yıllarda tanıştığımız, kendisi Tosya Üçer köyünden, bizim gibi O da diğer ilçe Babaeski'de görev yapan ve yakın olduğundan sıkça karşılıklı ziyâretler yaptığımız, şu an Samsun 19 Mayıs ilçesinde oturup oraya yerleşmiş bulunan ve zaman zaman yine görüşme imkânı bulduğumuz Zühtü DUYGULU isimli öğretmen arkadaşımızın bir tâbirini hiç unutmam;
ADAM MÜSLÜMAN, AMA İSLÂM'A KARŞI!?
- Nûri Bey, arkadaşım; öyleleri var ki, adam Müslüman ama İslâma karşı!
Evet, aynen böyle diyor. Bir de soy ismi gibi duygulu bir şekilde vurgulardı bunu.
İSLÂMİYET BİR BÜTÜNDÜR...
Gerçekten, İslâmiyet bir bütündür. Bütünüyle kabulü gerekir. Birazını kabul, kimisini red olmaz Allah CC korusun. O zaman şirk olur ki dinden çıkmak, küfre düşmek anlamına gelir. Bu, din şurda iyi has da Allah burada bazı kısımları hâşâ güzel yapmamış, burası noksan kalmış, makul değil ya da bu çağa uymuyor, bizim aklımız şurasının uygun olmadığını söylüyor der gibi anlamlara gelir. Ki bu Allah’a noksanlık izafesidir Allah CC korusun. İşte Ayet:
YOKSA BİR KISMINI İNKÂR MI?
"Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden bu şekilde davranan birinin dünya hayatındaki cezası ancak rezil rüsva olmaktır; kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine itilirler." (Bakara 85)
Böyle bir duruma düşmekten Rabbimiz cümlemizi korusun. Eğer düşünürseniz bu durumda olma ihtimâli yüksek çok insan var çevremizde.
CÂMİDE HAKK'LA, DIŞARDA BÂTIL!
Adam; her şey bir yere kadar diyor; ordan ötesi benim özelim, bizim de kendimize göre ilkelerimiz var. Laiklik var. Din başka dünya başka vs. diyor. Sanki din dünyâ, dünya da âhiret için değilmiş gibi.
Çok üzülüyoruz; kimi arkadaşlar 5 vakit namazlarını da kıldıkları hâlde hâlâ meselenin idrâkinde değiller. Öbür dünyada kendi başlarının derdinde olan tâğutlara hesap vereceklermişçesine onlara bağlılıklarını her fırsatta ikrar ediyorlar. Biz ancak, o da dolaylı yoldan
"KİŞİ SEVDİĞİ İLE BERÂBERDİR"
hadisini hatırlatabiliyoruz sâdece.
AÇIK KÜFÜR ENDÎŞESİ!...
Ötesi, direkt söylenince doğrudan tepki gösterir, iş daha berbat olur diye endişeleniyoruz. Maalesef durum bu. Bu mesele âhirette çok canlar yakacak. Allah CC hepimizi, özellikle çelik-çocuğumuzu tâğutlara kapılarak şirke düşmekten muhafaza buyursun. Âmin...
GİRİŞTEN SONRA; SIRADA HEDİYELER!
Bu girişten sonra gelelim günün hediyelerine. Bunları biz de arkadaşlardan devşirdik, kendilerine teşekkürlerle beraber cumâ bayram çikolatası sadedinde takdim ediyoruz:
HER SÂNİYE AYRI HÂL, FARKLI MANZARA...