Bir bayram daha geçti. İslâm coğrafyası şöyle bir hareketlendi. Yollarda trafik hem yoğunlaştı hem hızlandı. Ticârî piyasa canlandı. Alan memnun satan memnun, kesen memnun kes(e)meyen memnun. Kısacası, pandeminin büyük ölçüde içe kapattığı süreçlerin sonunda Ümmet-i Muhammed bir nefes aldı. Rabbimiz daha nicelerine sıhhat-âfiyet ve mutluluklarla ulaştırsın inşâllâh.
Biz de hayâtımızda belki bir ilk olarak, kurbanımızı yakınlarımız ve komşularımızla birlikte kestiğimiz ilk günün akşamı, diğer ikisi iki haftadır Konya’da ablalarında olan çocuklarımızı almak ve de bayramın devâmını, bu defâ gelemeyen torunumuzla tamamlamak üzere, Yâ Allâh, Bismillâh diyerek âilenin diğer yarısı olarak yola koyulduk. 9 saatlik süre sonunda Kırıkkale’den Kulu’ya geçmek şekliyle 720 km yaparak sabaha karşı menzil-i maksûda ulaştık elhamdülillâh…
AKKUŞ, KARAMAN; KARATAŞ, BEYDİLLİ…
Çarşamba ilk gün, dinlenip hasret giderdik. Perşembe gün, 80’li yılların 2. yarısında Akkuş İHL’de birlikte görev yaptığımız Mehmet BEYDİLLİ Bey arkadaşımızı ziyâret ettik. Yıllar sonraki bu buluşma elbette güzel oldu. Akkuş günlerini yâd ettik. Ortak arkadaşlarımızdan kimilerini telefonla arayıp bayramlaştık, dostlukları tazeledik.
O günün akşamında da Konya’ya 120 km mesafedeki Karaman’a geçtik. Orada da 1969-73 yılları arasında Ordu İmam-Hatip Okulu’nda görev yapıp derslerimize gelen ve çok sevdiğimiz bir hocamız olan Durmuş Ali KARATAŞ Bey’i ziyâret ettik. 3 saat civârında süren sohbeti sırasında Ordu’yu ne kadar çok sevdiği, unutamadığı anlaşılıyordu. Bilhassa sporla ilgili talebelerini numaralarıyla bir bir hatırlıyor. Dile kolay, 1970’den bu yana yarım asrı geçen bir zaman söz konusu.
Hocamız bizde görev yaptığı yıllarda gözlük kullanıyordu. Zaman içerisinde damarlarda çatlama olmuş. Sıkıntılar yaşamış. Gerek kendisi gerekse eşi Lütfiye Yenge Hanım mütevekkil insanlar. Zâten mânevî duyguları yüksek, heyecanlı bir hocamızdı. Başta sportif faaliyetler olmak üzere her konuda talebelerinin yanındaydı. Adanmış bir ruhu vardı. Şimdi daha bir derûnîleşmiş, hassaslaşıp nûrânîleşmiş. Ordu’da görüştüğü insanları bir bir yâd ile duâ ediyor.
Oğlum Yusuf Kerem’in imâmetinde birlikte namaz kıldık. Akşamda da yatsıda da aşirleri ondan istedik. Sağolsun kırmadı; çok yalın, sâde, doğal ve de vakur bir okuyuşu var. Rabbim selâmet versin. Gecenin yarısına doğru ayrılıp, helâllik dilekleri ve selâmlarıyla Konya’ya döndük.
SELÇUKLU/BOSNA, MEVLÂNÂ/AZÎZİYE…
Cumâyı Konya Selçuklu İlçesi Bosna Ulu Câmi’de edâ ettik. Yeni, modern, çok güzel tasarlanmış, farklı bir kubbe yapısı, hat kompozisyonu ve de iç, dış dizaynı var. Görülmeye ve örnek alınmaya değer. Mehmet Âkif merhûmun ifâdesiyle asrın idrakine hitap eden bir eser olmuş. Rabbimiz maddî-mânevî katkı sunan, emek veren, hattâ cemaati olup içinde namaz kılan herkesten râzı olsun… Âmin…
Onun ardından çocuklar ve torunla berâber Konya Bilişim Merkezi’nin oralarda yer alan Türk Yıldızları Parkı’nda piknik yaptık. Burası da çok güzel bir yer. Her taraf kamelya. Hepsinin yanında su, ocak, çöp kutuları. Geniş bir saha. Çayır-çimen. Kimse birbirini rahatsız edecek kadar yakın değil. Günümüz oldukça güzel geçti çok şükür.
Cumartesi öğleye doğru Mevlânâ Külliyesi’ni gezdik. Çok kalabalıktı. Bayanlar namazı külliyenin hemen yanındaki Yavuz Selim Câmii’nde biz de Yusuf Kerem’le berâber biraz daha ilerideki Azîziye Câmii’nde kıldık. Orada tekrar Mehmet BEYDİLLİ Beyle buluştuk. Böylelikle hem, daha önceki ziyârette ganî muhabbete katıp unuttuğumuz fotoğraf çekinme işini gerçekleştirdik.
BEYHEKİM, ESENBAHÇE; KIRIKKALE, ORDU...
İkindi’yi, ikâmet ettiğimiz Selçuklu Beyhekim Esenbahçe Seyid Câmii’nde edâdan sonra kızım ve Nilüfer torunla vedalaşmanın ardından Ordu’ya dönüş başladı. Aynı güzergâh üzerinden, aynı saatte ve aynı km. yolla, sabaha karşı kazâsız-belâsız evimize döndük elhamdülillâh…
Ve, bu verimli seyahat nefesinden sonra köy ve bahçeler, otlar, çalılar, dikenler, bıçkı, kirinti, motor, amele, daybaşı, su, benzin, yağ vs. devam edip gidiyoruz kaldığımız yerden.
ENSAR MERKEZ; ORDU, ÜNYE...
Başka gündemler de yok değil. Meselâ, başta Ensar Vakfı mütevellilerinden Feyzullâh KIYIKLIK, genel müdür Hüseyin KADER ve başkan yardımcılarından Turan KOÇ Bey olmak üzere Ordu Şûbe yöneticileriyle berâber geçtiğimiz Perşembe Ordu bürokrasisi ziyâretleri Cumâ gün de Ünye’de Ensar Vakfı’nın kütüphâne eksenli Gençlik Merkezi açılışını yaptık.
Şehitlerimiz var, yangınlar, ihânetler var. Fındık var. Dünyânın hiçbir yerinde örneği bulunmayan türden muhâlefetler var. Her gündemin bitmek bilmez polemikleri var. Eksiden artıya, gündem sıkıntısı çekmeyen çok ayrı, farklı bir ülkeyiz. Gerçi bu da bir bakıma derinlik, büyüklük ve de zenginliğimizin nişânesi.
Her neyse; onlara da yer yer değinme, duygu ve düşüncelerimizi paylaşma fırsatımız olur inşâllâh diyor, geçmiş bayramınızı tebrikle berâber daha nicelerine sıhhat ve âfiyetlerle ulaşmak niyâzıyla cümleye sevgiler-saygılar wes’selâm…